Nusaybin Davası’nda ara karar yarın: Adalet beklemiyoruz

  • 16:49 18 Ekim 2018
  • Hukuk
MARDİN - Nusaybin Davası’nda savcı mütalaasını verirken, ara karar yarın açıklanacak. Mütalaaya karşı yapılan savunmalarda, ifadelerin işkence altında alındığı vurgulanarak, “Topraklarımızı siz işgal etmeye geldiniz. Efrîn'in de Nusaybin’in de hesabını vereceksiniz. Haklı talebimizden geri adım atmayacağız” denilerek adalet beklenilmediği aktarıldı. 
 
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında devam eden çatışmalarda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 53 kişinin yargılandığı davanın 4’ncü duruşması dördüncü gününde devam ediyor.  Mardin 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binası konferans salonunda yapılan duruşmaya farklı cezaevlerinden tutulan tutsaklar getirildi.  
 
'İşkencenin insanlık suçu olduğunu kabul etmek zorundasınız' 
 
Verilen aranın ardından devam eden duruşmada konuşan Avukat Barış Yiğit, "Buradaki bütün tutsaklar aynı ifadeyi verdi. Hepsi soruşturma aşamasında işkenceye uğradıklarını söyledi. Kimisi koridora alınarak, kimisi aç susuz bırakıldıklarını söyleyerek işkenceye maruz kaldıklarını anlattı. İşkence fotoğraflarla da sabittir. Bu nedenle biz işkenceye dair soruşturma yapılmasını ve işkence iddiasının dikkate alınmasını istiyoruz. Eğer işkence görmezden gelinerek, burada bir karar alınırsa, burada bulunan tüm kolluk kuvvetleri işkence yapabilecekleri kanaatine vararak buradan ayrılacaklar. Siz bugün burada tarihi bir karar vereceksiniz. Kolluk kuvvetleri buradan ayrılırken, işkence yapma hakları olmadığını ve hukuka uygun bir şekilde muamele yapmaları gerektiğinin farkına varacaklar. Bu nedenle vereceğiniz karar burada çok önemli. İşkencenin insanlık suçu olduğunu burada anlatmak ve kanunen onaylamak zorundasınız" dedi. 
 
Savcı tutukluluğun devamını istedi! 
 
Avukat savunmalarının ardından savcı 53 kişinin tutukluluğunun devamını istedi. Savcının talebinden sonra sırayla adları okunan tutsaklar verilen karara karşı kısa savunmalar yaptı. Tutsakların yaptığı savunmalar su şekilde: 
 
'Düşman adaleti uygulanıyor' 
 
Tufan İlbaş: İki celsedir buraya geliyorum. Daha önce de katip söylediklerimi yazamamıştı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Bütün bu mahkeme de adaletsiz ve vasat bir duruşma yapıyorsunuz. O gün bizi cezaevine gönderip şimdi FETÖ'den tutuklanan savcı Erdoğan'ın gözüne girmek için bunu yapıyordu. Ama emin olun Türkiye bu dosyadan dolayı bütün dünyanın gözü önünde yargılanacak. Ben cezaevinden geliyorum burada bile avukatımla görüşemiyorum. Biz bunu kabul etmiyoruz. Düşmanca politikalar uyguluyorsunuz. Yine arkadaşlarımız eksik ben bir daha ki mahkemede yine burada olmak istiyorum. Eğer adil bir mahkeme yapılacaksa bütün arkadaşlarımızın buraya getirilmesi gerekir. Eğer bunları yapmayacaksanız adil bir yargılama yapıyoruz da demeyin. 
 
‘Bir kadının bedeninin teşhir edilmesini kadın savcı not alsın’
 
Özgür Sevim: Bugün burada şahıs olarak değil kimlik ve etnik olarak yargılanıyoruz. Normal bir roket topla atılır mı yok, onlarca fişek ve havan topu ile şehrimizi vurdular. Uçaklara şehri bombalayıp yaktılar. Alındığımızda bize soruyorlar ‘sizin ne işiniz var orada’ diye asıl ben size soruyorum. Sizin ne işiniz var orada benim atalarımın toprakları onlar. Siz işgal etmeye geldiniz. Şunu iyi bilin Kürtler artık eski Kürtler değil Şeyh Sait değil Koçgiri değil. 21'nci yüzyılda bir kadının cenazesi sokakta teşhir ediliyor. Bu nerde görülmüş. Savcı hanım bunu bir yere not alsın. Yarın öbür gün belki ona da lazım olur. İnsanların kanını emen, emeğini sömüren, her türlü yozlaşma ve pisliği yapan kalkıp Kürt halkının onuruna laf atıyor. Bunların hesabı ödenecek her yerin Efrîn'inde Nusaybin’in de hesabı sorulacak. Bu sorunlar olduğu sürece bunun gibi milyonlarca sorun ortaya çıkmaya devam eder. 
 
Mehmet Faruk Engin: Başta Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Bu dört celsedir ben buraya geliyorum. Ve hep cezaevindeki baskıları dile getiriyorum. Buna dair dilekçe de verdim. Bugüne kadar bunlara karşı en ufak olumlu bir adım atılmadı. O yüzden ne deseniz de umudum yoktur. 
 
Nurullah Akyüz: Bu mahkemeden ne bir umudum ne de adalet beklentim vardır. 
 
'Konuşamazken başkası hakkında nasıl ifade verebilirim'  
 
Resul Ergün: Başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyor ve lanetliyorum. Ben kendi adıma şahsen mahkemeden ve bu gördüğümüz tablodan bir şey isteme durumunda değilim. Ben Nusaybin'den çıktığımda yaralıydım. Ki şuan kendi iradem ve arkadaşlarımın desteğiyle konuşabiliyorum. Ve özgür bir şekilde düşündüklerimi dile getirebiliyorum. Ben cezaevinde kalacak bir durumda değilken iddianamede çoğu kişi hakkında ifade verdiğim söyleniyordu. Ben konuşamıyorken nasıl insanlar hakkında ifade verebilirim? O kadar gerçeklikten kopuk ve uzak bir şekilde hazırlanan iddianameyle düşman hukuku uygulanıyor. Şuan yargı da iktidarın maşası haline getirilmiştir. Siz Erdoğan'ın iktidarından bağımsız bir karar veremezsiniz. Ben ne tahliyemi ne de beraatimi talep ediyorum. Çünkü böyle bir düşünce ve yaklaşımda olan ne talep etsek boştur. Burada tarihin kara sayfalarına geçecek bir yargılama yaşanıyor. İki taraf var iktidar ve Kürtler. Şuanda karşımızda bağımsız dediğiniz hukuk var ve bizler varız. Son olarak biz asla pes etmedik biz baş eğmedik, baş eğmiyoruz ve baş eğmeyeceğiz. 
 
Oktay Gül: Bizim mücadelemiz ne bizle başladı ne de bizle bitecek. Ey insanlıktan nasibini almamış yaratıklar sizler elbet bir gün yargılanacaksınız. 
 
'Burada hukuk tiyatrosu yapmaya gerek yok' 
 
İsmail Yılmaz: Dün 17 Ekim Sovyet Devrimcinin yıldönümüydü. Yeni ekimlerin uzak olmadığını bugün çok net bir şekilde görüyoruz. Şu gördüğünüz tablo 12 Eylül yargılamasının tablosudur. Herhalde Kenan Evren faşist darbesi bugünkü iktidardan çok net bir şekilde kendini gösteriyor. Yansıması çok güzel şekilde görülüyor. Halklara yapılan bu haksızlıkların elbette ki hesabı vardır o yüzden onlar korkmaya devam etsinler. İnsanlığı ve doğayı katleden bir sisteme karşı savaşmak da dünyanın en güzel işlerinden birisidir. Ben savcının mütalaayı okuduğunu düşünmüyorum. Burada hukuk tiyatrosu yapmaya gerek yok. Siz siyasi sahiplerle bu mütalaayı veriyorsunuz. Karanlıkta yürüdüğümüz ve sendelediğimiz doğrudur. Ama her insan gün doğumunu görmek için karanlığın içinden geçmek zorundadır. O gün doğumu yakındır. Sizden bir beklentim yoktur. Yaşasın Marksizm ve sosyalizm. 
 
‘Buradaki yargılama sizin değil başkalarının emridir’
 
İlyas Doğan: Bugün burada yargılanıyor olmamız sizin değil, başkalarının emri ve isteğidir. Biz Kürdistan'ı asla bırakmayacağız kanımızın son damlasına kadar savaşacağız. Herkes bunu böyle bilsin. Bu iddianame Kürt düşmanlığı üzerinden yürütülüp hazırlandı.  Bu sadece bize değil bizim şahsımızda Kürdistan halkı yargılanıyor. Biz de buna göre davranacağız kimse bunun aksini söyleyemez. Sonuna kadar direneceğiz. 
 
‘Sırtınızı dayadığınız AKP iktidarına çok inanmayın’
 
İbrahim Halil Ildız: Başta AHİM'in Sayın Abdullah Öcalan hakkında verdiği kararı kınıyorum. Bugün sırtınızı dayadığınız AKP iktidarına güvenmeyin diyoruz. Çünkü Erdoğan'ın satmadığı ortağı kalmadı. Eril zihniyetin dişil versiyonu olarak ortaya çıkan her şey var şu an bu talebi isteyen savcıda. Eğer mahkeme başkanı da bu kadar korkuyorsa bu davayı yönetmesin. Daha önceki mahkeme başkanı de korkaktı ama maşallah siz ondan daha çok korkaksınız. Ee bu nedir sizden adil bir yargılama mı bekleyeceğiz? Giydiğiniz cübbeden utanın diyorum başka da bir şey demiyorum. 
 
Jiyan Ay: Başta Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Arkadaşlarımız üzerinde uygulanan tecridi de kınıyorum. Gelecek celse de mahkemeye gelmek istiyorum. Aksi takdirde SEGBİS'le bağlanıp savunma yapmam. 
 
Akar İkbal: Bu iddianameyi yapanlar yalancıdır. Ve iddianamede yer alan her şey gerçek dışıdır. O ifadeleri büyük bir baskı altında verdik. Gelecek celse de mahkemeye gelmek istiyorum. 
 
Mütalaaya karşı yapılan savunmalar sona erdikten sonra mahkeme heyeti ara kararı yarına erteledi.