
Kemal Kurkut'u katleden polisin tutuklama talebi reddedildi: Sanık 'tebrik' edildi
- 18:09 14 Aralık 2017
- Hukuk
DİYARBAKIR - Kemal Kurkut'u katleden polis Y.Ş. için tutuklama isteyen savcı ve müşteki avukatların talebi mahkeme tarafından reddedildi. Kararın açıklanması sonrası polislerin, sanık Y.Ş.'ye sarılarak, "Tebrikler", "Gözün aydın" demesi dikkat çekti.
Diyarbakır’da 21 Mart'ta düzenlenen Newroz kutlamasına katılmak üzere Malatya'dan kente gelen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u alanın girişinde kurulan kontrol noktasında gazetecilerin gözleri önünde katleden polis Y.Ş. hakkında “Olası kastla insan öldürme” suçundan müebbet hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi ve duruşma salonunda yoğun önlem alan polis, duruşmayı izlemek için salona gelenlerin üzerini aradı. Çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polis, yoğun önlem aldığı duruşma salonunda tutuksuz sanık polis Y.Ş. tutuklu sanıklar için kullanılan bölümden duruşma salonuna getirildi. Kemal Kurkut'un annesi Secan Kurkut, kardeşleri Cihan ve Ferhat Kurkut müşteki olarak katılırken, HDP milletvekilleri Ayşe Acar Başaran, Dilek Öcalan, HDP, DTK, DBP yöneticileri, Lice Kalekol protestosu sırasında katledilen Medeni Yıldırım'ın annesi Fahriye Yıldırım, kardeşi Mehmet Yıldırım’ın yanı sıra çok sayıda kişi izleyici olarak katıldı.
Mahkeme Başkanı: Bütün baroyu buraya yığın
Çok sayıda avukatın müdahil olarak duruşmaya katılması nedeniyle avukatların kaldığı bölüm doldu. Bu sırada söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, polisin salona giren kişileri aramasına tepki göstererek, bu kişilerin adliyeye girmeden önce iki defa arandığı cevabını verdi. Mahkeme Başkanı ise, “Güvenliğin takdiri gerekirse arar gerekmezse aramaz" dedi. Mahkeme başkanı, Kemal Kurkut’un ailesini sadece 3 avukatın temsil edeceğini söylemesi üzerine salonda gerginlik yaşandı. Avukat Mehmet Emin Aktar söz alarak, "CMK'de öyle bir sınırlama yok. Bunu yaparsanız adil yargılanma yapamazsınız. Biz adil yargılanma olsun diye buradayız" diyerek karşı çıktı.
Mahkeme başkanı ise, “O zaman bütün baroyu buraya yığın. Ben karar kurarım" dedi. Tartışmanın ardından mahkeme başkanı 3 avukat sınırlamasından vazgeçti.
Ayağına ateş ettiğini iddia etti
Sanığın kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasıyla devam eden duruşmada ilk olarak sanık Y.Ş. savunma yaptı. Olay günü Newroz alanında görevli olarak 06.00-06.30 saatleri arasında alanın girişine geldiğini belirterek, görevinin alana gelenleri yönlendirmek olduğunu söyledi. Kendisine 20 metre mesafede olan Kemal Kurkut'un kendisine doğru hızla geldiğini fark ettiğini anlatan Y.Ş., "Şahıs karşımızdan geçerek ‘Gelin lan buraya. Hepinizi öldüreceğim, patlatacağım' dedi. Şahıs elindeki ekmek bıçağını kendisine doğru çekti. Ben herhangi bir eylem yapacağı şüphesiyle silahımı atışa hazır vaziyette tuttum. Şahıs ikazlarımıza aldırış etmeden barikatı aştı. Ben de şahsın bir eylem gerçekleştireceği ihmaline silahımı hazır halde beklemeye başladım. O sırada havaya ikaz atışı yapılarak ‘at elinden o bıçağı’ şeklinde anons yapıldı. O sırada şahsa en yakın olan kişi bendim. Ben de o esnada silahımı çıkartarak rast gele ateş etmemek için hedef alarak ayaklarına ateş ettim. Şahıs bir kaç adım ilerledi ve yere çömeldi. Bu sırada silahımı yere doğru çevirdim. Sahsın üzerinde herhangi bir patlayıcı madde olması ihtimaline karşı arkadaşlarımız üzerini aradı. Daha sonra ambulans gelerek şahsı hastaneye kaldırdı. Her şey 15 saniye içinde gerçekleşti" dedi.
‘Silah kullanmadan etkisiz hale getiremez miydin?’
Savunmanın ardından çapraz sorguya geçildi. Mahkeme başkanı Kemal’in üstünde çantayı görüp görmediğini sorması üzerine sanık, "Hayır görmedim" dedi. Avukat Reyhan Yalçındağ sanığa, aldığı polislik eğitiminde bir kişi öldürmeden etkisiz hale getirme eğitimi alıp almadığını sordu. Sanık, "Yakın dövüş eğitimini aldım" cevabını verdi. Reyhan, “Silah kullanmadan onu etkisiz hale getirebilir miydin" sorusuna sanık, "Şahıs bıçak kullanmasaydı ateşli silah kullanmadan etkisiz hale getirirdim" yanıtı verdi. Bunun üzerine Reyhan, "Yarı çıplak olan ve üzerinde bomba olmayan bir kişinin neden size saldıracağını düşündünüz" sorusuna sanık, “Şahsın cepleri çok yoğun şekilde şişkindi. El bombası veya patlayıcı bir şey çıkabileceği düşündüğüm için müdahale etmedim" diye belirtti.
Sanık olmaması gerekiyormuş!
Açığa alınıp alınmadığı sorusuna sanık, “Olaydan 3 ay sonra döndüm. Şuan görevimin başındayım" dedi. Ardından söz alan sanık avukatı, müvekkilinin "günah keçisi" seçildiğini ileri sürerek, delillerinin karartıldığını, müvekkilinin suçlamaya yönelik delil toplandığını ileri sürdü. Sanık avukatı, müvekkilinin bu davada sanık olmaması gerektiğini iddia etti. Sanık polis ifade verdiği sırada fenalaşan ve duruşma salonundan çıkan Kemal’in annesi Sercan Kurkut, duruşma salonuna gelerek sanıktan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini söyledi.
‘Olay günü kardeşime baskı yapmışlar’
Müşteki olarak ifadesi alınan Cihan Kurkut ise olayı görmediği, ancak kardeşinin katledilmesinde suçun cinayetle sınırlı olmadığını bunun devamı olduğunu belirterek, "Adamlar hem kardeşimi vuruyor hem de bunu çeken kameraların kayıtlarını silmeye çalışıyor. Ateş ettikleri belli daha ne olması gerekiyor. Olay günü kardeşime baskı yapmışlar. Hepimizin çocukları var sizin vicdanınız kabul ediyorsa ben de kabul ediyorum. Ben yanlışlıkla vurdum deseydi şikayetçi olmazdık. Burada Vali, emniyet müdürü, belediye başkanı hepsi suçlu" ifadelerini kullandı.
‘Taziyeye izin verilmedi, sular kesildi’
Ferhat Kurkut ise ilk başta birçok yere başvurmasına rağmen kardeşinin ölümü ile kimsenin kendisine bilgi vermediğini söyleyerek, “Basın ‘canlı bombaydı’ dedi. Kardeşimin cenazesi için taziye çadırı vermediler. Cenazesinin yıkandığı yerin suyunu kestiler. Babasının mezarı yanında hazır yere defnedilmesine izin vermediler. Bir gün sonra görüntüler ortaya çıkınca canlı bomba olmadığı ortaya çıktı. Kardeşim canlı bomba olsa boş tarlaya doğru gider mi? Kendisini polislerin bulunduğu yerde patlatırdı. Şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum" diye vurguladı.
Kemal Kurkut’un aile avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir ise, infazın fotoğraflarını çeken gazetecinin polisin bütün tehditlerine rağmen fotoğraflarını saklamamış olması halinde şu anda yargılamayı yapamıyor olacaklarını vurguladı. Reyhan, soruşturma aşamasında dosyaya gizlilik kararı konulduğu için sanık ve tanık ifadelerinden bilgileri olmadan iddianamenin hazırlandığına dikkat çekti. Reyhan sanığın delillere etki etme, karartma ve kaçma şüphesi olduğunu, bu nedenle tutuklanmasını talep etti.
‘Fotoğraflar silinmek istendi’
Ardından tanık olarak dinlenen Gazeteci Abdurrahman Gök, olay günü Newroz'u takip etmek için alana geldiğini anlatarak, "Bir anda bir ses geldi. O sırada elim fotoğraf makinesine taktığım objektifin üstündeydi. Silah sesi duymamdan itibaren 26 fotoğraf karesi çektim. Bu sırada polisler bana bağırarak beni oradan uzaklaştırdı. Daha önce edindiğim tecrübelerden dolayı polisin fotoğraf makinesine el koyacağını düşünerek kartı pantolonumun arka cebine koydum. Polisler beni yanına çağırdı makineme el koydu. Ben bir şey çekmediğimi söyleyince bana 'Yalan söylüyorsun' dediler. Foto Film Şubeden bir polis çağırdılar. O da makinemi kontrol etti. Bir şey bulamayınca beni gönderdiler" diye belirtti.
‘Olay sonrası evim basıldı’
Olaydan sonra polislerin kendisini gün boyunca takip ettiğini anlatan Abdurrahman, “Newroz bittikten sonra büroya gittim. Valiliğin canlı bomba açıklamasını duydum. Fotoğrafı hazırlayıp haberi yaptık" dedi. Avukat Mehmet Aktar savunmasını bitiren Abdurrahman’a, yaptığı bu haber nedeniyle baskıya maruz kalıp kalmadığını sordu. Abdurrahman, olaydan yaklaşık bir ay sonra Ankara'da açılan talimat ile ifade vermesi gereken soruşturmada TEM polislerinin evine baskın yaparak evdeki 2 telefonuna ve kitaplarına el koyduğunu söyledi.
Ardından söz alan sanık Y.Ş., tanığın baskı altına alınmasıyla ilgili hiçbir bilgisinin olmadığını ileri sürdü. Davaya ilişkin görüşünü açıklayan duruşma savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Sanık ve avukat savunmaları ardından mahkeme duruşmaya ara verdi.
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki görüntülerin bilirkişiye gönderilmesine, müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabulüne karar verdi. Mahkeme savcılığın tutuklama talebine ilişkin ise, “Her ne kadar iddia makamı ve müşteki ve vekilleri tarafından sanığın tutuklanması talep edilmiş ise de mevcut delil durumu, birden çok kişi tarafından ateş edilmesi hususu, sanık savunması, delillerin henüz tam olarak toplanamamış oluşu ve toplanılacak delillerin niteliği nazara alındığında sanığın delillere etki etme ihtimalinin bulunmadığı bu itibarla tutuklama talebinin reddine” karar verdi. Duruşma 26 Nisan 2018’e ertelendi.
Tutuklama talebinin reddedilmesinin duyulması üzerine duruşma salonu önünde kararı bekleyen polisler, sanık Y.Ş.’ye sarılarak, “Tebrikler”, “Gözün aydın” gibi ifadeler kullandı.
‘Bu nasıl adalet?’
Duruşmanın ertelenmesi ardından Kemal’in ailesi, Medeni Yıldırım’ın ailesi, HDP milletvekilleri Ayşe Acar Başaran ve Dilek Öcalan adliye önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın başında konuşan Kemal Kurkut’un annesi Secan Kurkut, “Ben bir anayım. Allah’ından bulsunlar. Sonuna kadar şikayetçiyim. Ceza verilmesini istiyorum. Kemal’imin suçu neydi. Newroz’a eğlenmeye gelmişti. Ayaklarından vurabilirlerdi, yakalayabilirlerdi, neden vurdular? Bu nasıl adalet, bu nasıl devlet?” dedi.
‘Peşini bırakmayacağız’
Bu sırada polisler, herkesin dağılmasını, açıklamanın sonlandırılması uyarısı yaptı. HDP’li Ayşe Acar Başaran, açıklama yapacaklarını belirterek, konuşmaya başladı. Sanık polisin 3 ay açığa alındıktan sonra yine görevine iade edilmesine tepki gösteren Ayşe, “Bugün bir kez daha vicdanları yaralayan bir karar alındı. Bir genci gözlerimizin önünde vuran bir polis memuru silahı belinde görevine devam ediyor. Olayı görüntüleyen gazetecinin görüntülerini silmeye çalışanlar yargılanmıyor. Tüm sorumluların yargılanması gereken davada tek bir sanık var ve o da görevine devam eden bir polis. Fail ortada olmasına rağmen dosya faili meçhul yapılmak isteniyor. Türkiye tarihinde çok sayıda faili meçhul dosya var. Bu dosyanın faili meçhul bırakılmasına izin vermeyeceğiz. Kimse bu dosyanın üstünü örtemez” diyerek verilen karara tepki gösterdi.