Tutuklu gazeteci ve avukatlar: Mesleğimiz yargılanıyor

  • 14:13 16 Temmuz 2018
  • Hukuk
İSTANBUL - EHB avukatları Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş ile ETHA editörü İsminaz Temel ve muhabiri Havva Cuştan’ın da aralarında bulunduğu 13’ü tutuklu 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada, savunma yapan avukat Özlem Gümüştaş, avukatlık mesleğinin yargılandığına dikkat çekti. 
 
Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatları Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş ile Etkin Haber Ajansı editörü İsminaz Temel ve muhabiri Havva Cuştan’ın da aralarında bulunduğu 13’ü tutuklu toplam 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 23 kişinin gizli tanık ifadesi ile “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla yargılandıkları duruşmaya, tutuklu avukatlar Sezin, Özlem ile tutuklu gazeteciler İsminaz, Havva’nın da olduğu bazı tutuklu sanıkları ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Züleyha Gülüm ile çok sayıda insan hakları savunucusu da izleyici olarak katıldı. Çok sayıda avukatın takip ettiği duruşmayı, yurt dışından gelen avukatlar da takip etti. 
 
Avukat talebi reddedildi
 
Duruşma, kimlik tespiti ile başladı. Ardından duruşmada ilk olarak konuşan Avukat Bilgin Aydın, “Sanıkların emniyetteki sorularında yer alan polisler şuan salonda bulunuyor. Salondan çıkartılmaları gerekiyor sağlıklı duruşma için bu şarttır” dedi. Savcı bu talebin reddini istedi. Mahkeme heyeti de yargılamanın açık olduğu için avukatın talebini reddetti.
 
'El koyma, yakalama, gözaltı işlemleri hukuka aykırı'
 
ÖHP İstanbul Eşsözcüsü Avukat İlknur Alcan, soruşturmanın ilk aşamadan itibaren hukuka aykırı olduğunu ifade ederek, "Arama, yakalama, el koyma, gözaltı işlemlerinin tamamı kanuna aykırı olarak yapıldı. İddianameye de dayanak olan deliller 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarında gösteri ve cenazelerdeki fotolar ve tespitlere dayanıyor. Bu kayıtlar yapılırken bir soruşturma yok, savcılık talebi hakimlik kararı yok. Polis kendince görüntü alıp arşiv oluşturuyor. Sonra 2017'de 'tespit' diyor. Kolluğa böyle bir tespit emrini kim verdi? Hakimlik kararı yok. Sadece burada yargılanan 23 kişi tespit ediliyor. Görüntüler delil olarak sunuluyor. Bu hukuka aykırı. Bu görüntü ve kayıtlarla suç isnat etmek, sorgulamada bunların sorulması yargılamayı hukuksuz hale getirecek. Bunlar dosyadan çıkarılmalı" dedi. Gizli tanık ifadelerinin beyanlarının da delil olarak kabul edilemeyeceğini söyleyen İlknur, bu beyanların dosyadan çıkartılmasını talep etti. 
 
'Dijital deliller dosyadan çıkartılmalı'
 
Müvekkillerin evlerinde yapılan aralamalarda dijital malzemelere imajları alınmadan el konulduğuna dikkat çeken İlknur, imajların alınarak dijitallerin avukatlara teslim edilmesi gerektiğini belirterek, "Yargılanan meslektaşlarımız var. Müvekkillerine ait dokümanlara da el konuldu. Üzerinde çok kolay oynanacak veri. İmaj alınmadığından kontrol edemeyiz. Bu delillerden elde edilecek hiçbir veri hukuki değildir, bunlar kirlenmiş delillerdir" diye belirtti. İlknur, dijital delillerin de dosyadan çıkartılmasını istedi. 
 
Avukatların talepleri ardından mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya kısa bir ara verdi. Aranın ardından tekrar başlayan duruşmada mahkeme heyeti, tüm taleplerin reddine karar verdi. 
 
‘Bu dava mesleğimizin en dayanışmacı duruşmasıdır’
 
Duruşmada savunma yapan tutuklu Avukat Özlem Gümüştaş, 2006 yılında avukatlığa başladığını belirterek, stajını da yaşam hakkı savunuculuğu üzerine yaptığını söyledi. Tahir Elçi’nin bürosunda da staj yaptığını söyleyen Özlem, “Aldığım böyle bir köklü adalet mücadelesinin bu salonda sanık olarak devam etmesi hiç şaşırtıcı değil. Bu kendi gerçeği içinde bir duruştur. Tahir Elçi’yi selamlamak istiyorum. Sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Halen tutsakları süren Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu'ndan avukatlara da dayanışma selamlarımızı iletiyorum. Bugün bu salonda bizim meslek alanımızın tipik buluşması yaşanıyor. Memleketin farklı illerinden gelen avukatlar buradalar. Bu bizim mesleğimizin en dayanışmacı duruşması. Bunun gibi birçok davda savunmayı savunmuş avukatlarız. Biz hep birlikte tutuklama ve yargılama baskısı altındaki savunmanlık mesleği için buradayız. Bugün tekçiliğe karşı toplumun özgürlüğünü bayrak edinenler bu salonda. İyi ki varız. İyi ki burada olmanın kaygısını taşımak yerine inadını ve inancını hep birlikte büyütüyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Tutukluluğumuz iktidarın saldırısı’
 
9 ay önce bu adliyeye getirildiklerinde aynı iddia ve sorularla bu mahkemenin karşısında olduklarını söyleyen Özlem, “Tutuklamaya engel bir durumları olmadığı yönündeki madde nedeniyle buradayız. Böyle bir politik iklime göre gazetecileri, avukatları tutulmaya engel bir durum yok. Ben tutuklanmamızı iktidarın saldırısı olarak görüyorum” diye vurguladı. 
 
‘Yargı baskıcı bir tutuma zorlandı’
 
Gazeteci Deniz Yücel’in de tutuklanması ve serbest bırakılmasına da değinen Özlem, OHAL’in her kesimden insan için baskı unsuru olarak kullanıldığını aktardı. Özlem, yargının eleştiri ve düşünceler karşısında baskıcı bir tutuma zorlandığını vurguladı. 
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) faaliyetinden dolayı yargı karşısında olduklarını belirten Özlem, ESP’nin resmi görüşleri nedeniyle mevcut ideoloji ile çatışan bir örgüt olduğunu kaydetti. 
Özlem, "İddianame savcısı ESP'den bir terör örgütü yaratmaya çalışıyor. Biz bu ülkede inandığımız değerleri, ölümlere-yaralanmalara rağmen koruyor, direne direne siyaset yapıyoruz" dedi.  
 
'Avukatlığımı benden alamadılar'
 
Cezaevindeyken koğuşun ve tutsakların avukatı olduğunu söyleyen Özlem, "Tebligatlar cezaevine geldi. Tutukluluğumda resmi avukatlığımı benden alamadılar. Kendi mesleğimize has dayanışmanın en güzelini yaşadım. Avukat arkadaşlarım doğum günü kutladı. Şiir kitapları getirdiler. Avukatlarım aynı zamanda mahpus arkadaşım oldu" şeklinde konuştu. 
 
Özlem, beraatını talep ederek son olarak şunları söyledi: "Tahliye olursam bu memleketi bırakacak değilim bu davanın takipçisi olacağım. Ayın 20'sinde Suruç Katliamı'nın yıl dönümü, ya Amara'da olacağız ya da ölülerimizin yattığı toprakların başında olacağız. Biz bu memleketin toprağına bağlıyız. Hiçbir yere gitmeye niyetimiz yok."
 
Davaya, 1 saat ara verildi. Aranın ardından tutuklu avukat Sezin Uçar'ın savunma yapması bekleniyor.