
Akademisyenlerin duruşması başladı
- 11:52 5 Aralık 2017
- Hukuk
İSTANBUL - Hakkında dava açılan Barış İçin Akademisyenler grubundan eğitimcilerin yargılandığı ilk duruşma başladı. Duruşma öncesi yapılan açıklamada, “Barış talebinde ısrarlıyız” denildi.
Kürt illerinde yaşanan ablukaya karşı ‘Bu suça ortak olmayacağız’ dedikleri için haklarında ‘örgüt propagandası’ yapmak iddiasıyla dava açılan akademisyenlerin davası başladı. 1128 imzacıdan 148'ine ayrı ayrı açılan davalar İstanbul 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Bugünkü duruşmada İstanbul ve Galatasaray Ünversiteleri’nden Osman Olcay Kunal, Tuba Akıncılar, Gizem Bilgin Aytaç, hakan Yücel, Mehtap Balık Kaya, Predriye Mutlu, Başak Demir, Didem Danış Şenyüz, Alaeddin Dinç Alanda, Ömer Orhan Aygün ve Eray Sargın hakim karşısına çıktı.
Duruşmayı, yabancı heyetler, sivil toplum örgütleri temsilcileri, HDP Milletvekili Garo Paylan ile çok sayıda akademisyen takip ediyor.
Duruşma öncesinde İstanbul Adliyesi’nde sivil toplum örgütleri tarafından ortak bir basın açıklaması düzenlendi. “Akademi biat etmedi etmeyecek”, “Bu suça ortak olmayacağız”, ,“Barış talebinde ısrarcıyız” pankartlarının açıldığı eylemde konuşan kurum temsilcileri, akademinin hiçbir zaman biat etmeyeceğini belirterek, akademisyenlerin barış talebinden asla vazgeçmeyeceği vurgulandı.
Barış Akademisyenleri adına okunan ortak açıklama ise şöyle:
"11 Ocak 2016’da barış talebimizi dillendirdiğimiz ve hak ihlallerine karşı çıktığımız “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirinin yayınlanmasından bu yana birçok hukuk dışı uygulamaya maruz bırakıldık. Baskılar, linçler, gözaltılar ve tutuklamaların yaşandığı bu iki yıllık süreçte 500’e yakın imzacı arkadaşımız işlerinden edildi.
Bu baskıya, zulme ve adaletsizliğe karşı barış sözümüzde ısrarcı olduk. Öğrencilerimiz, demokratik kitle örgütleri, feministler, LGBTİ örgütleri, ekoloji aktivistleri, Türkiye ve dünyadan sayısız insan hakları ve barış örgütleri ile akademisyenlerin yanı sıra sinemacılar, edebiyatçılar, sağlıkçılar, hukukçular gibi meslek gruplarıyla dayanışmayı ve umudu çoğalttık.
Arkadaşlarımız Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Meral Camcı ve Muzaffer Kaya’nın tutuklu kaldıkları süre içinde “adalet nöbetlerinde” ve 22 Nisan 2016’daki ‘adalet şöleninde’ yine burada Çağlayan’da hep birlikteydik. Hem idari soruşturmalarla gelen yıldırmalara, disiplin cezalarına, işten çıkarmalara, hem de OHAL dönemiyle hayatımıza bir hukuk garabeti olarak giren KHK’lere karşı omuz omuza direnişi büyüttük. Dayanışma akademileriyle “akademi susmayacak” dedik. Barış ve hakikat sözümüzde ısrarcı olduk.
Bugün barış talebimizden dolayı “terör propagandası yapmak” suçundan yargılandığımız davaların ilk gününde, aynı iddianame ile hepimize ayrı ayrı davalar açarak bizi yalnızlaştırma çabalarına inat, hep birlikte barış ve adalet sözümüzde ısrar ettiğimizi bir kez daha dillendirmek için buradayız. 7 Aralık’ta ve takip eden tüm dava günlerinde de burada olmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, hakikati dile getirmekte ısrar ettikleri için tutuklanan, baskı ve şiddete uğrayan, gazeteci, avukat ve hak savunucusu arkadaşlarımızın, haksız yere soruşturmalara uğrayan, tutuklanan öğrencilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Bugün burada, bir kez daha bilim insanlarının hakikati dile getirmelerinin önüne geçemezsiniz diyoruz. Barış istemek suç değildir. ‘Barış talebi yargılanamaz’ diyoruz. Bugün ve her gün ‘söz barışın’ diyoruz."