
Ankara Katliamı davası: Dosyada başından beri korunanlar var
- 17:26 31 Temmuz 2018
- Hukuk
ANKARA - Ankara Katliamı'nın karar duruşmasında söz alan avukatlardan İlke Işık, "Tek bir kamu görevlisi bile yargılanmayacak, ben bu dosyayı burada bitireceğim" ifadelerinin geçtiği bir alanda gerçek bir adaletten nasıl söz edileceğini sorarak, “Bu dosyada başından beri korunanlar var" dedi.
10 Ekim 2015 tarihinde 103 kişinin hayatını kaybettiği Gar katliamının karar duruşmasında verilen aranın ardından duruşma, katliamın mağdurlarından Elife Özdoğan beyanlarıyla devam etti.
'Şikayetçiyiz'
Türkçe bilmediği için konuşması tercüman aracılığıyla çevrilen Elife, şunları kaydetti: "Eyleme geldiğimiz gün etrafta polis yoktu. Neden arama yok dedik. Bize 'barışa geldik, savaşa değil. O yüzden arama olmaz merak etme' dediler. Arabada ben, gelinim, torunum ve eltim vardı. Patlama olduktan sonra kendimi hastanede buldum. Üstümüzde et parçaları vardı. Polisler gaz sıkıyorlardı. Yaralıları gördük. Gaz sıkıldığı için yarılılar ölmüştü. Polisler ambulansların gelmesini engellediler. Alanın ortasında TOMA'lar vardı. Ambulans gelmediği için taksiyle gitmek zorunda kaldık. Taksi bizi almak istemedi. Ben gelinim, torunum, gelinim psikolojik tedavi görüyoruz. Şikayetçiyiz."
'10 Ekim katliamına dair bir operasyon yapılmadı'
Mağdur avukatlarından Tonğuç Cankurt, DAİŞ'in örgütlendiği Antep'te 10 Ekim katliamına kadar ciddi bir operasyon yapılmadığını söyledi. Tonğuç, DAİŞ'in diğer kentlerdeki örgütlenmesine de dikkat çekerek, "Bu dönemde IŞİD'in Adıyaman'da örgütlenme içerisinde olduğuna dair basına çok sayıda veri yansımıştı. Farklı yerlerdeki soruşturmaların aynı sonuçlanması bir siyasi iradeyi gösteriyor. Bunu dönemin Başbakanı Davutoğlu açıkça söyledi: Potansiyel şüpheli olarak birini tutuklayamayız" dedi. Tonğuç, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ifadelerini hatırlatarak, DAİŞ örgütlenmesine izin verildiğini bu ifadeler üzerinden örneklendirdi.
'Saraydaki hesaplar tutmadı'
Avukat Kazım Bayraktar ise, DAİŞ'in örgütlenmesi ve katliamların yolunun nasıl açıldığını anlatacağını belirterek, "Suriye'de iç savaş sürecinde kurtlar sofrası oluşturuldu. Türkiye'nin siyasi iktidarı da bu sofrada yerini aldı. Suriye'deki kan Türkiye'ye sıçradı. ÖSO gibi batı devletleriyle birlikte meşrulaştırılanları bir yana bırakıyorum, Türkiye siyasi iktidarı bu fırsattan bir fırsat daha çıkardı. El- Kaide, DAİŞ gibi örgütlenmelerin Suriye'de örgütlenmesinin yolların açtı" diye konuştu.
'Gar patlaması davası' yazısına tepki
Avukat Nuray Özdoğan, duruşma salonun kapısına yazılan "Gar patlaması davası" yazısına tepki göstererek, "Zihniyetin değişmesi gerekir. Bu bir patlama değildir, katliamdır. Bu tanımlamanın değiştirilmesi gerekir" ifadelerini kullandı. Nuray, mülkiye müfettişlerinin katliama ilişkin hazırladığı ön inceleme raporuna 3 gün içerisinde işlemden kaldırma kararı verildiğini belirtti. Dava dosyasında "delil olarak kullanılamaz" denilen MİT raporu olduğunu aktaran Nuray, "Siz bu bilgi notunu 'delil olarak kullanılamaz' diyorsunuz. İçeriğini savcılık makamı sormuyor" diye vurguladı.
'Zaman aşımını mı tartışacağız?'
Avukat Senem Doğanoğlu da, insanlığa karşı suçla ilgili savcılık ve mahkemeye yaptıkları talepleri hatırlatarak, TCK'nın ilgili kanun maddelerini saydı ve sanıkların insanlığa karşı suçtan hüküm alması gerektiğini söyledi. Senem, TCK madde 77'nin uygulanması gerektiğini belirterek, "Yarın öbür gün Nusret Yılmaz, Edremit Türe, Ahmet Güneş gelse. Bombacı yeleklerinde parmak izleri bulunan sanıklar gelse zaman aşımını mı tartışacağız" diye sordu.
'Korunanlar var'
Avukat İlke Işık, katliamda kamu görevlilerinin sorumluğunu hatırlatan konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Devlet yetkililerinin içinde olduğu bir katliamın delili başka bir ülkede olsa yer yerinden oynardı. Ancak 10 Ekim katliamında tek bir kamu görevlisi hakkında devam eden bir soruşturma yok. O mitinge Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü izin verdiyse, can güvenliğini almak onların görevidir. 'Tek bir kamu görevlisi bile yargılanmayacak, ben bu dosyayı burada bitireceğim' denildiği yerde gerçek bir adaletten nasıl söz edebiliriz. Bu dosyada başından beri korunanlar var."
'Bitireceğim bu dosyayı' acelesini anlamıyoruz'
"Bazı sanıkların dijital materyalleri halen Antep'te" diyen İlke, "Gerçek araştırma yapılsa bu sanıklar kimlerle konuşmuş ciddi bilgilere verebilecek veriler var aslında. Sanıkların bir birleriyle ilişkisi bizim yapığımız çalışmalar sonucu ortaya çıktı. Sizin verdiğiniz bilirkişi raporunda bunlar yoktu. Devlet görevlileri ve kamu görevlileri dışındaki mesele de eksik. Usulü eksikleri tamamlamak gibi bir yaklaşım içerisinde değilsiniz. Bizim derdimiz dosya yıllarca sürsün değil. Adaletten bahsediyoruz ama yangından mal kaçırır gibi 'bitireceğim bu dosyayı' acelesini anlayamıyoruz. Eksikleri tamamlamak hem usulün hem de maddi gerçeğin gereği" dedi.
İlke, savcının verdiği mütalaayı eleştirerek, savcının sanıklar hakkında "çok ceza istendi" izlenimi yaratmaya çalıştığını ifade etti.
'Biz bu sorunun cevabını istiyoruz'
Hrant Dink davası dosyasıyla ilgili "Sanığın yargılanmasıyla başlayan süreç askerlerin jandarmaların yargılandığı sürece dönüştü" diyen İlke, "Geçen duruşmada Hrant dosyasına bakan başkan 'Peki bu adam nasıl öldü' demiş. Sayın başkan 103 tane insan nasıl öldü? Biz bu sorunun cevabını istiyoruz. Gerçekten bu sorunun cevabını er ya da geç bulacağız" dedi.
Duruşmaya ara verildi.