Dağların sakladığı bir yaşam ve tanıklığın izleri: Emine Kıyançiçek

  • 09:14 31 Aralık 2017
  • Portre
Melike Aydın
 
DERSİM - Cesaret ve direniş ile harmanlanan toprakların mücadeleci kadını Emine Kıyançiçek, Dersim katliamı tanıklarındandı. O dönem çocuk yaşına rağmen yüzünü dağlara dönen ve kendi ile beraber kardeşlerini de koruyan Emine Ana’dan geriye ‘kadının yazılmayı bekleyen özgürlük tarihine’ geçecek önemli kesitler kaldı.
 
Dersim… Katliamın, işgalin, talanın, ihanetin yanı sıra cesaretin, mücadelenin, direnişin harmanlandığı topraklar. Bu topraklarda 1938 katliamına tanıklık eden Emine Kıyançiçek, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi. Henüz 14 yaşında işgale direnen babası Qeme Ciwekes ile beraber mücadele eden Emine’den geriye, tanıklık ettiği katliama dair anlattıkları ve kadının özgürlük tarihine yazılacak direniş dolu bir yaşamın anıları kaldı. 
 
Dersim’de Qeme Ciwekes’in önderliğinde Tülük Karakolu’na yapılan baskının ardından genişleyen direniş Qeme Ciwekes’in katledilmesinden sonra bastırıldı. Babası, kardeşi ve annesini kaybeden Emine’nin dedesi ise yıllar sonra Çanakkale Cezaevi’nde yaşamını yitirdi.  Emine ise tam 7 yıl boyunca dağlara saklanarak kendini ver kardeşlerini korudu. 
 
‘Mağaralarda saklandı’
 
Emine Ana’nın merkeze bağlı köyü Xozmerek’e gidiyor ve yaşamına dair izlerin peşine düşüyoruz. Emine Ana’nın komşusu Kibar Demir bu kez kendi tanıklıklarına dair hafızasında kalanları bizlerle paylaşıyor. Emine Ana’nın henüz çocuk yaşta olmasına rağmen, katliamdan sonra yönünü dağlara çevirdiğini söylüyor Kibar. Babası ve kardeşi katledilen Emine Ana’nın diğer kardeşlerini de yanına alarak mağaralarda saklandığını dile getiren Kibar, “Askerler peşine verdi. O da mağaralarda saklandı. Pah Köyü’ne yakındı ben de o köydeydim. Ara sıra gidip geliyordu” diyor. 
 
Aradan geçen yılların ardından Emine Ana’nın köyüne geri döndüğünü dile getiren Kibar, “Tarlasına, ormanlarına döndü. Yanına kim gelse oturur konuşurdu. Politikadan anlardı” diye anlatıyor Emine Ana’yı.
 
‘Bizim çocuklara ekmek veriyorduk…’
 
Yıllar önce dağlara saklanarak kendini koruyan Emine Ana, köye gelen gerillalara yiyecek verdiği gerekçesi ile 2001 yılında 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılıyor. 2003 yılında tahliye edilen Emine Ana, sonrasında verdiği bir röportajda yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: “Bizim çocuklara ekmek veriyorduk, şeker veriyorduk, sigara veriyorduk, elbise veriyorduk. Suçumuz buydu, başka da bir suçumuz yok. İki kişi teslim olmuş, ismimizi vermişler, ekmek verdik diye. O zaman Yargıtay 9. Daire Başkanı ‘davanızdan vazgeçerseniz, yardım ve yataklık yapmazsanız sizi içeri atmam’ dedi. Biz de ‘davamızdan vazgeçmeyeceğiz, biz suç işlemedik. Yine gidip köyümüzde yaşayacağız. Yine ekmeğimizi, suyumuzu ve şekerimizi vereceğiz’ dedikten sonra, bize 3 yıl 9 ay ceza verdi.”
 
‘Hükümet hükümet olsa ceza verir miydi?’
 
Emine ile beraber aynı gerekçe ile yargılanan Yemiş Altuntaş, Elazığ Cezaevi’nde beraber kaldığı koğuş arkadaşını şöyle anlatıyor: “Köyün etrafını askerler sardı. Askerin köpekleri bir kuzuyu öldürdü. Hatta o kuzuyu da karakola götürdüler. Dersim’e getirdikten sonra bizi duvarda dayadılar güneşin altında kaldık bütün gün. Bizi kim ihbar ettiyse söyleyin de cevabımızı verelim dedik ama yok… bize suçlarımızı söyleyin biz de bilelim ama ifademizi bile bilmiyorduk Yemoş (Emine) en büyüğümüzdü. Hükümet hükumet olsaydı öyle ceza verir miydi hiç?” 
 
Son olarak Emine Ana’nın Ali Baba Mahallesindeki komşusu Güler Arat, Emine’nin Dersim için değerli bir kişi olduğunu ve önemli bir kayıp yaşadıklarını belirterek “Keşke 38’ler olmasaydı, keşke böyle zulümler hiç yaşamasaydı. Emine Ana bizim için yaşayan bir tarihti. Ama 38’deki zulüm hala yaşanıyor. Burada herkes bizim kardeşimizdir, canımızdır. Yine gençlerimiz ölüyor yine açlık, sefalet yaşanıyor” diyor.