Selma Irmak’a verilen cezanın gerekçesi: Eleştiri hak ancak…

  • 09:02 28 Mart 2018
  • Hukuk
Safiye Alagaş
 
DİYARBAKIR - Tutuklu HDP’li Selma Irmak hakkında 2015 yılında yaptığı bir konuşmada nedeniyle verilen 1 yıl hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Kararda, milletvekillinin ağır eleştiri hakkı olduğu hatta bunun onun görevi olduğu ancak milletvekillinin sözlerinin sıradan insanlara göre daha fazla etki gösterebileceği belirtildi. 
 
Tutuklu Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Selma Irmak hakkında 2015 yılında Diyarbakır'da düzenlenen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Kurulu sırasında bağlandığı MED NUÇE televizyonuna yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılama" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Diyarbakır 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşması, Ocak ayında görüldü. Selma'nın suçunun sabit olduğunu ileri süren mahkeme heyeti, 1 yıl hapis cezası verdi. Ayrıca verilen ceza ertelenmedi. Gerekçeli kararını açıklamayan mahkeme, Selma'nın MED NUÇE televizyonuna yaptığı konuşmaya yer verdi.
 
Pişman olacağı kanaati oluşmamış
 
Mahkeme, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri ve kastının yoğunluğu göz önüne alınarak cezalandırıldığını, Selma'nın yargılama sürecinde pişmanlık duyduğu ve yeniden suç işlemeyeceği kanaatinin oluşmadığı bu nedenle cezanın para cezasına dönüştürülmesi veya ertelenmesine yer olmadığına karar verildiğini açıkladı. Davanın karar duruşmasında, Selma'nın vekili olacağını beyan eden avukat Reyhan Yalçındağ tarafından müvekkili ile görüşebilmesi ve savunmasını hazırlayabilmesi için süre talebinde bulunulduğu ifade edilerek, sanık vekili olacağını beyan eden Reyhan'ın yargılamayı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu ileri sürerek bu nedenle talebin reddedildiği kaydedildi. 
 
Duruşmada bulunması ‘kamu güvenliği’ açısından zafiyet oluşturabilirmiş
 
Selma'nın duruşmada hazır edilmesi talebine ilişkin ise, "Sanık duruşmada hazır edildiği takdirde ülkemizin içinde bulunduğu OHAL koşulları nazara alındığında ‘kamu güvenliği’ açısından zafiyetler ortaya çıkabileceği, PKK mensuplarınca ya da sempatizanlarınca provokatör eylemler gerçekleştirilebileceği, sanığın savunmasını SEGBİS yöntemi ile alınmasının savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olmadığı kanaatine varıldığından sanığın ve vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir" ifadelerine yer verildi. 
 
Selma’nın konuşmalarına yer verildi
 
Mahkeme gerekçeli kararında, Selma'nın konuşmalarına da yer verdi. Selma’nın sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silvan, Nusaybin, Cizre, Varto, Lice ve Sur’da yaşananlarla ilgili sarf ettiği sözleri karada şöyle yer aldı: "Kürdistan'ın tamamı tehlikeyle karşı karşıya. Burada vahşeti görüyoruz. Öyle bir vahşetki mahalleler ekmeksiz, susuz ve her şeysiz işgal edilmiş, insanca yaşamaktan mahrum bırakılmış durumdadır. Tehlike altındalar, güya sokağa çıkma yasağı var ancak yaşam yasaklanmış durumdadır. Başını evlerinden çıkarttıkları zaman keskin nişancılar aynı anda ateş ediyorlar. Ölüm kurşunu sıkıyorlar ve onların kafalarına, göğüslerine ve ölüm yerlerine sıkarak öldürüyorlar. Halkların direnişi karşısında tank, top, keskin nişancı ile baş edemeyince bu kez uçak ve helikopterle bombardıman gerçekleştiriliyor. Burada da en az DAİŞ vahşeti kadar bir vahşetin yaşandığını görebiliyoruz. Mezarlıklar bombalanıyor, panzerlerin arkasından cesetler sürükleniyor, cesetler soyularak teşhir ediliyor, anne, çocuk ve yaşlılar öldürülüyor."
 
'Ağır eleştiri hakkı var' deyip ceza verdi
 
Konuşmanın tamamını değerlendiren mahkeme gerekçeli kararında, Selma'nın konuşmalarının iddialardan ibaret olduğunu ileri sürdü. Milletvekilinin elbette eleştiri hatta ağır eleştiri hakları olduğunu hatta bunun onun görevi olduğu belirtilen kararda, ancak milletvekillerinin sözlerinin sıradan insanlara göre daha fazla etki gösterebileceğini vurguladı. Selma'nın elinde hiçbir delil yokken devlete yönelik isnatların eleştiri sınırını aştığı iddia edilen kararda, Türkiye'nin kendi vatandaşlarına yönelik sistematik olarak katliam yapan bir devlet olarak gösterildiğini ileri sürüldüğü vurgulandı.
 
Türkiye'nin DAİŞ saldırılarından dolayı büyük mağduriyetler yaşadığı belirtilen kararda, Selma'nın hükümetin DAİŞ ile aynı ideolojiye sahip olduğunu ve bağlantılarının olduğunu iddia ettiği kaydedildi. Kararın devamında şunlara yer verildi: "DAİŞ terör örgütü ile işbirliği yapmak, insanları ateş altında bırakarak öldürmek amacıyla kurşun sıkmak, mezarlıkları bombalamak, panzerlerin arkasından cesetleri sürüklemek, ambulansları taramak ve hastaneleri bombalamak şeklinde tahkir edici, küçük düşürücü, toplumda farklı algı oluşturacak şekilde beyanlarda bulunmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni alenen aşağıladığı anlaşılmıştır."
 
Selma'nın Avukatı Erhan Ürküt, müvekkili hakkında aynı konuşmalarından dolayı Diyarbakır 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde de dava açıldığını anımsatarak, iki dosyanın birleştirilmesi talebinde bulundu. Mahkeme ise, Selma'ya isnat edilen suçlamaların farklı olduğunu ileri sürerek, birleştirme hususunun zorunlu olmadığı kanaatine varıldığını aktardı.