İktidar ve muhalefet ekolojik yıkımda ortak!
- 09:03 24 Temmuz 2023
- Ekoloji
İZMİR - Orman yangınları, ormanlık alanların yok edilmesine ilişkin değerlendirme yapan Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Halime Şarman, “Orman alanlarında ne yazık ki iktidarın ve muhalefetin nasıl işbirliğiyle ortaklaşmalar içinde olduğunu yaşadığımız bölgelerde görüyoruz. Biri ÇED’ini veriyor biri ruhsatını veriyor. Al gülüm ver gülüm hayatı var burada” değerlendirmesi yaptı.
Her sene yaşanan yangınlar ormanlık alanların azalmasına neden olmaya devam ediyor. 2021’den bu yana Türkiye’de orman varlığının yüzde 16’sı kaybedilirken iktidar ve devlet yetkilileri çıkan orman yangınlarına gereken müdahaleyi yapmakta geç kalıyor. Yanan alanlar ise hemen ardından ranta açılıyor.
Orman yangınları, nedenleri ve yanan alanların ranta açılmasına ilişkin Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Halime Şarman, değerlendirmelerde bulundu.
‘Yangınlarda açıklanmayan en büyük sebep elektrik sistemleri’
Yangınların çıkış sebeplerinin şüphede kalmasının doğru bir şey olmadığını belirten Halime, şu ana kadar meydana gelen yangınlarda birkaç madde bağımlısı şüpheli dışında herhangi bir bilgiyle karşılaşmadıklarını söyleyerek açıklanmayan en büyük sebebin elektrik sistemlerinden kaynaklı orman yangınları olduğunu vurguladı. Halime, “Orman varlığının üzerinden geçilen o yüksek yayılım hatlar ya da kurulan trafolar bu sistemden kolay para kazanmayı hedeflemiş şirketlerin zamanında bakım yapmaması, gereken tedbirleri almaması yüzünden sürekli bizim orman varlığını kaybetmemize neden oluyor. Bu bilgi halktan gizleniyor. Bilimsel verilere baktığımızda yüzde 50’nin üzerinde nedeni bilinmeyen bir yangınlar var. Aslında bu nedeni bilinen ve açıklanmayan bir durum, o da elektrik hatlarından kaynaklı orman yangınları. İnsan kaynaklı yangınlar da çok yüksek ama dediğim gibi gerekli tedbirlerin alınmasında geç kalınan, yapılmayan bir durumla karşı karşıyayız” dedi.
Orman köylüleri
Önceki dönemlerde orman köylüsü diye bir kavramın olduğunu ifade eden Halime, orman köylülerinin geçimlerini ormandan sağladıklarını ve ormanı da bir yaşam kaynağı olarak gördüklerini kaydederek “Yangınlarla mücadelelerde de kadim bir bilgi birikimine sahiplerdi. Nasıl ki okulları boşaltarak taşıma sistemiyle öğretmeni köyden çıkartıp imamı yerleştiren anlayış, orman varlığıyla da işgal ve yağmayla ilgili bir hedefi olduğu için orman köylüsünü içinden çıkarttı ama yerini dolduramadı” şeklinde konuştu.
Son üç yılda yüzde 16 orman varlığı kaybı
2021 yılında Türkiye’nin güney bölgelerinde yaşanan yangında Manavgat’tan Milas’a kadar çok geniş bir alanın yandığını hatırlatan Halime, şunları söyledi: “2023 yılına kadarki bölümde orman yangınlarında orman varlığının yüzde 16’sını kaybettik, bu devasa bir rakam. Bu kayıpların en önemli nedenlerinden bir tanesi yangın söndürmede hava taşıtlarının gerektiği gibi kullanılmaması, o alandaki yatırımların yandaşlara peşkeş çekildiği ama kamu yararının tümüyle ortadan kalktığı bir sistem vardı. O süreçte Türk Hava Kurumu’nun uçakları havalanamaz dedi ama biz o hava kurumunun uçaklarını geçen yıl çıkan orman yangınlarında manevralarını gördük. O uçamaz, hantal denilen uçakların nasıl akrobatik hareketler yaptığını biz kendi hayatlarımızda deneyimleyerek gördük.”
İktidar ve muhalefet bu konuda ortaklaşıyor
Anayasanın 169’uncu maddesinde “Devlete ait orman varlığının hiçbir şekilde eksiltilemez” dediğine dikkat çeken Halime, ”Hepimiz biliyoruz ki anayasa bizim daha çok kullandığımız bir terminolojiye döndü ama pratik hayatta ihmal edilen, sayfaları kapatılmış bir metne dönüştü. Çünkü orman alanlarında ne yazık ki iktidarın ve muhalefetin nasıl işbirliğiyle ortaklaşmalar içinde olduğunu yaşadığımız bölgelerde görüyoruz. Biri ÇED’ini veriyor biri ruhsatını veriyor. Al gülüm ver gülüm hayatı var burada. Orman varlıklarının nasıl yeni betonlaşma alanı olarak görüldüğünü hepimiz biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Sinpaş zarar görmeyen alanlara da inşaat yapıyor
Yanan yerlerde bir proje geliştirmek için olayın soğumasının beklendiğini söyleyen Halime “Şu an yanan yerlerden bir tanesi İçmeler’de başımıza bela olan Sinpaş inşaatı. Yangından etkilenen bir bölgeydi, firma ısrarla olmadığını söylüyor ama 2021’in Ağustos’undan önceki görüntülerine baksınlar ve sonraki görüntülerine baksınlar. Yangının nereye etki ettiğini yani firmanın doğru söyleyip söylemediğini hemen görmek mümkün. Orada orman varlığını azaltıcı hiçbir çalışma yapılmaması gerekirken şu anda yayılan bir inşaat alanıyla karşı karşıyayız. Bu herkesin gözünün önünde olup bitiyor” dedi.
2021 Marmaris yangınında 6’ıncı güne kadar devlet kurumu yoktu
2021’de yaşanan Marmaris yangınında her günü birebir yaşayan biri olduğunu paylaşan Halime, yangının 6’ıncı güne kadar orman emekçisinin dışında 6’ıncı günden itibaren kamuoyunda yaratılan baskı, sanatçıların feryat figan etmesi sonucunda bir hareketlilik oldu. Ama onlar harekete geçene kadar zaten sivil inisiyatif kendi donanımlarını yangın olan bölgeye devlet kurumunun olmadığını aktardı. Halime, “Durmayan bir yangınla karşı karşıyaydık. Üzerimize külün yağdığı 10 gün yaşadık ve bu 10 günün 6 günü orman emekçileri dışında devlet kurumlarıyla harekete geçmedi. Sonra da sivil inisiyatifin bu kadar güçlü işin içinde olmasına ve bunun da onları kendilerince zayıflatan bir propaganda olması nedeniyle harekete geçmeleri gerektiğini düşündüler. Tıpkı bu yıl depremlerde olduğu gibi. Bu yıl 3’ü aşkın yangın meydana ageldi. Bir tanesi çok rüzgarlı bir günde ve yayılma ihtimali çok yüksek bir yangındı. Çok hızlı hava kuvvetleri harekete geçirildi. Havadan müdahale çok sayıda uçak ve helikopterle yapıldı ve orman yangını söndürüldü. Bu da bize sevindirici bir görüntü oldu. Bir yandan da şunu gösterdi, demek ki sönebiliyormuş biz 10 niye yandık?” şeklinde konuştu.
‘Ağaçların yanmasıyla orman vasfı kaybedilmez’
Ağaçların yanmasının alandaki orman vasfının kaybedildiği anlamına gelmediğinin altını çizen Halime, “Ormanın varlığından bahsetmek için o toprakta yatan tohum bankasıdır asıl olan. Yani ağaç gidebilir ama topraktaki tohum bankası yeniden orman yaratma gücüne sahiptir. Yani hızlıca toparlıyor biz yeter ki orada ağacı görmediğimizde orman gitti demeyelim. Ağacın olmaması ormanın kaybolduğu anlamına gelmez. Bu bizim bugüne kadar bilmemiz gereken bir gerçeklikti. Bilseydik bir daha başka sahip çıkardık” dedi.