
Katledilen KJA üyesi Berjin Demirkaya'nın dosyasına takipsizlik kararına itiraz
- 09:03 19 Mart 2018
- Hukuk
Safiye Alagaş
ŞIRNAK - Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Cizre bodrumlarında katledilen Berjin Demirkaya soruşturmasında, Berjin'in "KJA üyesi olduğu" ve hakkında daha önce "TMK kapsamında hakkında açılan davalar olduğu" gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Berjin'in avukatı karara itiraz etti.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde "Sokağa çıkma yasağı" ilan edilmiş, 2 Mart 2016 tarihinde gün içinde akşam saatlerinde devam edecek şekilde kısmi olarak kaldırılmıştı. Cudi ve Sur mahallelerinde Bostancı, Narin ve Akdeniz sokaklarında büyük çoğunluğu bodrum katı olan üç binanın enkazında 23'ü çocuk 117 kişi yanıcı ve ağır savaş silahlarıyla saldırıya uğrayarak yaşamını yitirdi. KHK ile kapatılan KJA çyesi Berjin Demirkaya da Bostancı Sokak'taki bodrum katında yakılarak katledilenler arasındaydı.
'Karar hukuka aykırı'
Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı Berjin'in ölümüne ilişkin başlatılan soruşturmada 'takipsizlik' kararı verdi. Karara gerekçe olarak da Berjin'in "KJA üyesi olması" ve "TMK kapsamında daha önce hakkında açılan davalar" gösterildi. Kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu belirten aile avukatı Gülşen Özbek, karara itiraz etti. Soruşmanın esas bakımından eksik yapıldığı vurgulanan itiraz dilekçesinde, tutanaklar ve raporlar arasındaki birçok çelişkinin giderilmediği, eksik inceleme ile haksız ve hukuka aykırı karar verildiğinin altı çizildi.
Dilekçenin devamında şunlara yer verildi:
"Berjin'in sokağa çıkma yasağı nedeniyle apartmanın bodrum katında mahsur kalması, bulunduğu yerden çıkmak için ailesi ile irtibat kurması, ailesi aracılığıyla HDP milletvekilleri aracılığıyla Başbakana ve Bakanlara durumun bildirilmesine, Kamu Denetçiliği Kurumuna şikayette bulunulmasına, Dönemin Başbakanı'na mecliste soru önergesi verilmesine, yine HDP Milletvekili olan Faysal Sarıyıldız'ın belirtilen adreste yaralıların da bulunması sebebiyle defaatle 112'yi aramasına, İsviçre Dışişleri Bakanı ve Af Örgütü'nün bu duruma dair devlet yetkilileri ile irtibata geçmesine rağmen netice itibari ile Berjin'in hayatını kaybetmesi kolluk güçlerinin ya da devlet yetkililerinin sorumluluğunu göstermektedir.
Bu durumlar ölümün doğrudan kolluk fiili neticesinde gerçekleştiği yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ihtimalin gerçekleşmediğini bir an için varsaysak bile ölüm, müteveffa ve yakınları tamamen devletin gözetim ve kontrolü altında gerçekleşmiştir. Zira sokağa çıkma yasağı ile idare, vatandaşların hareket kabiliyetini kısıtlamakta, hatta ortadan tamamen kaldırmaktadır. Böyle bir ortamda kişilerin güvenliğinin sağlanması, gerekli olduğu takdirde çatışmalı bölgeden uzağa güven içinde nakledilmesi, bunun için koridor oluşturulması yine devletin sorumluluğundadır. Bu nedenle idarenin hizmet kusuru bulunduğu tartışmasızdır. Kolluk tedbirlerinin orantılı olma mecburiyeti dikkate alındığında sivillerin ateş altında bırakılması, idarenin ağır kusuruna işaret etmektedir. Amacı kamu düzeninin tesisi olan kolluk faaliyetinin bizatihi kendisinin, kamu güvenliğini zedelemesi, hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmaz."
'Berjin hedef gösterildi'
Dilekçede Cizre'de sokağa çıkma yasağı ile başlayan olayların devamında Berjin'in de aralarında bulunduğu yüzlerce sivilin tek tek hedef gösterilerek katledildiği vurgulanarak, bu kapsamda suç işleyenlerin tespiti ve cezalandırılması nedeniyle soruşturma yürütülmesi gerektiği altı çizildi. Ancak soruşturma dosyasında şüphelinin, maktulün kendisi olarak gösterildiğini ve suç olarak 'Silahlı Örgüt üyeliği' gösterildiğinin altı çizildi. Ölen kişi hakkında böylesi bir soruşturma yürütülmesinin hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmadığının altı çizilen itiraz dilekçesinde, Medeni Kanun hükümlerine göre ölümle birlikte kişi hak ve sorumluluklarının da sona erdiğini soruşturmanın bu yönlü yürütülmesinin gerçek faillerinin aklanmasına yol açtığı hatırlatıldı.
KJA üyesi olması 'Silahlı örgüt üyeliği' sayıldı
Takipsizlik kararına gösterilen gerekçelere de dikkat çekilen dilekçede, "Adeta öldürülmesi haklı gerekçeler olarak sunulmuştur. Öncelikle KJA'nın bir dernek olduğunu ve derneğin KHK kapsamında kapatılan yüzlerce dernekten biri olduğunu belirtelim. Yasal bir oluşumun üyesi olmanın kriminalize edilmesi hukuka uygun değildir. Soruşturma dosyasında maktul her ne kadar yasa dışı bir oluşum ile ilişkilendirilmeye çalışılmış olsa da, kendisi KJA derneği üyesi olarak kadın hakları alanında çalışma yürütmüş ve sosyal yaşamda her birey gibi bir yaşam sürdürmüştür. Yine maktul hakkında, öncesinden ceza yargılanmasının olması onun suçluluğuna delalet olamaz. Soruşturmanın bu dayanakları dayanması ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi hukuka aykırıdır" ifadeleri kullanıldı.