‘Kurdistan’da yapılan barajlar demografik değişimi amaçlıyor’
- 09:02 16 Mayıs 2024
- Ekoloji
Şehriban Aslan
AMED - Ekolojstler Geliyê Godernê’de yapılmak istenen barajın "güvenlik barajı" olduğuna dikkat çekerek,"Baraj yapımıyla birlikte onlarca bölge sular altında kalacak. Bu kapsamda köylerin boşaltılması ile Kürt halkının yerinden edilmesi amaçlanıyor" dedi.
Amed’de Silvan Barajı ile Farqîn (Silvan), Pasûr (Kulp), Licê ( Lice) ilçelerinde 50’den fazla köyün, yurttaşların ve canlıların yaşam alanı olan Geliyê Godernê yok edilmek isteniyor. Mezopotamya Ekoloji Hareketi yapılmak istenen baraja ilişkin yaptığı açıklamada, “Dünya literatürüne ‘güvenlik barajı’ tanımını kazandıran aklın son ekolojik kırım hamlelerinden biri de Silvan Barajı’dır. Endüstriyel ölçekte yapılan Silvan Barajı, sermayenin sömürüsüne hizmet edip tekçi ulus devletin inşası için yapılan bir barajdır. Silvan Barajı’nın kamu yararı, sulu tarım, enerji ihtiyacını sağlamak adına yapıldığı söylemleri kandırmacadan öte değildir” diyerek tepki göstermişti.
Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivisti Derya Akyol ve Ekoloji Derneği aktivisti Elida Zerri konuya ilişkin değerlendire yaptı.
‘Amaç bir halkın asimilasyonu’
Ilısu Barajı’nın tıpkı Silvan Barajı gibi “güvenlik barajı” adı altında literatüre alındığını söyleyen Derya, aslında bunun tekçi ulus devlet anlayışının bir politikası olduğunu belirtti. Derya, “Kurdistan kentlerinde Kurdistan coğrafyasında bir halkın asimilasyonunu, demografik değişimi amaçlayan projelerdir. Evet, sermayecilerin de bir amacı var ama asıl amaç; Kürtlerin yerinden edilmesi, asimilasyona uğratılmasıdır. Geliyê Godernê neotoliğe uzanan bir tarihe sahip. Aynı zamanda hem doğal güzellikleriyle hem de birçok türü içinde barındıran zengin bir biyoçeşitliliğe sahip. Tıpkı diğer yerlerde olduğu gibi Geliyê Godernê de doğanın aslında bütünüyle toplumu içerisine alan diğer canlı varlıklarıyla bizim için ekolojinin olmazsa olmaz yerlerinden biridir” dedi.
‘Doğa ve toplum aynı öneme sahip’
Kendileri için havanın, suyun, toprağın ve toplumun aynı öneme sahip olduğunu kaydeden Derya, “Baraj yapımıyla birlikte sular altında kalacak bölgelerin onlarca köyün boşaltılması tamamen Kürt halkının yerinden edilmesini amaçlayan projelerdir. Bizim de aslında yaklaşımımız doğanın korunması ve ekolojik kırımların gerçekleşmemesine yöneliktir. Fakat tamamen Kürt halkının kimliğinin, kültürünün bütünüyle korunması niyetiyle mücadelemizi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
‘Toplumun tepkiselliğiyle mücadele güçlenir’
Derya, ayrıca Geliyê Godernê için devam eden mahkeme sürecine de değinerek, “Mahkeme süreçleri de genellikle iktidar güdümünde olduğu için yeterince sonuç alınmıyor. Aslında bu da mücadelenin bir parçasıdır ama bütünüyle toplumun tepkiselliğiyle mücadelenin güçleneceğine inanan taraftayız. Bizler ekoloji aktivistleri olarak bu projelerin amaçlarını, planlanma sebeplerini olabildiğince kamuoyuna basın aracıyla yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Kurdistan coğrafyasında alana gitmek bazen mümkün olmuyor. Çeşitli engellemelerle karşılaşıyoruz ki bunu resmiyete döküp güvenlik alanı da ilan edip hayvanların bile o bölgeye girmesi engelleniyor. Bu tarz zorluklar olunca biraz daha tepkinin düştüğünü, zayıf kaldığının farkındayız” ifadelerini kullandı.
‘Betona gömülmek isteniyor’
Ekoloji Derneği aktivisti Elida Zerri, devletin barajları bilinçli bir şekilde yaptığına dikkat çekerek şöyle dedi: “Özellikle Kürt coğrafyasında barajlar bahane edilerek kültürümüz, tarihimiz yok ediliyor. İnsansızlaştırılmaya çalışıyor. Bunu Hasankeyf’te de gördük. Kültürel ve tarihi alanı betona dönüştürdüler. Geliyê Godernê’de de aynı şekilde dinamitlerle doğa talan edilerek, yok etmeye çalışılıyor. Tüm bunlar olurken verilen tepkiler de yeterli değil. Söz konusu Kurdistan ve Kürtler olunca maalesef ki tepkiler çok kısıtlı ve az kalıyor. Başka yerde doğa talanı yapıldığında ya da haksızlık yapıldığında biz var gücümüzle başkaldırıyoruz ve yanlarında oluyoruz. Çevreyi düşünen ve duyarlı olan herkese sesleniyorum; herkesi buraya davet ediyorum. Burada bir set oluşturalım.”