
Nusaybin Davası yarına ertelendi: İşkence görüntüleri dosyaya konulsun
- 13:15 15 Ekim 2018
- Hukuk
MARDİN - Nusaybin’de çatışmalar esnasında gözaltına alınıp tutuklanan ve ‘ağırlaştırılmış müebbet’ ile yargılanan 53 tutsağın 4’ncü duruşması başladı. Duruşmada savunma yapan Osman Bozkurt, işkence görüntülerinin dosyaya konulmasını isteyerek, “İşkence yapanlar hakkında soruşturma başlatılsın” dedi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı esnasında devam eden çatışmalarda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 53 kişinin yargılandığı davanın 4’ncü duruşması başladı. Mardin 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu( SGK) binası konferans salonunda yapılan duruşmaya farklı cezaevlerinden tutulan tutsaklar getirildi. Ailelerden 10 kişinin alındığı duruşmaya HDP Mardin Milletvekilli Tuma Çelik’te katıldı. Yoğun güvenlik önlemleri alınarak başlayan duruşmada ilk olarak kimlik tespiti yapıldı.
‘İşkence sonucu gözümü kaybettim’
Duruşmada ilk olarak tutsak Osman Bozkurt savunma yaptı. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınayarak konuşmasına başlayan Osman, 24 sayfalık savunmasını okudu. Osman konuşmasında şunlara yer verdi: “Bize sürekli işkence yapılıyor. Buraya gelirken de bizi hırpaladılar. Ben Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde ki tecridi kınıyorum. Şuan cezaevlerinde bazı arkadaşlarımız hücrede tutuluyor ve tecrit altında tutuluyorlar. Bu bizim dördüncü duruşmamız ama istediğimiz hiçbir şey yerine getirilmiyor. Bizi yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. O dönem gözaltına alındığımızda bize yapılan işkenceleri burada ki herkes biliyor. Her şeyden önce gözaltında kaldığımız 6 gün boyunca bize işkence yapıldı. İşkence insanlık suçudur. Gözaltında bana hem psikolojik hem de fiziksel işkence uygulandı.
Vücudumda hala o işkenceden kalan morluklar var. Öz yönetim sürecinde gözüme mermi parçası geldi. O yaralanma sırasında bana bir şey olmadı. Ama yapılan işkence sırasında gözümü kaybettim. Özellikle mahkemede tarafıma yapılan işkencenin herhangi bir adli tıpta muayene edilmesi ve alınacak raporu mahkemeye sunmak istiyorum. Bu isteğim kabul edildikten sonra mahkemenin sorularına yanıt vereceğim” dedi.
Mahkeme başkanı savunmanın uzun olduğunu gerekçe göstererek savunmaya müdahale etti. Yapılan itirazlar sonrası Osman savunmasına kaldığı yerden devam etti.
‘İki yıl aradan sonra hazırlanan iddianameyi kabul etmiyorum’
Kendilerine yapılan işkence sonrası baskı ile verdikleri ifadeleri kabul etmediğini dile getiren Osman, “Ben bir sanat oyuncusuyum. Nusaybin’de olaylar döneminde sokakta ki kadın ve çocuklarla ilgileniyordum. Yani tiyatro yapmak için Nusaybin’e gittim. Ve gittiğim esnada yasak ilan edildi. Orada nasıl olduysa gözümden yaralandım. Yaralanmamla birlikte bir evin bodrum katına girdik. Ben Nusaybin’e bunun için gittim yapılan suçlamaları kabul etmiyorum. Yaralanmama rağmen gözaltına alındığımda hemen tedavi edilmem gerekirken tam tersine işkenceye maruz kaldım. Gözaltı sırasında başımızı duvarlara vuruyorlardı, bileklerimizde ki kelepçeleri o kadar sıkıyorlardı ki bileklerimden kan akıyordu. Başımıza poşet geçirip bize olmadık hakaretlerde bulunuyorlardı. 4 duruşmadır işkence görüntülerinin dosyaya eklenmesini talep ediyoruz ancak reddediliyor. Bize işkence yapanlar hakkında soruşturma açılmasını istiyorum. Hakkımızda açılan iddianame de iki yıl aradan sonra hazırlandı. İddianamede üstüme atılan suçlamaları da kabul etmiyorum” diye konuştu.
‘Devlet Nusaybin'de iflas etmiş başaramamıştır’
Yazılı savunmasını Türkçe, sözlü savunmasını ise Kürtçe yapan Osman öğleden sonraya sarkan duruşmada savunmasına Türk siyaset kurumunun iflas ettiğini belirterek devam etti. Osman savunmasında şunları kaydetti: "Siyaset kurumunun iflas etmesi ile beraber Nusaybin gerçekliği yaşanmıştır. Devlet Nusaybin'de iflas etmiş başaramamıştır. Bu mahkeme salonları da bunun en açık delilidir. Devlet Nusaybin gerçekliği ile karşı karşıya kaldıktan sonra kendisini teşhir etmek zorunda kalmış siyaset kurumu devreden çıkmıştır. Maalesef hukuk alanı da AKP'nin elinde sıkışmıştır. Nusaybin'in politik ve ahlaki yapısını bozmaz istediler. Ancak herkes bilsin ki Nusaybin'in ahlaki ve politik yapısını bozamazlar. Hele ki AKP gibi siyaset cahili bir parti bunu başaramayacağını bilmelidir Nusaybin'de Kürt halkının özgürlük iradesi teslim alınmaya çalışılmış ancak başaramamıştır."
‘Cumhuriyet Nusaybin’de molozlar altında kalmıştır’
Devletin Nusaybin'de kendisini yok ettiğini belirten Osman, "Cumhuriyetin tüm kurumları Nusaybin'de molozların altında kalmıştır. Devletin kendisi molozlar altında kalmıştır. Kürt halkının iradesinin teslim alınamayacağı görülmüştür. Nusaybin gerçekliği karşısında devlet yenildiğini görmüştür" dedi.
‘Baskı altına alınmak istense de öz yönetim filizlenmiştir’
Özyönetim modelinin Türkiye ve Ortadoğu'nun içinde bulunduğu karanlıktan çıkışın yolu olduğunu kaydeden Osman, şunları söyledi: "Tarihte Hazreti İbrahim ve Sokrates ortaya koydukları felsefe ile sahneye çıkmış ve tecrit altında tutulmak istenmişlerdir. Ama gelinen noktada filizlenen Hazreti İbrahim ve Sokrates olmuş, onların felsefesi kazanmıştır. Sayın Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu Demokratik Ulus ve özyönetim modeli de benzer şekilde filizlenmiştir. Bugün baskı altına alınmak istense de Sayın Öcalan'ın felsefesi de hayat bulmaya başlamıştır. Buna inancım tamdır. Bu nedenle beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum."
Osman’ın savunmasının ardından mahkeme heyeti iddianamede yer alan bazı iddiaları sordu. Osman’ın cevap vermesinin ardından avukat beyanlarının Perşembe günü alınmasına karar veren mahkeme başkanı, Mardin adliyesinde nöbetçi olduğunu gerekçe göstererek duruşmayı yarına erteledi.