‘AKBK’nin kararı demokratikleşmeye katkı sunmuyor’

  • 09:01 20 Eylül 2025
  • Güncel
Evin Çiftçi
 
DÎLOK - AKBK’nin, “umut hakkını” kapsayan, “Gurban Grubu” dosyasında verdiği karara ilişkin konuşan ÖHD üyesi Berivan Özpolat, AKBK’nin kuruluş politikalarını uygun bir pratik içerisine girmesi gerektiğinin mesajını verdi.
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan’ın “umut hakkını” kapsayan, “Gurban Grubu” dosyasına dair alınan kararda Türkiye’ye 2026 Haziran ayı sonuna kadar ek süre verildi. AKBK’nin paylaştığı karara ilişkin toplumun birçok kesiminden tepkiler yükselirken, Özgürlük için Hukukçular Derneği üyesi Berivan Özpolat verilen karara dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı!’
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun (AKBK) vermiş olduğu karara ilişkin hukuki değerlendirme yapabilecekleri bir içerik taşımadığını ifade eden Berivan Özpolat, beklentilerini karşılar bir düzeyde olmadığını söyledi. Berivan Özpolat, “Kararın içeriğine baktığımızda bir denetleme, bir müeyyide ortaya koymaktan öte, temenni içermekte. Oysa AKBK’nin kuruluş amacı; üye devletlerin, imzacı devletlerin ham politikalarını denetlemek, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun davranmalarını sağlayarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararların uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir. Bugün baktığımız zaman; Sayın Öcalan, Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan’la ilgili umut hakkına ilişkin yaklaşık 10 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu ihlal kararı olmasına ve konunun bu ihlalden kaynaklı komisyon önüne gitmiş olmasına rağmen, konunun gayet açık değerlendirilmediğini görüyoruz. Biz, buna ilişkin yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını istiyoruz. Ve TBMM’de kurulan komisyonun bu konuda öncü rol oynaması gerektiği düşüncesindeyiz” dedi.  
 
‘Siyasi iktidar kulağının üzerine yatmış diyebiliriz’
 
Berivan Özpolat, AKBK’nin vermiş olduğu kararın sürece olumlu bir etkisi olmayacağını beyan ederek, “Zaten bugün Türkiye’ye baktığımızda, umut hakkı ve demokratik siyasetin inşası sürecine ilişkin olarak; gerek Kürt halkının, gerekse Türkiye halklarının kamuoyunda oluşan beklentileri karşılayacak düzeyde siyasi adımların maalesef atılmadığını görüyoruz. Oysa atılacak somut adımlar, toplumda netlik yaratacaktır. Bu ülkenin demokratikleşmesi ve insan haklarına dayalı bir sistemde yaşayabilmesi için, başta Kürt sorunu olmak üzere, ülkedeki diğer temel halkların da daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir ortamda yaşayabilmesi yönünde kamuoyunun taşıdığı beklenti, ne yazık ki henüz somut bir karşılık bulmuş değil. Konseyin vermiş olduğu karar, eğer gerçekten kuruluş amaçlarına uygun biçimde denetleme mekanizmasını işletecek düzeyde olsaydı ve bu içerik uluslararası kamuoyuna açık biçimde yansıtılsaydı, Türkiye’de hem siyasi iktidar hem de politikacılar tarafından çok daha ciddiye alınır ve daha derin düzeyde tartışılırdı. Maalesef, siyasi iktidarın bu konuda ‘kulağının üzerine yattığını’ söyleyebiliriz” diye belirtti. 
 
‘Bir an önce bu yanlışlardan dönülsün’
 
Berivan Özpolat, son olarak verilen kararın geçici olduğunu ve AKBK’den, Türkiye’nin önüne atması gereken demokratikleşme adımlarını koymalarını beklediklerini dile getirerek, “Biz, bir an önce bu yanlışlardan dönülerek, kuruluş amaçlarına ve kuruluş politikalarına uygun bir pratik içerisine girilerek, bu antidemokratik durumun kaldırılması yönünde Türkiye’ye çağrıda bulunmalarını istiyoruz. Ve bu yönde karar vermelerini bekliyoruz. Bilindiği üzere umut hakkı, sadece Sayın Öcalan veya Ortadoğu’da yaşayan insanlar ve bizim ortaya attığımız bir kavram değil. İnsancıl hukukta, insan hakları sözleşmesinde yer alan bir haktır. Buna göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin 25 yıl sonra tutukluluk durumlarının yeniden gözden geçirilmesi ve bu tutukluluğa son verilecek yasal düzenlemelerin yapılması, AİHS'e göre genel bir hukuk tespitidir. AKBK de bunu bizim bildiğimiz kadar bilmektedir” ifadelerini kullandı.