Sincan’daki hak ihlallerine Sulh Ceza Hakimliği'nden onay!

  • 09:07 3 Ocak 2019
  • Hukuk
Dilan Babat 
 
ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde koğuşlarını ateşe veren kadın tutsakların durumlarının iyi olduğunu ancak ihlallerin devam ettiğini belirten Avukat Ayşegül Çağatay, tutsaklara ve avukatlarına görüş kısıtlaması getirilirken bu kısıtlamanın Sulh Ceza Hakimliği tarafından onaylandığını aktardı. 
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) davasından tutuklu bulunan kadınlar, ihlalleri protesto etmek için 24 Aralık’ta koğuşlarını ateşe vermişti. Kaldığı hücreyi ateşe veren tutsaklardan Elif Akkurt, dumandan etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Daha sonra hücrelere konulan kadın tutsaklar, ihlallere karşı açlık grevi başlattı. Halkın Hukuk Bürosu (HHB) Avukatı ve Ankara Barosu Cezaevi Sorunları İnceleme Komisyonu üyesi Ayşegül Çağatay, tutsakların durumunu ve Sincan Cezaevi’ndeki hak ihlallerini anlattı. 
 
‘OHAL uygulamaları cezaevlerinde devam ediyor’
 
Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarının cezaevlerinde hala devam ettiğini ve tutsak ailelerinden sürekli başvuru aldıklarını ifade eden Ayşegül, “En son 19 Aralık gününde sohbet hakkına ilişkin direnişe geçen kadın tutsaklara bir sürgün, saldırı yaşandı. Bu saldırıda 2 kadın tutsak başka cezaevlerine sürgün edildi. 5 kadın tutsak da hücrelere konulmuştu. En son bu hücrelere konulan kadın tutsaklarla 31 Aralık tarihinde avukat görüşmeleri yapıldı. Hemen her gün avukat görüşlerine gidildi. Bu görüşmelerde dikkat çekici boyut tutsaklara ve görüşe giden avukatlara yönelik hak ihlalleriydi” diye konuştu.  
 
‘Avukatlara görüşme kısıtlılığı’
 
Tutsakların yanı sıra avukatların da ihlallerle karşılaştığını ifade eden Ayşegül, “Bir işkence veya bir hak ihlali varsa o durum avukatlardan gizlenmek istenilir. Avukatların görüş saatlerine, görüşmelerine yönelik çeşitli kısıtlamalar yapmaya başladılar. Cezaevi buna ilişkin herhangi bir karar sunmadı, sunamadı. İlk avukat görüşmelerimiz 19 Aralık’ta kesilmeye başlandı. Müvekkillerimizle görüşmelerimiz engellendi ve o akşam bir OHAL ilan ettiler. Siyasi davalara bakan hiçbir avukat hapishaneye alınmadı. Geçtiğimiz hafta sonunda bizi görüşmeye almadılar”dedi. 
 
‘Kısıtlamalara Sulh Ceza Hakimliği’nden onay’
 
Sulh Ceza Hakimliği’nin kısıtlama uygulamasını onayladığını kaydeden Ayşegül, “Bu tavır direnişe giren kadın tutsaklara yönelik yapılmaya başlandı. Sulh Ceza Hakimliği’nden bir karar çıkarmışlar avukat görüşünün kısıtlanmasına dair. Yasada avukat kısıtlılığı sadece hükümlülere karşı yapılabilir.  Anladığımız kadarıyla Sulh Ceza Hakimliği de bu kararı otomatik olarak alıyor. Somut durumun incelendiğini hiç düşünmüyoruz. Buna ilişkin başvurularımız devam ediyor” ifadelerini kullandı.   
 
‘Tutsakların sağlık sorunları arttı’
 
Müvekkillerini görmekte ısrar ettiklerini belirten Ayşegül, şöyle devam etti: “31 Aralık’ta Fadik Adıyaman ile Eda Kaya’nın koğuşlara geri alındığı bilgisi geldi. Sonrasında Gülhan Sağaltacı, Elif Akkurt ve Şirin Ayaz’ın götürüleceği bilgisi geldi ancak istemedikleri koğuşa tekrar bir tecrit ortamına gireceklerini anladıkları için müvekkillerin bir direnç gösterdiği, bunun üzerine yeniden hücrelere atıldığını öğrendik. Sağlık durumlarının iyi olduğunu biliyoruz ama kötü koşullarda açlık grevi yapıyorlar. Kendilerine 6’ncı güne kadar sabun verilmedi. Hücrede kaldıkları günler boyunca banyo yapma imkanları olmamıştı. Çok kirli koşullarda tutuluyorlar, bir çoğunda enfeksiyon, ishal ve yüksek ateş görülmeye başlandı. Tüm bunlar ve açlık grevi birleşince ciddi sağlık sorunları ortaya çıkıyor.” 
 
‘Cezaevlerine sahip çıkılmalı’
 
Tutsaklara karşı duyarlılık çağrısı yapan Ayşegül, “Aileler çocuklarına sahip çıkmazsa cezaevi yönetimi de onları daha fazla hedef alır. Bunu çok açık bir şekilde çocuk hapishanesinde gördük. Bu durum idareye büyük bir rahatlık sağlıyor. Avukatlar, Baro ve aileler bu durumları sahiplenince idareyi büyük bir telaş sarıyor. Aileler bu durumda Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazsınlar. Reddedilebilir ama bizler bu durumda tutsakların sesi olmaya çalışmalıyız. Dışarıda bulunan herkes cezaevlerinde yaşanılan ihlallere ses olmalıdır” dedi.