Genç feministler: Sokaklarda, kampüslerde mücadeledeyiz

  • 09:03 21 Mayıs 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Kadına yönelik erkek şiddetinin iktidar politikalarıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Genç Feministler Federasyonu İstanbul Üniversitesi Temsilcisi Mergen Arıtürk, “Kadın mücadelesi yükseldikçe, iktidarın ve erkek egemen düzenin baskısı da artıyor” dedi. Mergen Arıtürk, katliam ve şiddete karşı her gün mücadeleyi büyüteceklerini ifade etti.
 
Türkiye ve Kürdistan’da kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları artarak sürüyor. İktidar, erkek şiddetini önlemeye yönelik mekanizmaları işletmezken; kadına ve kadın kazanımlarına yönelik kısıtlayıcı politikaları hayata geçirmeye devam ediyor. JINNEWS’in 2024 yılı çetelesine göre, bir yıl içinde 358 kadın katledildi, 221 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2025’in ilk dört ayında ise 105 kadın katliamı, 71 şüpheli ölüm kayıtlara geçti.
 
Genç Feministler Federasyonu İstanbul Üniversitesi Temsilcisi Mergen Arıtürk, kadına yönelik şiddet ve katliamlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Kadın katliamlarının asıl nedeninin iktidarın politikaları olduğunu söyleyen Mergen Arıtürk, faillerin ise yargılanmadığını belirtti. Mergen Arıtürk, “İktidar yasaları uygulamıyor. 6284 sayılı yasanın uygulanmadığı, İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedilmesiyle beraber, kadın cinayetleri her geçen gün daha da artıyor. Ev içi şiddete, tehdide, tacize ve tecavüze maruz kalan kadınlar olarak artık konuşamayacak duruma geldik. Çünkü bir gün içerisinde çok fazla kadın cinayeti haberi görüyoruz.
 
İktidarın yasaları uygulaması gerekiyor. Bugün iktidar kadının yanında yer alsa ve ‘kadın beyanını esas alıyorum, kadını koruyacak yasa tasarısı çıkaracağım, İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe koyacağım.’ dese, kadın cinayetlerinde azalma olacağını görebiliriz.
 
Ama Türkiye’de böyle bir yasa şu an yok. Bu rejime bağlı olarak, biz kadınlar her gün sistematik olarak öldürülüyoruz. Bu noktada haklarımıza ulaşabilmemiz için yasaları vurgulamamız gerekiyor” dedi.
 
‘Şiddet iklimini zaten iktidar oluşturuyor’
 
İktidarın aile üzerinden yürüttüğü politikalara işaret eden Mergen Arıtürk, şöyle devam etti: “Kadınlar, iktidarın politikalarına engel oluyor. Bundan dolayı kadın hareketini bastırmak istiyor. Bu da korku ve şiddet ortamını ortaya çıkarıyor. Hâlihazırda bulunan potansiyel failler de bu ortamdan yararlanıyor.Artık erkekler, hayatlarındaki kadınları kadın cinayetlerini örnek vererek tehdit edebiliyor. İktidar bu noktada faile cesaret veriyor. Faili cesaretlendiren bir iktidar varsa, ortada böyle bir şiddet ikliminin oluşması çok doğal bir hâle geliyor. Çünkü bu şiddet iklimini iktidar oluşturuyor.
 
Aile politikaları ile kadın üzerindeki baskıyı daha da artırmak istiyor. Meclis’e sunulan genelge ile ilgili hareketliliği sürdürmeyi düşünüyoruz. Öğrenciler olarak kampüslerimizden buna dikkat çekmeyi düşünüyoruz. Aile politikaları, iktidarın elindeki son güç kaynağıdır.
 
Kadın hareketi güçlendikçe, iktidar da ‘aile’ diyor. Çünkü aile, onlar için toplumu kontrol etme mekanizmasıdır. Aileyi kontrol ederlerse, yeni bir toplum oluşturabileceklerini; itaat eden bir toplumu yaratabileceklerini düşünüyorlar. AKP’li olan ailenin muhalif çocuğu olmasın istiyorlar. Ama bunlar oluyor, olmaya da devam edecek. Bireyler düşündükçe, sorguladıkça bu iktidarın baskılarının farkına varacaklar.”
 
‘Davaların takipçisiyiz’
 
“Onların yarattığı aile, yıkılmaya mahkûm olacak. Çünkü kadınlara mezar olacak bir aile yaratmaya çalışıyorlar” diyen Mergen Arıtürk, iktidarın toplumsal cinsiyet kavramını da hedef aldığını sözlerine ekledi. Mergen Arıtürk, “Biz hem bu yasa tasarısında hem de bu genelgede görüyoruz ki, iktidar bireylerin cinsiyet ve kimliklerini tehdit ediyor. Ama biz, trans bireylerin ve kadınların sesini yükseltmeye devam edeceğiz. Bu uygulamalardan dolayı umudumuz kırılmamalı. Çünkü bizim sesimiz yükseldiği için iktidar bu kadar baskı yapıyor. Biz mücadelemize devam ettiğimiz sürece, hem genelgelerin hem de yasa tasarılarının hiçbir anlamı yoktur.
 
Genç Feministler Federasyonu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na bağlı. Biz, platform olarak avukatlarımızla birlikte kadın davalarının takipçisiyiz. Bu ortamı federasyonda da kurmaya çalışıyoruz. Liseli ve üniversiteli genç kadınlar olarak burada çalışma yürütüyoruz. Bu açıdan da sokaklar bunun için araç oluyor. Bizler, her alanda bu hareketliliği sokaklarda, meydanlarda ve kampüslerde sürdüreceğiz.
 
Hem Genç Feministler Federasyonu hem de KCDP olarak kadın dayanışma ağımız mevcut. Tehdit alan, şiddet gören kadınlar bize her zaman başvurabilirler. Bu süreçleri birlikte yürütmeyi düşünüyoruz. Örgütlenmenin anlamı da oradan başlıyor. Birlikte olduğumuzda, kadın hareketini oluşturduğumuzda, erkek egemen devlet dayatmaları bize sökmüyor. Çünkü biz beraberiz ve güçlüyüz. Biz kadınlar olarak bu ağı güçlendirmeyi ve örgütlü mücadeleyi sürdürmeye çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi.
 
‘Yasalar uygulanmalı’
 
Kadın sorununun tüm toplumun sorunu olduğunu kaydeden Mergen Arıtürk, “Toplumu ayakta tutan sistemler var. Toplumun eğitim düzeyi ve refah düzeyi artırılmalı. Kadın mücadelesi her kesime yayılmalı. Kadınların haklarının sağlanması gerekiyor.
Kadın sorunu sadece bizlerin sorunu değil, herkesin sorunudur. İktidar, kadının da özgür yaşayabileceği bir toplum yapısı inşa ederse, zaten düzelecektir. Bunu da iktidar sağlamalı.
 
Onun için yasaların uygulanması gerekiyor. Bireyler, cezadan korktukları için kadın cinayeti işlemiyor; taciz, tecavüz etmiyor durumu olmamalı. Etik olarak zaten bu tür şeylerin yapılmaması gerekiyor.
 
Bundan dolayı yasaların uygulanması gerekiyor. Bu bile kadın cinayetlerini ve şiddeti azaltmaya yetecektir” dedi.
 
‘Mücadelemizi her gün daha da büyüteceğiz’
 
Mergen Arıtürk, son olarak şöyle konuştu: “Biz kadınlar, haklarımızı tanıyor olmamız ve taleplerimizi biliyor olmamız gerekir. Bunun için de kampüsler bir ortam, sokaklar bir ortam, meydanlar bir ortam, sosyal medya bir ortam. Her ortamda tutumlarımızı ve isteklerimizi yaymaya çalışıyoruz. Kampüslerdeki örgütlenmeyi önemsiyoruz. Biz kadınlar, bir araya geldiğimizde güçlü olduğumuzu görüyoruz. Okullarda güvenli bir ortam istiyoruz.
 
Tabii, güvenli kampüsler istiyoruz dediğimizde, iktidar okullara güvenlik adı altında güvenlik, bekçi, polis getiriyor. Biz bundan bahsetmiyoruz. Bizim istediğimiz şey; şiddetten, homofobiden uzak, özgürce yaşayabileceğimiz kampüsler.Ve bu sadece kampüslerde değil; sokaklara, meydanlara ve tüm ülkeye yayılması gerekiyor. Ve biz bu talebimizi her gün daha da yükseltmeye çalışacağız.
 
Biz kadınlar, özgür olabildiğimiz, güvenlik endişesi yaşamadığımız, şiddete maruz kalmadığımız bir yaşam istiyoruz. Kadın mücadelesi büyüdükçe, iktidarın baskısı da artıyor. Biz bu patriyarka ve ataerkil düzeni yıkacağız. Genç feministleriz diye yola çıktık. Genç kadınlara umut olmaya devam ediyoruz. Biz liseli ve üniversiteli gençler olarak bu politikalara uzak değiliz. İktidarın bu politikalarına karşıyız. Her gün mücadelemizi daha da büyüteceğiz.”