Esnaf Sema’dan kadınlara güçlü durma çağrısı

  • 09:04 17 Temmuz 2020
  • Emek/Ekonomi
AĞRI - Doğubayazıt’ta esnaflık yapan Sema Şahin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı 30 yıldır mücadele ediyor. Boşandıktan sonra daha fazla baskıya maruz kalan Sema, pes etmeyerek ikinci dükkanını da açtı. Sema, tüm kadınlara da güçlü durma çağrısı yapıyor. 
 
Toplumsal cinsiyet rolleri yüklenerek her alandan dışlanan, sürekli baskıya maruz bırakılan kadın bir de boşanmışsa yaşadıkları ikiye katlanıyor. Bu yüzden mücadelesi de çok daha zorlu ve büyük oluyor. O mücadelenin sahiplerinden biri de Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde yaşayan Sema Şahin (52). 
 
‘Beni engelleyeceklerini biliyordum’
 
İstanbul’da yaşayan Sema, evlilik hayatında yaşadığı sorunlardan dolayı boşanır ve doğduğu memlekete geri dönerek yeni bir mücadeleye başlar. Boşanmış bir kadın olarak toplumun baskısına maruz kalan Sema, “20 yıl İstanbul’da yaşadım. Marmara depreminden sonra memleketime geri döndüm. Boşanma davası açtığım zaman ailemin haberi yoktu. ‘İki çocuklu kadın nasıl boşanır, millet ne der’ diye beni engelleyeceklerini iyi biliyordum. İki çocuğumla memlekete döndüm. Çocuklarıma, kendime bakmak zorundaydım” diyor. 
 
Doğubayazıt’a döndükten sonra tuhafiye dükkanı açan Sema, “İlk geldiğim zamanlarda kadınlar bırakın tuhafiye açmayı, kadın kuaförleri bile açamazlardı” diyen Sema, “Kadın nasıl dükkân açar” düşüncesinin hakim olduğunu söylüyor. 
 
‘Dükkanın önünde nöbet tutan akrabalarım oldu’ 
 
1990’lı yıllarda Doğubayazıt’ta kadının çalışmasının mümkün dahi olmadığını, kendisinin de çok büyük zorluklar çektiğini aktaran Sema, akrabalarının dükkan önünde nöbet tuttuğunu, iftiralar atıldığını söylüyor. O zaman bütün tuhafiye dükkanlarını erkeklerin işlettiğini söyleyen Sema, şöyle devam ediyor: “‘Neden burada bir kadın da dükkân açmasın, neden kadın işletmesin’ diye düşündüm. Kadınlar daha rahat alışveriş yapsın diye bir tuhafiye açtım. Yakın akrabalarımdan, tuhafiye işleten kişilerden tepki gördüm. Hatta dükkâna giren müşterileri kontrol etmek amaçlı dükkânımın önünde nöbet tutan akrabalarım bile oldu. Bir kadın işletmecinin dükkânına sadece kadın girecek diye bir kural yok. Bana ağır ithamlarda bulundular, dükkâna gelen erkek müşteriler ile aramda ilişki oluğunu dahi söylediler. Ama ben yine de yılmadım ikinci dükkânımı da kaldığım mahalleye açtım. Yöresel kumaşlar,  kıyafetler satıp, kiraladım. Bu şekilde kendi paramı kazandım, çocuklarımı yetiştirdim.”
 
‘Hayatımı yalnız gayet iyi sürdürdüm’ 
 
Esnaflığın yanı sıra 1994 yılında kurulan ve 2003’te kapatılan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Kadın Kolları’nda da yer alan Sema, “Atık yeter bir anne olabilirim ama her şeyden önce bir kadınım” diye belirtiyor. Sema, şöyle devam ediyor: “Neden sürekli baskı altındayım, neden kendimi ispatlamak zorundayım? Ben buyum, beni böyle kabul etmek zorundansınız. Feodal erkek zihniyetine karşı mücadele verdim. ‘Çocukları babasına bıraksaydın, evlenip hayatını kursaydın’ diyenler oldu. Böyle bir bakış açısı da var toplumda maalesef. İlle de kadın sırtını erkeğe mi dayamalı? Erkek olmadan kadın hayatına devam edemez mi? Kendi ekonomisini kuramaz mı? Neden kendimi bu toplumda var edemeyeyim? Neden ekonomimi kendim kazanamayayım? Her şeye rağmen mücadelemi verdim yalnız başıma hayatımı devam ettirdim.”
 
‘Kadınlar olarak mücadele etmeliyiz’
 
Kadınlara yönelik baskılara da değinen Sema, “Toplumun yarısını oluşturuyoruz o halde toplumda neden yerimiz yok? Kadın neden kabullenilmiyor? Bunun karşısında kadınlar olarak mücadele etmeli ses çıkarmalıyız, ‘biz de varız’ demeliyiz. Kadınlar pes etmemeli, ‘insanlar ne der’ kaygısı yaşamamalı. Toplumun algısını kırmak amaçlı erkek kahvesine de girip oturuyorum. Bir işletmeye daha ortaklık ediyorum. Kadın eli değdikten sonra kadınlar da güvenle gelebiliyor, vakit geçiriyor” diye ekliyor.