
Gülser Yıldırım ilk kez hâkim karşısına çıkacak
- 09:08 17 Şubat 2018
- Hukuk
Medine Mamedoğlu
MARDİN - HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklu yargılandığı davada ilk kez hakim karşısına çıkacak. Avukat Reyhan Yalçındağ, iki yıldır müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini hatırlatarak, “Müvekkilim Kürt sorununun çözümü için demokratik araçları dile getirmiştir. Ama bununla alakalı bugün bu insan cezaevinde tutuluyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) yönelik 4 Kasım 2016'da yapılan operasyonda tutuklanan Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın 'Örgüt üyeliğinden' tutuklu bulunduğu dosyanın üçüncü duruşması 19 Şubat tarihinde Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Mahkeme kararı ile tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden duruşmaya getirilecek olan Gülser için, ‘Örgüt üyeliği’nden 5 ila 15 yıl arası hapis cezası isteniyor. Yargılandığı iki yıllık süreçte SEGBİS’i ret ettiği için savunma yapamayan Gülser’in avukatı Reyhan Yalçındağ, müvekkilinin vekillik görevinden kaynaklı yaptığı çoğu açıklama ve etkinlikten sorumlu tutularak hukuksuz bir şekilde yargılandığını belirtti.
HDP’li vekillerin tutuklu yargılanmalarına yol açacak sürecin başlamasından itibaren bir dizi hukuksuzluğa ve içtihatlara aykırı kararlar alındığını dile getiren Reyhan, son süreçte HDP’li tüm vekillere bir şekilde cezaların yağdırıldığını belirtti.
‘Hala savunma yapamadı’
Gülser’in tutuklandığı ilk günden itibaren adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğini söyleyen Reyhan, “Bir kere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin birçok içtihadına göre, siyasetçilerin işi zaten siyaset üretmektir. Bu anlamda siyasi, ifade özgürlüğünü kullanır, parti aktivitelerini yerine getirir ve bunlar anayasanın koruması altındadır. Ama maalesef bugün milletvekillerimizin tutuklu yargılanmasına yol açan dosyalarına baktığımız zaman bir bütün olarak Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan, başta siyasi parti faaliyetleri yürütme ve ifade özgürlüğü olmak üzere birçok hak ihlallerine maruz kaldıklarını söylemek mümkün. Müvekkilimiz davanın açıldığı günden bugüne değin tam anlamıyla kapsamlı bir biçimde savunmasını yapabilmiş, ifadesini sunabilmiş değil” dedi.
‘Kürt sorunun çözme yoluna gittiği için cezaevinde tutuluyor’
Yine birçok dosyada olduğu gibi Gülser’in avukatlarının ve dosyasının bulunduğu ilden çok uzakta Kandıra Cezaevi’nde tutulduğunu vurgulayan Reyhan, müvekkilinin SEGBİS yoluyla erişim sağlayabilmişse de ilk duruşmadan bu yana bizzat mahkemede bulunmak istediğini talep ettiğinin altını çizdi. Gülser Yıldırım’ın ısrarlı bir şekilde istediği yüz yüzelik ilkesinin son celsede karara bağlandığını söyleyen Reyhan, dava dosyasının yasaklar süreci üzerinden kurgulandığını ve müvekkilinin insan hakları adına siyasetçi kimliğiyle açıklamada bulunduğunu kaydetti.
Reyhan, yasaklar sürecinde ciddi hak ihlallerinin yaşandığının altını çizerek, “Dolayısıyla seçmenlerinin her türlü sorununa eğilmek zorunda olduğu için bir kadın siyasetçi olarak üzerine düşeni yapmıştır. Müvekkilim Kürt sorununun çözümü için demokratik araçları dile getirmiştir. Ama bununla alakalı bugün bu insan cezaevinde tutuluyor” diye konuştu.
‘8 Mart ya da açıklama yapmaktan yargılanıyorlar’
Tutuklu ya da tutuksuz yargılanan bütün kadın vekillerin ortak olarak 8 Mart gösterileri ve basın toplantıları delil gösterilerek yargılandığını belirten Reyhan, 21’inci yüzyılda Avrupa Birliği’ne aday bir ülke içerisinde bunların yaşanıyor olmasının çok zor olduğunu da sözlerine ekledi.
Geçtiğimiz Aralık ayında ve Ocak ayında şuanda dokunulmazlığı devam eden tutuklu ya da tutuksuz birçok HDP’li vekil hakkında fezlekeler hazırlandığını kaydeden Reyhan, bu fezlekelerin 94’ünün HDP’lilere geri kalanının CHP’lilere dönük hazırlandığının altını çizdi. Reyhan, “Aynı zamanda bu dosyalar AHİM’de de belirli bir aşamaya ulaşmış dosyalar. Çünkü Gülser Yıldırım’ın dosyası da anayasa mahkemesince tıpkı Demirtaş dosyasında olduğu gibi ihlal iddialarımızın reddiyle sonuçlanmış dosyadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir” diye belirtti.
Reyhan son olarak şunları kaydetti: “Gönül isterdi ki bizler kendi iç hukukumuzdan adil kararlar görebilelim. Çünkü bu ülkede yaşamaya devam eden hukukçular olarak bizlerin de her daim böyle bir talebi olmuştur. Bizim temel amacımız aslında iç hukukta adil, etkin, hukuka uygun kararların çıkması. Ama çıkmaması durumunda da Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler gereğince AHİM zaten bu yönlü bir karar verecektir.”