
Akademisyenlerin duruşması ertelendi
- 12:40 5 Aralık 2017
- Hukuk
İSTANBUL - Barış bildirisine imza attıkları için yargılanan akademisyenlerin davası ertelendi.
“Bu suça ortak olmayacağız” diyerek barış bildirisine imza attıkları için haklarında ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla dava açılan akademisyenlerin ilk duruşması görüldü. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma ayrı ayrı yapıldı.
Yargılamaların ilk bölümünde Osman Olcay Kural, Tuba Akıncılar, Gizem Bilgin Aytaç, Hakan Yücel, Mehtap Balık Kaya ve Pedriye Mutlu hakim karşısına çıktı. Avukatlar daha önce tutuklanan akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ile Muzaffer Kaya davasını örnek göstererek bu davanın da ‘terör örgütü propagandası’ değil 301’den açılması gerektiğini belirtti. Avukatlar davanın bu doğrultuda dönüştürülmesini istedi. Mahkeme heyeti talebi kabul etmedi ve akademisyenlerin “terör örgütü propagandası” iddiası ile yargılanmalarına karar verdi.
Ardından Başak Yıldırım, Aslı Didem Danış, Aleeddin Dinç, Ömer Orhan Akgün ve Eray Sargın’ın yargılanmasına geçildi.
Savcının çatışma süreçlerinde yaşanan katliamlar için ‘gerçek dışı’ dediğini hatırlatan avukatlar, yaşananların gerçek olmadığını ve uluslararası raporlarda belirtildiğini dile getirdi. Çatışmalı süreçte AİHM’e yapılan başvurular olduğunu söyleyen avukatlar, bildiriye imza atan akademisyenlerin barış talebi dışında bir talebi olmadığını belirtti.
Avukat Arin Yeniaras akademisyenlerin imzacı olduğu bildiride herhangi bir örgüt adının geçmediğini hatırlattı. Buna rağmen akademisyenler hakkında ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla dava açıldığını dile getiren Arin, savcının “Kürt halkını övüyorlar” diyerek akademisyenleri suçladığını belirtti.
“Kürt halkını övmek suç değildir” diyen Arin, savcının İngilizce metindeki “Kurdish cities” cümlesini iddianameye “Kürdistan” olarak yazdığını ve savcının suç üretmeye çalıştığını söyledi.
Arin son olarak şunları söyledi: “Derhal beraat talep ediyoruz ve heyetinizden, basının ve siyasetin baskısı altında kalmadan, savcının deyişiyle ‘karalama kampanyalarına’ itibar etmeden karar vermesini talep ediyoruz. Türkiye'nin itibarını zedeleyecek bir şey varsa; AİHM önünde ifade özgürlüğünü en çok ihlal eden ülkenin Türkiye olmasıdır; bundan daha fazla Türkiye'nin itibarına zarar veren bir şey olamaz."
Daha sonra konuşan avukat Ali Deniz Ceylan, mahkemenin anti tez- sentez mantığı ile hareket edeceğinin kabul edilemez olduğunu belirterek, düşünce ve ifade özgürlüğünün zedelendiğini söyledi.
Mahkeme başkanı: Yabancı heyetler burada
Mahkeme heyeti başkanı ve avukatlar arasında sözlü tartışma çıkınca, Mahkeme Başkanı avukatlara, “İftira atıyorsunuz” diyerek sesini yükseltti ve arından da “Yabancı heyetler burada” dedi.
Mahkeme heyeti avukatların beraat talebini ‘koşulları uygun olmadığı’ gerekçesiyle reddetti.
Her iki davada 12 Nisan tarihine ertelendi.