
Enes ve Mahsum'u katleden polislerin davası ertelendi
- 15:51 16 Ocak 2018
- Hukuk
DİYARBAKIR - 28 Mart 2006 tarihinde polisin saldırısı sonucu gaz fişeğiyle yaşamını yitiren 8 yaşındaki Enes Ata ve 14 yaşındaki Mahsum Mızrak'ın katliamıyla ilgili Özel Harekat polisleri H.A., N.Ö, ve B.Ö hakkında ömür boyu hapis cezası istemiyle açılan davanın 38'inci celsesi görüldü. Bir sonraki duruşma Nisan ayına ertelendi.
Diyarbakır’da 28 Mart 2006 tarihindeki polis saldırılarında gaz fişeği nedeniyle yaşamını yitiren 8 yaşındaki Enes Ata ile 14 yaşındaki Mahsum Mızrak’ın ölümüyle ilgili özel harekât polisleri H.A., N.Ö. ve B.Ö. hakkında “Olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle açılan davanın 38'inci celsesi görüldü. Enes Ata’nın babası Selamettin Ata, Mahsum Mızrak’ın annesi Besire ve babası Hasan Mızrak, avukatları Barış Yavuz, Abdullah Zeytun duruşmaya katıldı. Duruşma heyet değişikliği nedeniyle önceki zabıtlar ve sanık avukatların mazeret dilekçelerinin okunmasıyla başladı.
Celse arasında Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi başkanlığının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla davanın akıbetini sorduğu dava ile ilgili bilgi verildiği belirtildi. Enes ve Mahsun’u katleden gaz fişeklerinin kaybolmasına ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği takipsizlik kararları okundu. Mahkeme, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılıp, gaz fişeklerinin kaybedilmesine ilişkin takipsizlik kararına Enes Ata'nın avukatının yaptığı itiraza dair herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının sorulması, işlem yapılmış ve yapılmadıysa nedenin bildirilmesini istedi.
Mahkeme davayı Nisan ayına erteledi.
Ne olmuştu?
Muş ve Diyarbakır arasındaki Şenyayla kırsalında, 24 Mart 2006’da 14 HPG’linin yaşamını yitirmesinin ardından 4 HPG’li için Diyarbakır’da cenaze töreni düzenlendi. 4 HPG’linin cenazesinin getirildiği Şefik Efendi Cami önünde toplanan binlerce kişi, cenazeleri Yeniköy Mezarlığı’na getirerek toprağa verdi. Mezarlıktan ayrılarak kent merkezine yürüyen kitlenin önü Bağlar 10 Nisan Karakolu’nda polisler tarafından kesildi. Polisin burada kitleye müdahalesiyle başlayan olaylar kentin geneline yayıldı. Diyarbakır'da 3 gün boyunca süren olaylar Batman, Nusaybin, Kızıltepe ve Van başta olmak üzere birçok kente yayıldı. Olaylar sırasında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “Kadın da olsa, çocuk da olsa gereken yapılacaktır” açıklamasının ardından polis ve askerin olaylar sırasında kullandığı orantısız güç nedeniyle 7’si çocuk 13 kişi yaşamını yitirmişti.
Deliller birer birer kayboldu!
Enes ve Mahsum'un katliamı sonrası kamuoyunda yükselen tepkiler üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2009 yılında 3 polis hakkında “Olası kast sonucu ölüme neden olmak” suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açtı. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2010 yılında başlayan ve 7 yıldır süren davada, skandal sayılabilecek gelişmeler yaşandı. Davanın esasına etki edecek ve davanın seyrini değiştirecek deliller, devlet güvencesi altında olan adli emanette birer birer kayboldu.
Mahsum'un kafatasından çıkarılan gaz fişeği adli emanette değiştirilerek yerine av tüfeği fişeği konulduğu yargılama sırasında tespit edildi. Enes’in ölümüne yol açan ve adli emanette saklanan gaz fişeğinin zarf içinde bulunamadığı ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Enes katledildiği sırada üzerinde bulunan ve kanıt niteliğinde olan elbiseleri mahkeme kararı olmaksızın 2014 yılının Mayıs ayında polis tarafından imha edildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, 2015 yılında mahkemeye gönderdiği yazıda ise olay günü polislerin yaptığı bütün telsiz konuşma kayıtlarının imha edildiği bildirildi.
Gaz fişeğinin kaybettirilmesine ilişkin takipsizlik
Avukatların yaptığı suç duyurusu üzerinde adli emanetteki delilleri kaybettiren kişi ve kişiler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Davanın en önemli delili olan gaz fişeğinin adli emanette kaybolmasına ilişkin soruşturmayı 2 yılda tamamlayan savcılık, adli emanette görevli memur Ş.G hakkında “Görevi kötüye kullanma” suçundan açılan soruşturmada 8 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek, “takipsizlik” kararı verdi. Mahsun Mızrak’ın kafatasından çıkarılan gaz fişeğinin adli emanette değiştirilerek yerine av tüfeği fişeğinin konulmasına ilişkin 5 yıldır yürütülen soruşturmada da takipsizlik kararı verildi. Kararda, otopsi işlemlerinin aynı gün olması ve adli emanete alınan gaz kapsüllerinin özellik ve isminin yazılmaması nedeniyle delillerin “sehven yalmış emanete alınmış olabileceği” öne sürüldü. Avukatlar, takipsizlik kararlarına itiraz etmişti.
AİHM kararına rağmen takipsizlik
AİHM, davada 2 defa ihlal kararı vermesine rağmen durşma savcısı, dosya kapsamında bütün delillerin incelenmesi sonucunda Enes ve Mahsun’un ölümlerine sebebiyet veren eylemlerin sanık polisler tarafından gerçekleştirildiğine dair her türlü şüpheden uzak ve cezalandırılmalarına yetecek derecede delil elde edilmediğini iddia ederek, polislerin beraatlarına verilmesini talep etmişti.