‘Kadınlar daha da yoksullaşıyor’

  • 09:03 21 Ekim 2020
  • Emek/Ekonomi
Habibe Eren
 
ANKARA - Kadınların istihdamdan çıkması ve iş aramaktan ümidini kesmiş işsizlerin  yarattığı etkilerin Covid-19 salgınıyla birlikte ağırlaştığını söyleyen Prof. Dr. Gülay Toksöz, kadınların çalışma sürelerinin 10 saatin üzerine çıktığını ve daha da yoksullaştığını kaydetti. 
 
Uzun süredir paylaştığı verilerle ‘güven’ sorunu yaşayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) en son yayınladığı işsizlik rakamlarıyla birlikte bir kez daha eleştirilerin odağında yer aldı.  TÜİK’in temmuz ayına dair paylaştığı işsizlik verilerine göre bir yandan işsizlik artarken, diğer yandan istihdam oranı düşüyor. Temmuz ayı işsizlik verilerine göre işsiz sayısı bu yılın temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 369 bin kişi azalarak 4 milyon 227 bin kişi olurken, istihdam edilenlerin sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 254 bin kişi azalarak 27 milyon 263 bin kişi oldu. Öte yandan istihdam oranı ise 2,9 puanlık azalış ile yüzde 43,5 olarak gerçekleşti.
 
Daha önce Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) için Emel Memiş ile birlikte “İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması” nı kaleme alan Prof. Dr. Gülay Toksöz'ün çalışması, var olan durumun TÜİK’in paylaştığı verilerden çok daha vahim olduğunu söylüyor.
 
Gülay’ın çalışmasındaki verilere göre 2016-2019 arasındaki TÜİK verilerinde kadınların işgücüne katılımında sınırlı bir artış olmakla birlikte, işgücünün istihdam ve işsizlik bileşenlerine bakıldığında istihdamdaki artışın dörtte üçü kadar işsizlikte artış yaşanmış. 2018’den bu yana Türkiye ekonomisindeki daralma eğilimlerine bağlı olarak dikkat çeken gelişmenin, özellikle genç ve eğitimli kadın işsizliğinde artış olduğu belirtilen çalışmada, bu durumun Mart ayından itibaren Covid 19 salgınının etkileriyle daha da ağırlaştığı yer alıyor. Çalışmada ayrıca istihdamdaki daralmanın işsizlerin ve işgücü dışında kalan kadınların sayılarının da erkeklere kıyasla ciddi artışa yol açtığı belirtiliyor.
 
‘Covid’in etkisiyle işsizlik sorunu çok daha ağırlaştı’
 
“İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması”nda karşılaştırmanın yıl bazlı yapıldığı için 2016-2019 arası döneme bakıldığını aktaran Gülay,  “Buna göre 2016’da tarım dışı işsizlik oranı kadınlarda yüzde 18.1 iken erkeklerde yüzde 10.9’du. Arada ciddi bir açık var. Aynı şekilde 2019’da tarım dışı işsizlik kadınlarda yüzde 20.7’ye, erkeklerde yüzde 13.9’a çıktı ama açık varlığını kordu.  Covid-19 salgınıyla birlikte ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması işsizlik sorununu çok daha ağırlaştırdı” sözlerini kullandı. 
 
‘Kadınlarda işsizlik oranı daha yüksek’
 
TÜİK’in dar tanımlı işsizlik verilerini de değerlendiren, Gülay, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranlarının çok düşük olduğunu ve yalnızca üç kadından birinin işgücünde olduğunu belirtti. Bu durumun başta karmaşık ekonomik olmak üzere sosyal ve kültürel nedenleri olduğuna dikkat çeken Gülay, bu düşük oranın yıllar içinde hizmetler sektörünün büyümesine bağlı olarak biraz artış gösterdiğini ancak burada işgücünün istihdam ve işsizlik bileşenlerine ayrı ayrı bakmak gerektiğini vurguladı. Gülay, “Yani istihdam artarken, işsizlik de çok hızlı artıyorsa ekonominin yeterli istihdam yaratamadığını gösterir. Söz konusu dönemde istihdamda olan kadın sayısı 612 bin kişi, işsiz kadın sayısı da 438 bin kişi arttı. Türkiye de son yıllarda inşaata dayalı ekonomik büyümenin sınırlarına dayanmasıyla istihdam artışı azaldı, hem erkekler hem kadınlar işsizlikten yoğun biçimde etkileniyorlar. Ancak kadınların işsizlik oranları erkeklerinkinden hep daha yüksek” dedi.
 
'İşsizlikte kadın erkek arasındaki açık daha büyüyor’
 
TÜİK’te yer alan resmi işsizlik tanımının son dört hafta içinde aktif olarak iş arayanlar olduğunu vurgulayan Gülay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oysa iş aramayıp çalışmaya hazır olan yani iş bulma ümidi olmadığı için veya çeşitli nedenlerle iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten çok sayıda insan var ve bunların da hesaba katılmasıyla gerçeği yansıtan geniş tanımlı işsizlik oranına ulaşabiliriz. Geniş tanımlı işsizlik kadın işsizliğinin gerçek boyutlarını yansıtmak bakımından çok daha uygun bir gösterge. Buna göre 2016’da kadınlar için yüzde 24.9 olan geniş tanımlı işsizlik oranı 2019’da yüzde 26.2’ye çıkmış ve her dört kadından birinin işsiz olduğunu gösteriyor. Bu oran erkekler için yüzde 13.7’den yüzde 15.8’e çıkmış. Geniş tanımlı işsizlikte kadınlar ve erkekler arasındaki açık daha da büyüyor. Kadınların istihdamdan çıkması ve ümidi kırılan işsiz olarak iş aramaktan vazgeçmesi veya çalışmak istese de hiç iş arama girişiminde bulunmaması 2020’de Covid-19 salgını ertesinde çok daha yaygınlaştı.”
 
'İnsanlar iş bulma umudunu yitirdi'
 
TÜİK’in  Nisan 2020 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarını değerlendiren DİSK-AR’ın temmuz ayı raporuna göre istihdamın  Nisan 2019-Nisan 2020 arasında 2.5 milyon kişi azaldığını belirten Gülay, “İstihdam içinde olup iş başında olanların sayısı 7 milyon kişi azaldı. Aynı şekilde ücretsiz izin uygulamasının başlamasıyla işbaşında olanların sayısı erkekler için yüzde 23.5 ve kadınlar için yüzde 30.8 azaldı. İşsiz sayıları da kadınlarda 411 bin kişi, erkeklerde 17 bin kişi azaldı. Dolayısıyla işsiz sayılarındaki azalmayı istihdamdaki azalmayla birlikte değerlendirmek ve insanların iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçtiğini görmek gerekiyor. Burada dikkat çekici olan, hem ücretli izne çıkan kadınların oranının erkeklerinkinden yüksek olmasının, hem de azalan işsiz sayılarının esas olarak kadın işsizlerden ileri gelmesinin kadınların bu süreçten çok daha olumsuz etkilendiğine işaret etmesi. Bu durum kadınlar açısından yoksulluk artışına yol açacak” ifadelerini kullandı.
 
‘Günlük çalışma 10 saatin üzerinde'
 
Koronavirüs  sürecinde kadınların eve kapanmasının, iş yükünün giderek artması ve hane içindeki bütün yükün kadınların omuzlarına yüklenilmesine neden olduğunu ifade eden Gülay, bu sürecin kadınlara yansımasını şu sözlerle değerlendirdi: “Covid-19 salgınından sonra UNDP desteğiyle Mayıs 2020’de gerçekleştirilen bir araştırma ev içindeki ücretsiz iş yükünün hem erkek hem kadın için artmış olduğunu gösteriyor. Kadınlar için günde 2.9 saatten 4.5 saate çıkarken, erkekler için 0.3 saatten 1.1 saate çıkmış. Bu süreler arasındaki fark kadınların omuzlarındaki iş yüküne dikkat çekiyor. Artan hijyen gereksinimine bağlı olarak ev işlerinin çoğalmasının yanı sıra uzaktan eğitim uygulaması da çocuklarının eğitim-öğretimine daha fazla zaman ayrılmasını zorunlu kılıyor ve bu işler cinsiyetçi işbölümü nedeniyle kadınlardan bekleniyor. İstihdamda olmaya devam eden kadınlar için, günlük çalışma saatleri 10 saatin üzerine çıkıyor. Dolayısıyla ekonomik yoksunluğun yanı sıra ciddi bir zaman yoksunluğu ortaya çıkıyor."
 
'İktidarın ideolojisinde eşitliğe yer yok'
 
İşgücü piyasasındaki gelişmelerin iktidarın ekonomik büyümede öncelik verdiği inşaat sektörüyle yakın ilişkisi  olduğunu kaydeden Gülay, inşaat sektöründe istihdamın erkek ağırlıklı  olduğunu ve ayrıca bir kez tamamlandıktan sonra yeni bir değer üretmediğini belirtti.“Oysa hizmetler sektöründe özellikle eğitim, sağlık ve bakım hizmetleri alanlarına yapılacak yatırımlar insan odaklı kalkınma açısından çok daha anlamlı ve kadınlar için çok daha fazla istihdam imkanı sunuyor” diyen Gülay,  aynı zamanda insana yakışan işler yaratma potansiyellerinin çok daha fazla olduğunu ifade etti. Gülay, “İktidarların sadece ekonomik karlılığı değil, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan insanı gelişmeyi desteklemesi gerekir. Ancak mevcut iktidarın ideolojisinde eşitliğe yer olmadığını biliyoruz” dedi.
 
 Gülay Toksöz kimdir?
 
Barış Akademisyeni olan Gülay, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden emekli öğretim üyesi.  2004-2008 yılları arasında Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı başkanlığını yapan Gülay,  toplumsal cinsiyet perspektifinden işgücü piyasaları, kadın emeği, uluslararası emek göçü konularıyla ilgileniyor. Gülay’ın  bu konulara ilişkin çok sayıda ulusal ve uluslararası makalesi bulunuyor.  Kitaplarından bazıları: Sendikacı Kadın Kimliği (Seyhan Erdoğdu ile birlikte, İmge Yayınları, 1998), Sosyal Koruma Yoksunluğu-Enformel Sektör ve Küçük İşletmeler (Şerife Türcan Özşuca ile birlikte, SBF Yayınları, 2003), Uluslararası Emek Göçü (Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006), Türkiye’de Kadın İstihdamının Durumu (ILO, 2007) ve Kalkınmada Kadın Emeği’dir (Varlık Yayınları, 2012).  “Irregular Migration, Informal Labour and Community: A Challenge for Europe” (2007) başlıklı kitabı  Erik Berggren, Branka Likic-Brboric, Nikos Trimikliniotis ile birlikte derlemiştir. “Geçmişten Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği” başlıklı kitabı  Ahmet Makal’la birlikte derlemiş ve bu çalışma Ankara Üniversitesi yayını olarak çıkmıştır (2012).”