
Duruşma sonrası hücreye konulan tutsaktan haber alınamıyor!
- 17:07 9 Temmuz 2018
- Hukuk
MARDİN - Nusaybin davasında savunma yapan tutsaklar, koşullar düzeltilmeden sağlıklı savunma yapamayacaklarının altını çizdi. Tutsaklardan Ömer Faruk Engin, “İkinci duruşmada buradan ayrıldığımızda bir arkadaşımızı elimizden aldılar. Abdulkadir Baybars adlı arkadaşımızdan aylardır haber alamıyoruz" dedi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sonrası çıkan çatışmalar sırasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 53 kişinin 3’üncü duruşması Mardin 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasında görülen duruşmaya, HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik ve HDP İl Eşbaşkanı Eylem Amak'da katıldı.
Verilen aranın ardından devam eden duruşmada, tutsaklar sağlıklı koşullar olmadan ve talepleri göz önüne alınmadan savunma yapmayacaklarını vurguladı.
'Tutanaklara Türk değil Kürt diye yazılsın’
Öğleden sora yapılan savunmalar şu şekilde:
İbrahim Halil Ildız: "Biz adil ve eşit koşullar yaratıldığı zaman savunma yapacağız. Burada daha önce yapılan savunmalarda hatalar yapıldı. Biz hepimiz Kürt’üz tutanaklara da Türk değil Kürt olarak yazılmasını istiyoruz. Biz Türk değiliz. Siz Türk’sünüz biz Kürt’üz. Adil eşit koşullar sağlansın ki biz sizin o yere göğe sığdıramadığınız askerlerinizin neler yaptığını tek tek anlatalım. Biz de bize yapılan işkenceleri birebir hiç bir şey olmadan burada dile getirmek istiyoruz.
Savunmalarda tecrit vurgusu yapıldı
Osman Uçar: Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Daha önce yazılı bir savunma verdim. Koşullar düzelinceye kadar savunma vermeyeceğim. Söyleyeceklerim bu kadardır. Cezaevinde de daha önce beni ayrı bir odaya alıp hem eşyalarıma hem de savunmama el koydular.
Fırat Çiftçi: Başta Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Bandırma cezaevinde kalıyorum. Çok uzak olduğu için ailem görüşüme gelemiyor. Bunun için sevkimin Diyarbakır'a yapılmasını istiyorum. Bunun dışında diğer arkadaşlarımın da dile getirdiği gibi burada yargılanan herkesin olması gerekir. Ailelerimizle sorunsuz bir şekilde görüşmediğimiz ve bütün arkadaşlarımız gelmeyene kadar savunma yapmayacağım. Bundan sonra ki yargılamalara katılmak da istemiyorum. Biz de savunma yapmak istiyoruz ama eşit ve sorunsuz koşullarda. Koşullar düzelmediği sürece kimse savunmasını veremeyecek.
Onur Yılmaz: Dile getirilen sağlık ve diğer sorunlar heyet tarafından ciddiye alınmıyor. Çoğu arkadaşımız halen yaralı ve hücrede tutuluyorlar. Bu yaklaşımı da protesto ediyoruz. İleriki zamanlarda bütün arkadaşlarımız geldiği takdirde esas savunmalarımızı yapacağız.
'Bize yapılanları 40 yıl geçse de unutmam'
Bayram Sevgin: Öncelikle Kürt halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. İşkence gördüğüm sırada verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum. Hepsi baskı altında verilmiş ifadelerdir. İşkenceden sonra aynaya baktığımda ben bile kendimi tanıyamadım. Benim iki amcam katledildi babam işkencede sakat kaldı. Ben bunları gördüm bunların acısı ile büyüdüm. Ama ne dedik barış olsun kimse ölmesin dedik. Ama devlet bize ‘Cizre'de yananları, Taybet anayı unutun’ diyor. Biz nasıl unutalım siz burada benim başımı da kesseniz de 40 yılda geçse ben bunları asla unutmam.
‘Arkadaşımızdan aylardır haber alamıyoruz'
Ömer Faruk Engin: İkinci duruşmada buradan ayrıldığımızda bir arkadaşımızı elimizden aldılar. Abdulkadir Baybars adlı arkadaşımızdan aylardır haber alamıyoruz. Sağlığının ne durumda olduğunu da bilmiyoruz. Kaldığımız cezaevinden sevkimi istiyorum. Osmaniye'den Mardin'e ya da Diyarbakır'a sevkimin yapıldıktan ailem ve avukatlarımla görüştükten sonra savunmamı vermek istiyorum. Bu kadar baskı altında arkadaşlarımız yaralı halleriyle halen buraya getiriliyor. Madem talimatlarınız bu kadar güçlü neden iki yılla yakındır bizim tedavi talebimize cevap vermiyorsunuz.”
'Zehirli ağacın meyvesi zehirlidir’
Daha sonra söz alan Ömer Faruk'un avukatı Gülbin Şahin Dağhan şunlar kaydetti: “Müvekkil iki yıldan fazla bir şekilde tutuklu bulunuyor. Müvekkilimize ait bir iddianame de yok. 300-400 sayfalık iddianame de müvekkilimizin yer aldığı sadece yarım sayfa var. O da tek bir gizli tanıktan yargılanıyor. Tutsakların adalete karşı bir güveni kalmadı. Bu ifadeler kişilerin işkence altında baskı altında verdiği ifadelerdir. Bu insanlar hala bir adalet bekliyorken onlara sağlıklı koşullarda bir savunma hakkı vermeniz gerekiyor. Burada üç dakikada çıkıp hani şunu de sonra yargılamayı aceleyle bitirelim demek olmaz. Bu haksızlıktır. Zehirli ağacın meyvesi zehirlidir.
'Bu insanlar iki yıldır tutuklu değil işkence altındadır'
"Bu insanlar ilk yıldır tutuklu değil iki yıldır işkence altında. Tutsaklarla birlikte ailelere de işkence ediyorlar. Mesela Nurşan Demir 5 çocuk annesi Van'da tutuluyor. Çocukları halen okula giden bir anneyi cezaevinde tutmak ne kadar vicdanidir. Bunu kendimize sormamız lazım. Denetimli serbestlik ya da elektronik kelepçe uygulaması varken bir anne ve çocuklarına neden bunu yapıyoruz. Her lafa ve savunmaya suç duyurusunda bulunuldu ama görülen işkence hakkında en ufak bir şey yapılmadı. Bunları göz ardı etmememiz gerek" ifadelerine yer verdi.
Duruşma yarın devam edilmek üzere sona erdi.