‘Demokratik özerklik toplumun tümüdür'

  • 12:53 19 Nisan 2018
  • Hukuk
MARDİN-  Nusaybin Davası’nın 4'üncü günde demokratik özerlik çerçevesinde savunma yapan tutsak İbrahim Toktaş, “Demokratik özerklik, demokrasi, toplum ve devlet arasındaki bir köprüyü oluşturuyor. Herkese hitap eder. Alt toplumun sistemidir. Toplumun tümüdür” dedi. 
 
Mardin’in Nusaybin ilçesinde özyönetim ilanı sonrası yaşanan çatışmalar sırasında 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 50 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması dördüncü günüde savunmalarla devam ediyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü binasının mahkeme salonuna çevrilen bölümünde yapılan duruşma, İbrahim Toktaş’ın dün başladığı savunmasıyla sürdü. 
 
Demokrasi ilkesinin nasıl uygulanacağı ve nasıl biçimleneceğinin önemli bir husus olduğunu belirten İbrahim, şöyle dedi: “Bunlar somut olarak tartışılması ve karara bağlanması gereken hususlardır. Dünyada özerkliğe dayalı sistemler çok geniş bir yelpazede ve yüze yakın ülkede uygulanmaktadır. Özerklik uygulanan bütün bölgelerde soysal tercihi çeşitlilik atfetmektedir. Kürt sorunu kendi tarihi bağlamında ilk defa bu kadar kapsamlı tartışma yapılmıştır. Bir yandan 40 yılı geçmiş bir mücadele diğer tarafta da tartışma ve çözüm önerileri. Son 5 bin yıllık merkezi uygarlığın saldırılarına karşı ayakta kalan Kürt halkı, kapitalist modernite savaşıyla neredeyse yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya geldi. 
 
Özerlik toplum ve devlet arasındaki köprüyü oluşturuyor
 
Egemen güçler bugün istedikleri gibi Kürt halkı üzerinde güç kullanamadıkları için bugün her şeye imtiyaz tanımaktadırlar. Bunlarda da Kürtlerin payına dört parça bir bölgeye ayrılan ülke düşmüştür. Parçalanmış dil, parçalanmış ülke, parçalanmış vatan ve parçalanmış bir kültür ortaya çıkmıştır. Bugün de 20'nci yüzyılın başında olduğu gibi alanlarda ve sınırlar değişmektedir. Ama Kürtlerin o günden çok farkı vardır. Kendi kaderlerini tayin etme hakkı, bir dilleri ve savaş güçleri vardır. Kürtlerin kararlılıkla devam ettiği bu mücadele 4 parçada büyük bir değişim ve dönüşüm sürecini oluşturacaktır. Bu da özerlik ve demokratik ulus çevresinde hayata geçirilecektir. Ovaları işgal edilen, ormanları yakılan, köyleri talan edilen ama zamanın hiç bir yerinde dağları alınmayan Kürtler, bugün ‘biz de varız’ demektedirler. Tarihsel ve kültürel konumu bunun böyle olmasını sağlamaktadır. Bütün uluslara tanınan kendini tayin etme hakkı Kürtlere de verilmiş oluyor. 
 
Önder Apo’nun bahsettiği demokratik özerklik elbette anlaşılamaz. Herkes kendi kaynakları dahilinde aldığı bilgilerle demokratik özerkliği yorumluyor. Yani özerklik, demokrasi, toplum ve devlet arasındaki bir köprüyü oluşturuyor. Yani üç kavram vardır. Devlet, halk ve demokrasi. Özelde bütün hakların genelde toplumu ilgilendiren bu özerlik her alanda vardır. Ama Türk devleti Kürt halkını hala bir halk olarak kabul etmediği için bu özerklik sistemini de bölücülükle bağladı. Demokratik özerklik toplumun herhangi bir bileşenine değil herkese hitap eder. İktidar sahipleri dışındaki bütün toplumsal kesimler bunu sahiplenir. Demokratik özerklik alt toplumun sistemidir. 
 
Demokratik özerklik toplumun tümüdür
 
Bu nedenle ahlak ve politikayı toplumun doğası ve özü olarak değerlendirir. Toplum algısında renkler sesler ve farklılıklar vardır. Tekliği ölüm ve yok etme olarak tanımlar. Demokratik özerklik Kürt, Türk ya da Alevi diye bir parçalanmayı asla kabul etmez. Bugün yaşadığımız devletli çağda toplum devlet tarafından kuşatıldığından demokratik özerklik de bir sınır yoktur bunun için evrenseldir. Devlet ve toplum ikililiğinin olduğu yerde demokratik özerlik gereklidir. Toplumun devletten kurtarılması ve güç haline getirilmesi için demokratik özerklik olmalıdır. Devlet toplumun iradesini kabul ettikten sonra toplumun kendi yaşamını nasıl idame ettireceği topluma kalmış bir şeydir. Demokratik özerklik diğer halklar için de geçerli olduğu gibi kendini halklara da sınırlamayarak toplumun her yerine hitap eder. Demokratik özerklik toplumun tümüdür. Kürt sorunu bağlamında tartışılan demokratik özerklik, bağımsız Kürdistan için görülmektedir. 
 
Kürt halkı varlığını tüm dünyaya göstermiştir
 
Demokratik özerklik devlet tarafından tanınırsa devlet demokrasiye daha çok duyarlı olur. İstenilen sadece tek bir halk için istenmemektedir. Kürt halkı son 40 yılda yürüttüğü mücadelesi ile varlığını bütün dünyaya göstermiştir. Bu Kürtler açısından onurlu yaşamanın olmazsa olmazıdır. Hiç gözden kaçırılmaması gereken durum hukuk ile devletin et ile tırnak gibi iç içe geçtiğidir. Bu bağlamda ele aldığımızda devletin demokrasiye duyarlı hale getirilmesi esas olarak onun hukukunun demokratikleşmesinden geçer." 
 
Duruşma, savunmalarla devam ediyor.