Aşiret baskısına ve ekonomik zorluklara karşı direndi

  • 09:03 3 Temmuz 2024
  • Emek/Ekonomi
MÛŞ - Milazgir ilçesinde kafe işleten 66 yaşındaki Gülbarin Şancı, ilçedeki tek kadın kafe işletmecisi olarak dikkat çekiyor. Gülbarin, "Kendime inandım ve aşiret baskısını kabul etmedim. Yaşım çok genç olmasına rağmen kendi ayaklarım üzerinde durmayı başardım" diyor.
 
Ekonomik kriz, özellikle kadınları derinden etkiliyor. İktidarın savaşa yaptığı yatırımlar ve Kürt halkını her alanda çözümsüz bırakma politikaları, kadınların bağımsızlıklarını daha da kısıtlıyor. Kadın esnaflar hem ekonomik krizle, hem toplum baskısıyla hem de devlet baskısıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu baskılara maruz kalan kadınlardan biri de Gülbarin Şancı.
 
Yaşam şartları zor
 
Eşini 33 yaşında iken kaybeden Gülbarin, üç çocuğuyla birlikte yaşam mücadelesine başlıyor. Şu anda 66 yaşında olan Gülbarin’in bir çocuğu PKK’ye katılıyor ve sonrasında yaşamını yitiriyor. Bir oğlu da cezaevinde olan Gülbarin, oğlunun ailesine de bakıyor. Gülbarin, “Bir çocuğum şu an cezaevinde. Onun eşi ve çocukları da var.  Hem onun evine ve çocuklarına hem de cezaevinde ona bakıp, geçindirmek durumunda kaldım. Şartlar elbette bana zor geliyor çünkü kimsem yok. Destek olan hiç kimse de yok” diye belirtiyor.
 
Parktaki ağaçları kendi elleriyle suluyor
 
2011 yılında gerçekleşen Wan depreminde orada olduğunu söyleyen Gülbarin, depremden sonra Milazgir’e döndüğünü ve şu an işletmesini yaptığı parkın 4 yıl önce yapıldığını, ancak kimsenin işletmeyi almadığını ifade ediyor. Gülbarin, “O zamanki milletvekilimiz Demir Çelik buradaydı ve ben bu parkı bana işletmem için kiralamalarını istedim. Onlar da ‘zaten 4 yıldır burada ve kimse almıyor’ dedi ve bana verdiler. İlk bir yıl benden kira almadılar, çünkü yeni açmıştım. Malzemem de yoktu ve çok fazla masraf yapmıştım. Faturalarımı düzenli ödüyorum ve bir yıldan sonra kiramı da ödemeye başladım. Ben 10 yıldır bu parkı işletiyorum. Belediye ya da başka bir kurum herhangi bir yardımda bulunmuyor. Mesela şu an parkta bulunan ağaçların hepsini kendi ellerimle ektim ve kendi ellerimle tek tek suluyorum. Dinamo olmadığı için ağaçları sulamak çok zor bir iş haline geliyor. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte bostanların sulanmaya başlaması burada bazen suların kesilmesine neden oluyor; bu durum işimi daha da zorlaştırıyor. Burada çektiğim zorlukların haddi hesabı yok. Parkta fıskiyeler yapılsaydı benim için çok kolay olurdu ve daha güzel şeyler yapabilirdim” sözleriyle yaşadığı problemleri dile getiriyor.
 
Amacı gençlere iş imkanı sunmak
 
Milazgir’de hiçbir yerde iş bulamayan gençler olduğunu ve kafeyi açarken iş bulamayan, öğrenci olan gençlere de iş imkanı yaratmak istediğini dile getiren Gülbarin, "Gençler bana 'Anne, sen parkı al, biz de senin yanında çalışacağız' dediler. Ben de o dönem onlar için bu parkı almak istedim. Bu gençlerin tümü büyüdü, üniversite okudular ve her biri çok güzel yerlere geldiler. Hâlâ beni arayıp soruyorlar, ziyarete geliyorlar. Onun dışında Milazgir’deki gençlerin çoğu benim yanımda çalışıyor. Mezun olanlar zaten kendi işlerini yapıyorlar. Mezun olamayanlar ve işe ihtiyacı olanlar ise burada benim yanımda çalışmaya devam ediyorlar. Çünkü benim yanımda çalışacak çocuğum yok. Şimdi burada bulunan çalışanların tamamı Malazgirtli ve genç. Ben burada yalnız başıma bir kadınım. Gün geliyor, çalışanların yevmiyelerini çıkaramıyorum ama yüz genç de gelse 'Bugün çalışmayın' diyemiyorum" diye ifade ediyor.
 
‘Yanımda çalışan gençlerin çoğu meslek sahibi oldu’
 
İşletmesinde gençler için istihdam alanı oluşturmak isteyen Gülbarin şöyle devam ediyor: "Şimdi beni buradan çıkarmaya çalışıyorlar fakat bu kadar genci kendileri de çalıştıramazlar. Yanımda çalışanların tamamı üniversite harçlıklarını buradan çıkardılar; şimdi çoğu da meslek sahibi olmuş durumda. Ben biliyorum ki, beni buradan çıkarmak isteyenler benim yaptığım gibi bu kadar fazla gence istihdam alanı oluşturamazlar. Bu işin elbette ki çok zorluğu var. Mesela, ben dün gece saat üçte eve gidebildim. Sabah da saat yedide tekrar buraya geldim. Biraz sonra da buradan cezaevine gideceğim."
 
Ekonomik kriz zorluyor
 
Ekonomik krizden dolayı işletmesine malzeme alırken zorlandığını söyleyen Gülbarin, bu sebepten dolayı malzemeleri alırken ödeme yapamadığını belirtiyor. Ürünü sattıktan sonra ödeme yaptığını paylaşan Gülbarin, "Alışveriş yaptığım esnaflar da bana kolaylık sağlıyor ve çok zorlamıyorlar beni. Mesela, sadece dondurma getirebilmek için 50 bin lira ödeme yapmam gerekiyordu. İlk aldığım zaman, aldığım kişilere tek seferde ödeme yapamayacağımı, haftalık ödeme yapabileceğimi anlattım, onlar da kabul ettiler" diyor.
 
Kaybettiği çocuğu yerine ağaçlarıyla ilgileniyor
 
Parkta bulunan bütün ağaçları kendi elleriyle diken Gülbarin, ağaçlarıyla nasıl ilgilendiğini anlatırken, "Kaybettiğim çocuğum yerine onlarla ilgileniyorum ve onlarla kendimi avutabiliyorum. Bu ağaçları ilk ektiğimde, kendi ellerimle tüm bakımlarını yaptım. Şimdi ektiğim ağaçların bu şekilde büyüdüğünü görünce daha da mutlu oluyorum çünkü biliyorum ki hepsi benim el emeğimdir. Bu bahçe benim emeğimdir. Ben çalışmaya alıştığım için çalışmak bana iyi geliyor. Bu emek sayesinde çocuklarıma ve torunlarıma bakabiliyorum” diye ifade ediyor.
 
‘Milazgir’de tek kafe açan kadın benim’
 
Buranın onun kurduğu ilk iş olmadığından bahseden Gülbarin, çocukları küçükken başka bir kafe işlettiğini söylüyor.  Orayı ilk açtığında aile ve toplum baskısından dolayı çok zorluk çektiğini ve çevresindeki herkesin aşiretçilik yapısıyla yaklaştığını dile getiren Gülbarin, "Benim çalışmamı kimse istemiyordu ama ben aşiretçiliği kabul etmedim ve kimseden bir yardım almadan ilk işyerimi açtım. O zamanlar iki çalışanım vardı. Ben akşamları temizliği yapardım, çalışanlar da gündüz kafede çalışırlardı. Sonra onu kapatmak durumunda kaldım ve bir süre sonra başka bir yerde yeni bir kafe açtım. Oraya da çok masraf yaptım, çok da güzel bir yer açtım. Ama ben bir yıl İstanbul’a gittim ve oğlum işletemediği için kafeyi yine kapattık. Milazgir’de tek kafe açan kadın benim. Ama bence bir insan kendine inanır ve güvenirse istediği her şeyi başarabilir. Ben kendime inandım ve aşiret baskısını kabul etmedim. Yaşım çok genç olmasına rağmen kendi ayaklarım üzerinde durmayı başardım. Onlar bana ‘Sen bizim emrimizde olacaksın, bizden izinsiz hiçbir yere gidemezsin’ gibi çok dayatma yaptılar ama ben kabul etmedim. Bu sayede ayaklarım üzerinde durabildim ve çocuklarımı büyütebildim" diyerek, karşılaştığı zorluklara rağmen mücadelesinden vazgeçmediğini vurguluyor.
 
‘Her sezon sonunda toptancılara borçlu kalıyorum’
 
Şu anki ekonomik şartlardan dolayı işletmesinden geriye pek bir para kalmadığını ve ancak geçimini sağlayabildiğini belirten Gülbarin, “Her sezon sonunda toptancılara borçlu kalıyorum ve her sezon başında bu borçlarımı kapatmaya çalışıyorum. Çünkü yanımda çalışan çok sayıda insan var ve benim elimde bir şey kalmıyor” diyor.
 
‘Herkes ayakları üstünde durabilmeli’
 
Bir kadın ve bir anne olarak herkesin ayakları üzerinde durmasını isteyen Gülbarin, "Buradan bütün annelere sesleniyorum: Çocuklarınız için büyük fedakarlıklar yapın, çünkü bir insanın dışarıda başarıya ulaşabilmesi için öncelikle kendi evinde başarılı olması gerekir" diye ekliyor.
 
Kadınlara mesaj
 
Gülbarin, son olarak şu mesajı veriyor: "Kadınlar kendilerine inanırlarsa her şeyi başarabilirler. Yeter ki ayaklarının üstünde durmak istesinler. Buradan tüm kadınlara mesajım, isterlerse her şeyi başarabilirler."