
Aysel Tuğluk'a 10 yıl hapis cezası: Nerede olursam olayım...
- 15:53 16 Mart 2018
- Hukuk
ANKARA - 10 yıl hapis cezası verilen HDP önceki dönem Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un karar öncesi son sözleri "Nerede olursam olayım barışı savunacağım. Mahkûmiyet olursa haksız bir karar olacaktır. Barış, demokrasi ve özgürlük için dar bir alanda da olsa mücadele edeceğim. Gücümün yettiği kadar demokrasi, barış için emek sarf edeceğim" oldu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un "Örgüt üyesi olmak" ve "Örgüt yöneticisi olmak" iddialarıyla yargılandığı davanın karar duruşması Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Aysel'in savunmasının ardından avukatlar söz alarak tek tek savunma yaptı. Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir savunmasında, "Bu yargılama tarihi bir yargılamadır. Son iki senedir demokratik siyaset yürütme üzerindeki yargılamalar tarihidir. Kadın siyasetçi olarak demokrasinin gelişimi ve siyasete farklılık katma bakımından da teşekkür etmek gerekirken bugün yek dil, yek kültür söyleminde iktidarın bunları baskılamaya çalıştığını düşünüyoruz. Bu yargılama bu ülkede bir başka muhalif olan siyasi partiye siyaset yapma hakkının ortadan kaldırılmasıdır. HDP diye bir parti var. 6 milyon insan oy vermiştir. DBP yerelde siyaset bir partidir neredeyse tamamına kayyum atanmıştır. Anayasa ve hukuk önünde yasal olan parti bu şekilde yargılamalarla kapatılmaya çalışılmaktadır" dedi. Reyhan, savunmasına HDP'nin parti tüzüğünde yer alan demokratik özerklik kısmını okuyarak devam etti.
Reyhan, DTK'nin bileşeni olan partileri hatırlatarak, müvekkilinin vekil olduğu dönemdeki siyasi parti çalışmalarından yargılandığını belirtti. Reyhan, "Milletvekili konuşmasa, Newroz'a gitmese, kadınlar gününe katılmaz ise ne yapsın. 2013 ile 2015 yıllarında hiçbir basın açıklamasına katılmamış ve HDP çalışmaları suçlama konusu yapılmıştır. Bugün bu hukuk garabetine son verilmelidir. Anayasayı, Uluslararası sözleşmeleri, siyasi partilerin tüzüğü yok sayılacak. Müvekkilim siyasi hayatında gerçekleştirdiği yürüyüşler açıklamalar Yargıtay'ın verdiği kararlarla siyasi parti çalışmaları olarak tanımlanır" ifadelerinde bulundu.
16 aydır yaşanan bu hukuksuzluğun korunan hakların sistematik ihlalinin kaldırılması gerektiğini söyleyen Reyhan, Aysel'in beraatını talep etti.
'Ben milletvekili iken özeleştirimi halka verdim'
Aysel ise son olarak şunları söyledi: "Ben parti faaliyetlerini tüm açıklığı ve samimiyetle yürüttüm. Siyasetçiyim. Yaptığım her çalışma legal ve barışçıl çalışmalardır. Anayasa ve kanunlar da meşru faaliyetlerdir. HDP ve DTK üyesiyim. Ben 2007 yılında Diyarbakır'a gittiğim de halkla konuştuğumda onlar kendimiz için bir şey istemiyoruz. Barış istiyoruz, ölümleri durdurun. Bu sözü hep yüreğimde taşıdım. Her şeyi barış üzerinde kurdum. Halkımızın bizden beklentisi var. Gücüm yettiği kadar barışı savunmaya devam edeceğim. Bu bizlere yönelik siyasi soykırım operasyonlarını öfkeye dönüştürmek istemiyorum. Bu ülke ve topraklar bizim. Ben kimseye öz eleştiri vermedim. Ben milletvekiliyken öz eleştirimi halka verdim. Türk ve Kürt halkından özür diliyorum. Türkiye'ye barışı getiremedik. Bunda bizimde sorumluluğumuz var. Bu coğrafyada yaşayan halkların birbirleriyle sorunları yoktur. Ölümleri durdurmanın yolunu beraber aramamız gerekiyor. Nerde olursam olayım barışı savunacağım. Mahkûmiyet olursa haksız bir karar olacaktır. Barış, demokrasi ve özgürlük için dar bir alanda da olsa mücadele edeceğim. Gücümün yettiği kadar demokrasi, barış için emek sarf edeceğim."
Daha sonra karar için ara verildi. Aradan sonra mahkeme heyeti Aysel'e, "Örgüte üye olmak" iddiasıyla 10 yıl hapis cezası vererek tutukluğunun devamına karar verdi.