
Barış imzacısı akademisyenlerin davası devam ediyor
- 11:41 19 Aralık 2017
- Hukuk
İSTANBUL - Barış Bildirisi'ne imza attıkları için haklarında dava açılan akademisyenlerden 1'i kadın 3 kişinin yargılanmasına İstanbul 32. ve 36. ağır ceza mahkemelerinde devam edildi.
Kürt illerinde yaşanan ablukaya karşı 'Bu suça ortak olmayacağız' dedikleri için haklarında "örgüt propagandası" yapmak iddiasıyla dava açılan akademisyenlerin davasına bugün de devam edildi. Bin 128 imzacıdan 148'ine ayrı ayrı açılan davalarda, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2, İstanbul 32'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1 akademisyen hakim karşısına çıktı.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan akademisyen savunmasında, bir akademisyen olarak hakikat arayışında olduğunu belirterek, "Yasaklar demokrasinin önünde, toplumun demokratik gelişiminin önünde engel teşkil etmektedir. Çağrımız şiddeti övmemekte, tam tersine barışa çağrı yapmaktadır" diye konuştu. Avukatların taleplerini dinleyen mahkeme heyeti davayı 23 Şubat'a erteledi.
Dava 19 Nisan'a ertelendi
Daha sonra İstanbul 36'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde İstanbul Teknik Üniversitesi'nden akademisyen yönetmen Emin Alper'in yargılanmasına geçildi. Emin'in avukatı usule ilişkin itirazları olduğunu belirtti. Avukatlar, savunma için ayrı bir gün verilmesini de talep etti. Mahkeme heyeti iddianamenin ve duruşma gününün sanığa tebliğ edilmediğini göz önünde bulundurarak, sanık ve avukatlarına savunma için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar vererek, davayı 19 Nisan'a erteledi.
'İfade özgürlüğü hakkını kullandı'
Emin Alper'in ardından aynı mahkemede öğretim üyesiyken ihraç edilen kadın akademisyenin yargılanmasına geçildi. İlk olarak konuşan Avukat Hülya Gülbahar, kadın akademisyene iddianamenin gönderilmediğini belirterek, CMK'daki maddelere göre derhal beraat istediklerini söyledi. Boşanmış olan akademisyenin iddianamede "evlilik soyadının" kullanıldığını belirten Hülya, sadece kendisine ait soyadı ile devam edilmesini istedi. Mahkeme heyeti bu talebi kabul etti. Hülya, yargılanan kadın avukatın barış isteyen bir bildiriye imza attığını ve anayasal olarak garanti altına alınmış olan ifade özgürlüğünü kullanarak hakkını kullandığını söyledi.
'Beraat kararı verilmeli'
Bununla ilgili AİHM'in de kararları olduğunu söyleyen Hülya, "Demokratik toplumun olmazsa olmazlarından biri de budur. AYM'nin de 'hükümetler kamu gücü kullandığı için kendilerine yönelik eleştirileri hoşgörü ile karşılamalıdır' diyor Ayrıca bu bildiride hiçbir örgütün adı geçmemektedir. Cebir ve şiddeti reddeden bir metindir. Ayrıca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2'inci Ceza Mahkemesi'nin kararı var. Bu karara göre, 'herhangi bir olayda propagandadan söz edebilmek için şiddete davet etmelidir. İnsanlar da anlamsız bir nefret oluşturmalıdır' diyor. Türkiye hukukunda da böyle bir karar varken, derhal beraat kararı verilmesi gerekir" dedi.
Savcı, avukatlarının taleplerinin reddedilmesi yönünde görüş bildirdi.
'Aynı olaylar farklı sanıklar'
Avukat Meriç Eyüboğlu da, savcının görüşüne katılmadığını belirterek, "Toplanacak delil yok. Mahkemeniz tarafından derhal beraat istiyoruz. Dosyaların birleştirilmesi konusuna gelince, arka arkaya görülen davalarda da ortaya çıktığı gibi bu dosyaların birleştirilmesi gerekir. Dosyalar arasında bağlantı var. Aynı olaylar var farklı sanıklar var. Delillerin de birlikte tartışılması gerekir. Çelişkili kararların verilmesinin engellenmesi ve adil yargılanma hakkı nedeni ile davaların birleştirilmesi gerekir" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, avukatların 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyanın getirilmesi talebini kabul ederek davayı 19 Nisan'a erteledi.
21 Aralık'ta Marmara Üniversitesi'nden 5, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden 2 akademisyenin davasına İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve Galatasaray Üniversitesi'nden 1, İstanbul Üniversitesi'nden 5 akademisyenin davasına da İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilecek.