
Sadece ‘biz varız’ demiyorlar ‘değiştirme gücümüz var’ diyorlar!
- 09:02 6 Nisan 2025
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağı perspektifine dair değerlendirmelerde bulunan Kadın Zamanı Derneği yönetim kurulu üyesi Şükran Demir, “Kadınlar artık biz varız demekten öte biz, özneyiz sözümüzü kuruyoruz ve değiştirme gücümüz var diyor. Kadınlar eşit ve özgür bir toplum inşası için çoktan harekete geçmiş durumda” dedi.
Kadınlar, erkek egemen sisteme karşı mücadelelerini sürdürüyor. Örgütlenen, alanlara çıkan kadınar, verilen özgürlük mücadelesi ile de 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağının mesajını her yerde dile getiriyorlar.
İstanbul’da bulunan Kadın Zamanı Derneği yönetim kurulu üyesi Şükran Demir, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağı perspektifine dair konuştu.
“Kadınların özgür olabileceği yaşam alanlarına ihtiyacı var” diyerek sözlerine başlayan Şükran Demir, bu alanların oluşabilmesi için de kadın devriminin olması gerektiğini söyledi. Eril zihniyetin içerisinde olduğu bir düzenin giderek daraldığını ifade eden Şükran Demir, “Giderek daralan bu yaşamın içerisinde en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Ve bu yaşam alanlarında kendimizi var ederek, özgürlüğümüzü yaşamsalaştırmamız gerekiyor. Doğaya ve evrene faydamızın olabileceği bir aşamaya geçmek için bizim kadın devrimine ihtiyacımız var. Zaten mevcut sistem erkeklik üzerine kurulmuş bir sistem. Bu sistemin içerisinde de sistemleşmeyen hiçbir alan yok. Eğitim, sağlık, siyaset, kültür, sanat alanlarında da bu mevcut. Bunların aşılabilmesi için köklü bir devrime ihtiyaç var. Bu da ancak kadın devrimi olursa bir sonuç getirecektir. Bu da demokratik bir toplumun inşası ile gerçekleşebilir. Barış ve demokrasi noktasında kadınlar kendilerini birer özne olarak gördüklerini ortaya koyuyor. Kadın kendi sözünü söylüyor ve kendi geleceği için bu sistemi kabul etmiyor. Kadınlar bu sistemi değiştirmeye çalıştığı bir yerde duruyor. Kadınlar hem barış ve demokrasi açısından hem de devrim noktasında çoktan harekete geçmiş durumda” dedi.
‘Kadınlar eşit ve özgür bir alan üzerinden hayat bulmalıdır’
İktidarın aileyi kutsallaştırması ve ilan edilen “aile yılına” ilişkin de değerlendirme yapan Şükran Demir, “Aile kavramı bir zamanlar hayatta kalma, bir arada bulunma, birbirini koruyup kollama, beslenme, savunma ve ortaklaşma zemini üzerine kuruluyken, şu an günümüzde bu yapı bozularak farklı bir yapıya dönüştü. İlk dönemlerden günümüze doğru sürekli değişip dönüşen aile bağı bozuldu. Bu ilişki düzeyinde bir erkek hiyerarşisi var. Bütün aile yapısı bu hiyerarşinin sarsılmaması üzerine kuruludur. Günümüzde aile yılı ilan ediliyor. Aile yılı ilan edilme nedeni sistem çarkının bir şekilde devam etmesidir. 3 çocuk yapın diyorlar. Sistem sizden fabrikada ucuz iş gücü olarak çalışacak çocuklar yetiştirmenizi bekliyor. Tam da bu noktada aile meselesi çok önemli. Mevcut aile yapısı içerisinde çocukların ve kadınların ölümle burun buruna, şiddetle iç içe olduğunu görüyoruz. Aile içerisinde yaşanan şiddeti önleyecek bir politika yok. Mevcut yasalar ve kanunlar uygulanmıyor. Biz aileye karşı değiliz. Aile, ortaklaşma ve dayanışma üzerine kurulabilecek bir yapıyken, bu kadar sömürüye ve şiddete dönüşen ilişki yapısını kabul etmiyoruz. Biz demokratik bir aile yapısını savunuyoruz. Aile demokratikleşirse toplum da demokratikleşir. Ailenin içerisinde bulunan kadınlar ve kız çocuklar kendilerini özgürce ifade edebilirse, şiddet ve ölümden sıyrılabilirse hedefimiz olan demokratik aile yapısı işte o zaman devreye girmiş olur. Bizim istediğimiz şey şu; kadınların ve kız çocukların aile içerisinde hiyerarşi zemininde değil eşit ve özgür bir alan üzerinden hayat bulmasıdır” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar birbirinden güç alıyor’
Yaşamın her alanının eril zihniyetin tahakkümü altında olduğunu vurgulayan Şükran Demir, “Bizim tüm alanlarımız erkekler tarafından işgal edilmiş” dedi. Kadınların yaşam alanlarına bir müdahalenin söz konusu olduğunu aktaran Şükran Demir, “Biz toplum olarak eşit ve demokrasi sorununu çözebilirsek tüm sorunları halletmiş olacağız. Yüzyıllardır bozulmuş bir düzen var ve bu bozuk düzen devam ettirilmeye çalışılıyor. Kadını sürekli sömüren düzenin değişmesi gerekiyor. Bugün biz kadınlar olabildiğince ortak bir şekilde mücadele ediyoruz. Kadınlar, sanat, kültür, eğitim ve siyaset alanlarını değiştirip dönüştürebilen bir yerde duruyor. Bir zamanlar kadınların çok dahil olmadığı siyaset alanına bugün çok daha yoğun bir şekilde dahil oluyor. Kadınlar olabildiğince bir şeylere dokunabilmek ve değiştirebilmek için çaba gösteriyor. Yaşamın her alanında kadınlar daha aktif ve daha hareketli. Kadınlar artık bu mevcut düzene karşı itiraz ediyor, karşı çıkıyor, kabul etmiyor. Kadınlar artık çok zor olanı başarıyor ve süreci de hızlandırıyor. Biz kadınlar birbirimizden etkileniyoruz. Dünyada yaşanan olaylar karşısında kadınlar yol yöntem geliştirerek harekete geçtiği zaman dünyanın öbür ucundaki kadınları da etkiliyor. Kadın mücadelesini gören kadınlar, kendi gücünün de farkına varıyor. Çünkü kadın kimliği dışlanmış ve bir sürü sorunu da içinde barındıran bir kimlik. Kadınların bu sorunları görerek birbirlerinden destek ve güç alması çok önemlidir” dedi.
Mücadele her yerde yükselişte
Kadın mücadelesinin dünyanın her yerinde yükselişte olduğunu paylaşan Şükran Demir, 21’inci yüzyıla işaret ederek şunları belirtti: “Orta Doğu’da kadınlar birbirlerinin mücadelesinden etkileniyor. Bugün Orta Doğu kaynayan kazan gibi ve bu kazanın içerisinde kadınlar tırnaklarıyla bir yerlere tutunuyor ve buradan çıkmaya çalışıyor. Kadınlar bunu yaparken de kendi öz savunmasını gerçekleştirerek kendi öz gücünün farkına varıyor. Türkiye’de biz kadınlar daha fazla bir araya geliyoruz daha fazla kurumsallaşıyoruz. 21’inci yüzyılın bizim yüzyılımız olabilmesi için fazla kafa yormak gerekiyor. Sürekli bozuk üreten bir sistemden bahsediyoruz. Asıl mesele ana kaynağına ulaşıp düzeltmektir. Toplumsal barışı ve demokrasiyi istiyorsak bütün sorunları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Kadınlar yüzlerce yıldır mevcut sistemin dışında kendi yaşamları için çabaladı ve mücadele etti. 21’inci yüzyılın farkı da buradan geliyor. Kadınlar artık biz varız demekten öte biz özneyiz sözümüzü kuruyoruz ve değiştirme gücümüz var diyor. 21’inci yüzyıl bence olmaya da başladı. Çünkü kadınların, bu mevcut sistemin içerisinde değişim ve dönüşüm noktasında bir hedefleri var. Bunun için de kadınlar her alanda bunun mücadelesini veriyor.”
Jin jiyan azadî
Orta Doğu’da kadınların yürüttükleri mücadele ve yol haritasıyla değişim ve dönüşüm gücüne sahip olduğunu söyleyen Şükran Demir, “Jin jiyan azadî” felsefesinin tüm kadınlara ilham kaynağı olduğunun altını çizdi. Şükran Demir, “Kadınlar yaşamın her alanında kendi mücadelesini verip kendi alanlarını kurdu. Bunu da ‘Jin jiyan azadî’ felsefesinden ayrı okuyamayız. İran’daki isyan dünya çapında duyuldu. Kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ diyerek kendi gerçeğini ortaya koydu. Bu felsefe rastgele kurulmuş bir cümle değil, yaşamın özgürlüğü ve kadını iliklerine kadar barındıran bir felsefe. Bugün hiç ummadığınız bir yerden bir kadının ‘Jin jiyan azadî’ diyebildiğini görebiliyoruz. Ve bunu söylerken de inanarak söylüyor” ifadelerini kullandı.
‘Sözümüzü kurmalıyız’
Şükran Demir, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Bizim en çok ihtiyacımız olan şey barış ve demokrasidir. Son süreçlerde belirsizlikleri içinde barındırsa da bir gelişme mevcut. Bu alandan geri durmamak olabildiğince dahil olmak, içinde yer almak, söz kurmak gerekir. Toplumsal barışı inşa edebilecek yöntemler geliştirmek çok önemli. Barışın ve demokrasinin olduğu bir yerde sadelikte olur. İstemediğimiz şeylere itiraz etme durumu daha güçlü olur. Bu son süreçte biz kadınların sözümüzü kurmamız gerekiyor.”