Mevsimlik tarım işçileri: Dayatılanlar insanlık dışı
- 09:03 15 Eylül 2021
- Emek/Ekonomi
Gülistan Azak
DERSİM - Gittikleri kentlerde başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorun yaşayan mevsimlik tarım işçileri olumsuz şartlarda çalışmaya zorlanıyor. Urfa’dan Dersim’e çocuklarıyla birlikte gelmek zorunda kalan mevsimlik tarım işçilerden Meryem Barut, “Tek istediğimiz evimize kuru da olsa bir parça ekmek götürmek. Onu da burnumuzdan getiriyorlar. Bizlere dayatılanlar insanlık dışı” dedi.
Türkiye’de büyüyen ekonomik krizin yanında derinleşen kadın yoksulluğu da önemli sorunlardan biri. Sorunun en fazla görüldüğü sektörlerin başında ise tarım geliyor. Tarım kenti olmasına rağmen ekin alanı olmadığı için her yıl binlerce insan memleketinden güvencesiz çalışmaya mecbur bırakılarak mevsimlik işçi olarak yollara düşüyor. Gittikleri kentlerde başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorun yaşayan işçiler, kavurucu yaz sıcaklarında küçük çadırlarda temiz suya erişimi oldukça zor ve problemli, hijyenden uzak koşullarda salgın hastalığa rağmen çalışmak zorunda bırakılıyor.
Urfa’dan kilometre uzaklıkta bulunan Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Peri (Akpazar) beldesine ayçiçeği tarlasında çalışmak üzere gelen mevsimlik tarım işçileri de aynı sorunları yaşıyor.
‘Ölüme terk ediliyoruz’
Göç yolculuğuna çıkan onlarca tarım işçisinden bir olan Rahime Öztürkmen (24), kaldıkları çadırlarda su, elektrik, tuvalet, banyo gibi ihtiyaçların sağlanmadığını belirterek, durumu “işkence” olarak nitelendirdi. Rahime yaşadıkları zorlukları şu sözlerle ifade etti: “Her gittiğimiz yerde ölüme terk ediliyoruz. Yaşadıklarımız kelimenin tam anlamıyla işkence. Düşünün ki, yaşadığınız yerde su, elektrik, tuvalet, banyo yok. Suyu çok uzaktan kovalarla taşıyoruz. Çocuklarla birlikte toplamda 40 kişiyiz. Biz söylemeye utanıyoruz ama bizlere bu zorlukları yaşatanlar utanmıyor. Tuvalet ve banyonun olmamasına söyleyecek söz dahi bulamıyorum. Defalarca bu sorunun giderilmesini için konuşuldu. Acak maalesef kulak kapatılıyor. Israrımız sonrası banyo için bulunduğumuz alanın tam ortasına etrafı naylon ile kapatılan bir kulübe yapıldı. Kulübenin kapısı yok. Işık açıldığında banyonun içi direkt görünüyor. Bu nedenle banyo dahi yapamıyoruz. Bizleri insan yerine dahi koymuyorlar. Rezil ve utanç verici” diye konuştu.
‘Kadınların çalışmadığı tek bir an yok’
Küçük yaşından bu yana mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştığını söyleyen Rahime, kadın işçi olarak çalışmanın zorluğuna dikkat çekti. Erkek işçilerden fazla çalışmalarına rağmen daha az yevmiye aldıklarını belirten Rahime, “Mevsimlik tarım işçilerinin çoğu kadın. Çünkü en çok kadınlar ekmek mücadelesi veriyor. Biz kadınlar erkeklerden daha fazla çalışıyoruz. Onlarla aynı işi yapmanın yanı sıra ev, yemek gibi işler ve çocuk bakımı da bizlerin omuzlarında. Erkekler mesailerini tamamladıktan sonra çadıra gelip dinlenebiliyorken, bizler gece geç saatlere kadar çalışıyoruz. Ancak bir, iki saat uyuyabiliyoruz. Sabah yine erkeklerden önce uyanıp kahvaltı hazırlıyoruz. Bazen hasta oluyoruz, ancak bunu dile getirmekten dahi çekiniyoruz. Dile getirdiğimizde yine de çalışmaya zorlanıyoruz. Kadınların çalışmadığı tek bir an dahi yok. Bu nedenle çok yıpranıyoruz. Öyle zaman oluyor ki ölsek de kurtulsak bu hayattan, bu rezillikten dediğimiz oluyor” ifadelerini kullandı.
‘Çalışmazsak açlıktan ölürüz’
Geçim zorluğuna da değinen Rahime, şunları söyledi: “Artan zamlar karşısında aldığımız paranın değeri kalmıyor maalesef. Yalnızca bir kişinin çalışması da evin geçimine yetmiyor. Çalışmazsak açlıktan ölürüz. Eşim ile birlikte çalışıyoruz ancak aldığımız para evimizin ve bizlerin ihtiyaçlarını karşılamıyor. Kaldı ki il il dolaşıyoruz. Yol giderlerimiz de eklenince hepten parasız kalıyoruz. Çalışmaktan ellerimiz, ayaklarımız çatladı. Yürümekte zorlanıyoruz artık. Ancak elimize geçen para verdiğimiz emeği karşılamıyor. Sigortamız dahi yok. Geçimimiz günbegün zorlaşıyor. Bu şekilde nasıl, ne zamana kadar çalışırız bilmiyorum. Geleceğimi göremiyorum. Aileme, çocuklarıma güzel bir gelecek sağlayamayacağım için çok üzülüyorum.”
‘Dayatılanlar insanlık dışı’
Gittikleri kentlerde bir ay kaldıktan sonra başka kentlere gitmek zorunda olduklarını ifade eden Meryem Barut (27) ise, “Bir yerde bir iş sezonu ortalama birkaç ay sürüyor. Orada iş sezonu bittiğinde başka bir yere geçiyoruz. Aldığımız ücretin yarısını da gittiğimiz kentlerin yollarına ve ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Yaptığımız iş, cebimizde kalan paraya değmiyor ancak mecburuz. Dersim’deki işimiz birkaç gün içinde bitecek. Ardından ise Sivas’a gideceğiz. Geldiğimiz yerlerde maruz kaldığımız kötü çalışma koşulları ise bizleri yıpratıyor. İnsan olarak görülmüyoruz. Hiçbir temel ihtiyacımız karşılanmıyor. Yaşadığımızla ilgilenilmiyor. Tek bir insan evladı gelip halimizi sormuyor. Burada çocuklarla perişan oluyoruz. Yaşadıklarımız ölümden beter. Tek istediğimiz evimize kuru da olsa bir parça ekmek götürmek. Onu da burnumuzdan getiriyorlar. Bizlere dayatılanlar insanlık dışı. Bizlere bunları yaşatanlar adına utanıyorum. Yazıklar olsun” diye konuştu.