
'Hakikati halka ulaştırmaktan geri adım atmayacağız'
- 17:36 16 Temmuz 2018
- Hukuk
İSTANBUL - 13'ü tutuklu toplam 23 kişinin yargılandığı davada savunma yapan ETHA editörü İsminaz Temel, "Hakikati aramaktan ve sahibi olan halka ulaştırmaktan geri adım atmayacağız" dedi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatları Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş ile Etkin Haber Ajansı editörü İsminaz Temel ve muhabiri Havva Cuştan'ın da aralarında bulunduğu 13'ü tutuklu toplam 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 23 kişinin gizli tanık ifadesi ile "örgüt üyesi" oldukları iddiasıyla yargılandıkları duruşmaya, tutuklu avukatlar Sezin, Özlem ile tutuklu gazeteciler İsminaz ve Havva'nın da olduğu bazı tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıkların yanı sıra avukatları katıldı.
‘Türkiye KHK ile yönetiliyor’
Verilen aranın ardından tutuklu avukat Sezin Uçar söz aldı. Sezin, katledilen Tahir Elçi'yi sevgi ile andığını belirterek, davanın siyasi bir dava olduğunu söyledi. Yargının doğrudan "saraya" bağlandığını söyleyen Sezin, Türkiye'nin tamamen kanun hükmünde kararname ile yönetildiğini kaydetti. Sezin devamında, "Bizler ne Erdoğan ile çay toplayan yargı mensuplarıyız ne de önünde eğilen baro başkanıyız" ifadesini kullandı.
'Adaleti savunmaya devam edeceğiz'
Hakkındaki iddialara yanıt veren Sezin, soruşturma yürütüldüğünü öğrendiğinde savcıya giderek ifade vermek istediğini, ancak savcının dosyanın kendisinde olmadığını söylediğini aktardı. Sezin, "Ben tutuklanınca hayatımda bir şey değişmedi. Dün müvekkillerimizin savunmalarını odamızda hazırlıyorduk bugün koğuşta hazırlıyorum. Dün, tahliyelerine mahkeme salonunda seviniyordum bugün cezaevinin havalandırmasında seviniyorum. Özcesi bizim için değişen bir şey yok. Biz sizden beraat istiyoruz. Her koşulda iktidar karşısında özgürlüğü adaleti savunmaya devam edeceğiz" dedi.
'Gerçeğe inanan gazetecileriz'
Ardından söz alan gazeteci İsminaz Temel ise, savunmasına başlarken, Hrant Dink'i, Metin Göktepe'yi, Ferhat Tepe'yi, Deniz Fırat'ı ve Musa Anter'i andığını söyledi. Mevcut iktidarın en fazla muhalif gazetecileri hedef aldığını dile getiren İsminaz, "Baskının olduğu yerde direniş her zaman kendisine yer buldu. Sosyal medyada da yeni yollar bulundu. Bu ülkede gazetecilik mesleği hep baskı altındaydı. Geçmişte öldürülüyorduk bugün hapsediliyoruz. Bizler, gerçeğin bir milim sapmaması gerektiğine inanan gazetecileriz. Bugün direniş ve dayanışma ile yolumuza devam ediyoruz. Bu direniş gerçeğin karartılmasına karşıdır. Sırtını egemen olana dayamayan kendi tarihini hep direniş ile yazmıştır. İnandığımız bu değerler için bedel ödüyoruz. Bugün o nedenle buradayız. Hakikati aramaktan ve halka ulaştırmaktan asla geri adım atamayacağız" ifadelerini kullandı.
'İddianame eksik ve yanlış bilgilerle dolu'
İsminaz, ETHA'da imzasını attığı haberlere değinerek, "Hem Roboski'de hem de Van'da deprem haberlerinde oradaydım. ETHA haberleri ile bu ülkenin taraf olduğu antlaşmalarda da olduğu gibi işkencenin aydınlatılması için haberler yaptı" diye konuştu. Gazetecinin mesleği gereği gerçekleri bulma gibi bir derdi olduğunu vurgulayan İsminaz, iddianamede eksik ve yanlış bilgiler olduğunu ve bunun için adliyedeki arşivler bakılarak yanlışın açığa çıkartılabileceğini ifade etti.
Cumartesi Anneleri'nin 7 yıldır sesini duyurduğunu söyleyen İsminaz, 9 aydır tutuklu olduğu için o meydanda olmadığını belirtti. İsminaz, Cumartesi Anneleri'nin kendilerini cezaevinde de yalnız bırakmadığını dile getirdi.
Basına yönelik baskıların bu kadar fazla olmasının nedenin gazetecilerin örgütlenmesinden dolayı olduğunu ifade eden İsminaz, ayrıca ETHA çalışanlarının Türkiye Gazeteciler Sendikası üyesi olduğunu hatırlattı.
'Tamamen çarpıtma'
İddianamedeki bazı haberlerin özellikle seçildiğini dile getiren İsminaz, ajans haberciliği yaptıklarını aktardı. Ajans haberciliğinin zamanla yarışmak anlamına geldiğini kaydeden İsminaz, "İddianamede her gün sabah 09.00'da yayınlanan gündemle eylemlere çağrı yapıldığı iddia edilmiş. Bu gündemin kimin izleyeceği yazılmıştır. Ancak bunlar da suç olarak yazılmış. Tamamen çarpıtılma yapılmış" dedi.
İsminaz devamında şöyle dedi: "Bakın ben o eylemlere haberci olarak katıldım. İddia makamı da bunu kanıtlarcasına, elimde kalem, defter ve fotoları koymuş. Haberci olarak orada olduğum o kadar belli ki. Bu eylemlere haberci olarak katıldım. Bir cenaze yürüyüşüne gitmek zaten suç değildir, insanlık görevidir. Söz konusu eylem ve etkinliklere katılsaydım söylerdim. Eylem ve etkinlikleri haberci olarak takip ettim" dedi. Sosyalist bir gazeteci olduğunu söyleyen İsminaz, gazeteciliğin suç olmadığını ifade ederek, tahliyesini istedi.
Duruşma, tutuklu sanık Özgen Saadet'in savunması ile devam ediyor.