‘Kürtçe statüsüz kalamaz, ısrarcıyız’

  • 09:02 1 Haziran 2025
  • Kültür Sanat
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Kürt kadınlar, Kürtçenin yok sayılmasına karşı anadillerine sahip çıkıyor. Kadınlar şöyle diyor:  “Kürtçe statüsüz kalamaz, bu dilde ısrarcıyız.”
 
Kürtçe, yalnızca bir iletişim aracı değil; bir halkın tarihini, kültürünü ve kimliğini taşıyan yaşamsal bir dil. Ancak yıllardır süren inkâr ve asimilasyon politikalarıyla bu dil yok sayılmak isteniyor. Kürtçeye yönelik baskılar, özellikle kadınlar nezdinde güçlü bir direnişle karşılaşıyor. Anadillerine sahip çıkan kadınlar, Kürtçenin statüsüz bırakılmasına karşı çıkarak, “Dilimiz olmadan var olamayız” diyor. Kürt kadınları, bu dili yaşatmanın sadece bir kültürel çaba değil, aynı zamanda politik bir mücadele olduğunun altını çiziyor. 
 
‘Kürtçede ısrarcıyız’
 
Yıllardır Kürt diline  yönelik ciddi bir saldırı olduğunu söyleyen Kürt Araştırmaları Derneği Yöneticisi Melek Kömürcü, bu saldırılar karşısında halkın da büyük bir direnişi söz konusu olduğunu belirtti. Melek Kömürcü, “Kürtler yıllardır hem dillerini hem de kültürlerini yaşamın her alanında takip ediyor ve sahip çıkıyor. Üzerimizde ne kadar baskı, şiddet ve asimilasyon politikaları olsa da bizler her alanda Kürtçeye dair çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biz Kürtçe dilinin eğitim dili olmasını istiyoruz. Hem Kürt halkına hem de Kürt diline statü istiyoruz. Kürtçe dili statüsüz olmaz. Bütün çalışmalarımız bu anlamda ilerliyor. Hem dünya da hem de Türkiye’de Kürtler var. Bundan dolayı Kürtçe dili eğitimi şart. Müfredatta Kürtçe dili şart. Kürtçe özel okullar açıyoruz ancak açtığımız okullar kapatılıyor. Bizler Kürtçede ısrarcıyız. Kürtçe dili statü sahibi olana kadar mücadelemiz devam edecek. Hem Kürdistan hem de Türkiye metropollerinde Kürtçe diline dair eğitimlerin verilmesi gerekiyor” sözlerini kullandı. 
 
‘Her millet kendi dilinde konuşmak istiyor’
 
“Dilimizi yok etmek istiyorlar” diyen Melek Kömürcü, devletin yok etme politikası üzerinde ısrarcı olduğuna işaret etti. Melek Kömürcü, Kürtlerin saldırılar karşısında hiçbir zaman geri adım atmadığını kaydeden Melek Kömürcü, “Kürtler hiçbir zaman dillerinden vazgeçmedi. Doğada bulunan bir kuşa, ‘dilini kullanamazsın’ diyemezsiniz. Bu, yanlış bir şeydir. Aynı şekilde Kürtçe için de bunu söyleyemezsin. Her millet kendi dilinde konuşmak istiyor. Her insan kendi kültürünü yaşatmak istiyor. Yıllardır Kürt diline yönelik hayata geçirilen baskı uygulamaları çok yanlıştır. Biz bu uygulamaları kabul etmiyoruz. Kürtler hiçbir zaman baskılar, yasaklamaları ve saldırıları kabul etmedi, bundan sonra da kabul etmeyecek. Kürtler kendi kültürlerini, kendi kimliklerini, kendi dillerini istiyorlar. Kürtler özgür ve eşit bir yaşam istiyor” dedi. 
 
‘Kültürümüzü ve dilimizi kabul etmeyenleri kabul etmeyeceğiz’
 
Kürt sorununun yıllardır çözümsüzlükle karşı karşıya kaldığını dile getiren Melek Kömürcü, “Kürt sorunu,  yıllardır çözümsüzlükle karşı karşıyadır. Kürtleri inkar ediyorlar. Kimse Kürtlerin varlığını inkar edemez. Süreç, Kürtlerin inkarı üzerinden ilerleyemez. Kürtler bugün çok önemli bir konumdadır. Bizim umudumuz var. Bizim istek ve taleplerimiz var. Daha önce de umudumuz vardı ve mücadelemizde ısrarcıydık. Ama son süreçlerde yaşanan gelişmelerle birlikte umudumuz daha da yükseldi. Tek  talebimiz savaşın sonlandırılması ve bütün halkların ortak bir yaşam sürdürmesidir. Onurlu  bir barış tüm halklar için önemlidir. Yalan ve yanlış bir düzen üzerinde kurulan bir barış istemiyoruz. Yaşanan gelişmelerde hiçbir hakkımızı tanımayan bir düzen istemiyoruz. Kardeşlik deyip te kültürümüzü ve dilimizi tanımayan bir sistemi kabul etmeyeceğiz. Tüm Kürtler kendi dilini, kültürünü yaşamsallaştırıp sahip çıkmalıdır. Çok onurlu bir dile sahibiz. Bundan dolayı hepimiz Kürtçe anadilimize sahip çıkmalıyız” dedi.
 
‘Tek talebimiz dilimizdir’
 
Remziye Çelik ise, Kürtçeye yönelik baskıların bir an önce sonlandırılmasını istedi. “Ana dilimiz serbest olmalı” diyen Remziye Çelik, şu ifadeleri kullandı: “Okullarda Kürtçe eğitim verilmeli. Biz, hastanelere gittiğimizde çok zorlanıyoruz. Hiçbir yerde derdimizi anlatamıyoruz. Bazı doktorlar var, Kürtçeyi biliyorlar ama bazıları da bilmiyor. Bundan kaynaklı da biz, şikayetimizi dahi dile getiremiyoruz. Kendimizi Türkçe ifade edemiyoruz. Yaşamın her alanında sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Dilimiz olmadan hiçbir şey yapamayız. Çocuklarımıza mutlaka Kürtçe anadilimizi öğretmeliyiz. Kürtçeye yönelik baskı ve yasaklardan dolayı çocuklarımız da Kürtçeyi öğrenemiyor. 
 
Dilimiz kültürümüzdür
 
Evde Kürtçeyi konuşuyoruz ve öğretiyoruz ancak dışarı çıktıklarında, okula gittiklerinde unutuyorlar ve öğrenemiyorlar. Eğer okulda Kürtçe ders verilseydi herkes Kürtçeyi öğrenmiş olurdu ve zorluklarla da karşılaşmazlardı. Okullarda Kürt dili eğitimi olmadığı için çocuklarımız dillerini unutuyor. Biz Türkçe diline karşı değiliz ki. Türkçe de olsun, Kürtçe de olsun. Her iki dilde bize lazımdır. Keşke dilimiz serbest olsaydı. Dil varlığımızdır. Buradan da çağrım tüm ailelere, çocuklarınıza Kürtçe öğretin. Çocuklar kendi anadilleriyle büyüsünler. Tek talebimiz dilimizdir. Dilimiz kültürümüzdür. Bilmemiz ve sahip çıkmamız şart.”