Uluslararası Kadın Konferansı: Birlikte mücadele ile özgürlüğe!

  • 20:57 6 Kasım 2022
  • Dünya
 
HABER MERKEZİ - Berlin'de gerçekleştirilen 2'nci Uluslararası Kadın Konferansı'nda konuşan kadınlar, “Kazanımları sağlamak kadar korumak da ortak mücadelenin görevi olmalıdır. Kolektif mücadele bizi özgürlüğe taşıyacaktır” mesajı verdi.
 
Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı’nın “Devrimimiz: Hayatı Özgürleştirmek” şiarıyla düzenlediği 2’nci Uluslararası Kadın Konferansı Almanya’nın başkenti Berlin'de ikinci gününde sürdü. Konferans 6 Kasım 2014 tarihinde Kobanê'ye destek vermek için sınırda nöbet tuttuğu sırada açılan ateş sonucu katledilen Kader Ortakaya'nın anılması ve Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklamaları nedeniyle tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve tüm siyasi tutuklulara selam gönderilmesi ile başladı.
Konferansta ilk olarak, Koordînasyona Komelgeha Jinên Azad a Rojhilatê Kurdistanê (KJAR) tarafından yollanılan videolu mesaj paylaşıldı.
 
‘Kürdistan'daki kadın mücadelesi dünyaya yayıldı’
 
KJAR’ın mesajında şu ifadeler yer aldı: "Bu süreçte emsalsiz bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadele kuşkusuz başarı ile sonuçlanacaktır. Jîna Emînî'nin katledilmesinden sonra özgürlük mücadelesi tüm İran'a yayıldı. Halklar rejime karşı başkaldırdı ve devletin baskısını artık kabul etmeyeceklerini belirttiler. Şah rejimi kadınların direnişi ile yok edilmişti fakat İslam rejimi ile birlikte kadınların tüm hakları ellerinden alındı. Bu 43 yıllık diktatörlüğe rağmen kadınlar direnişten vazgeçmedi. Yüzlerce kadın tutuklandı, tecavüze, işkenceye uğradı ama pes etmedi. Jîna'nın katledilmesi son damla oldu ve binlerce kadın alanlara çıktı. Kürdistan'daki kadın mücadelesi bugün tüm dünyaya yayıldı. Jîna'nın intikamını mutlaka alacağız. ‘Jin jiyan azadî’ artık evrensel bir devrimi temsil etmekte ve herkes bu devrimde kendisini görmekte. Erkekler de sokakta bu sloganı atıyor çünkü onlar da toplumsal özgürlüğün kadın özgürlüğünden geçtiğini biliyor. ‘Jin jiyan azadî’ 40 yıllık bir direnişin mirasıdır. Başkan Apo'nun özgürlük için verdiği emeğin ürünüdür. İnanıyoruz ki bu konferansta da ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi hayata geçirilecektir. KJAR olarak özgürlük inancı ile sizleri selamlıyor ve mücadeleyi başarıya ulaştıracağımızın sözünü veriyoruz."
 
Rojava Devrimi
 
Konferansın açılış konuşmasını İngiltere'den yazar-aktivist Rahila Gupta yaptı. Ataerkil sistemin kadınlara yönelik çok yönlü saldırılarını durdurmak için mücadelenin nasıl güçleneceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Rahila, istedikleri yaşamın mucizelerle değil devrimle olacağını vurguladı. Suriye'de savaşın ortasında Rojava gibi bir devrimin yaşandığına dikkat çeken Rahila, Rojava Devrimi'nin tüm dünyaya ilham olduğunu belirtirken, bu devrimin Kürt kadınların mücadelesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın düşüncelerinin hayata geçirilmesi ile gerçekleştirildiğine işaret etti.
 
Kimyasal silah kullanımı
 
Konferansın ikinci gününde "Ataerkil zihniyetin yarattığı parçalanmayı aşmak: Sınıf, milliyetçilik, dincilik" başlığı altında düzenlenen birinci bölümünde konuşan sosyolog-yazar Dilar Dirik, kadının kendini erkek egemen sistemin düşünce yapılarından nasıl özgürleştirmesi gerektiğine değindi. Son zamanlarda devlet tarafından kadınlara ve özgürlükçü halklara karşı faşist hareketlerin güçlendirildiğine dikkat çeken Dilar, "Faşizmi normalleştiren iklimi anlamamız lazım. Faşizme karşı kadın özgürlük hareketlerinde de bir yükseliş var. Bugün radikal devrimci sloganların içinin boşaltılması gibi bir sürece de şahit oluyoruz. CIA, NATO gibi canavar kurumlar kadınları destekliyor gibi reklamlarını yapıyorlar. Mesela Hollywood sinemasında ‘Jin jiyan azadî’ sloganı ile Kürt kadınlarına yer veriliyor ama bir yandan da kimyasal silahla katledilmelerine destek veriyorlar. Buna karşı bizim ideolojik duruşumuz çok önemli. Çünkü devletler toplumsal hareketleri sürekli kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.
 
Binlerce kadın mülteci oldu
 
Kadın ve Çocukları Destekleme Stratejik Araştırmalar Merkezi adına söz alan Dr. Anjila al-Maamari de konuşmasında Yemen'de kadınların yaşadığı zorluklara yer verdi. Anjila, Yemen'de kadın hareketlerine rağmen barışın hala sağlanamadığını belirterek, 8 yıldır süren savaştan dolayı binlerce kadının mülteci olduğunu vurguladı. Kadınların toplumsal alana girmekte ciddi sorunlar yaşadığını ve karar alma süreçlerinde yer almakta ısrarcı olduklarını sözlerine ekleyen Anjila, Yemen'in kadın hakları konusunda en kötü ülkelerden biri olduğunu ekledi.
 
‘Tutsak yoldaşlarımız için de mücadeleyi büyüteceğiz’
 
Arjantin'de su ve toprak hakkı için sömürgecilere karşı mücadele veren kadınlar adına konferansa katıldığını belirten NiUnaMenos Hareketi’nden feminist gazeteci-yazar Marta Dillon ise, "Bizler Latin Amerika'da katledilen gerillaların, katledilen çocuklarının kemiklerini arayan Plaza de Mayo Anneleri’nin torunlarıyız. Aynı zamanda Kürdistan dağlarındaki gerillaların da yoldaşlarıyız” dedi. Arjantin’de kadınların yok olmaya karşı mücadele ettiğini dile getiren Marta, “Topraklarımızda yaşananlar, faşizmin görünen yüzüdür. Kapitalist sistem yerli halkları birbirine düşürerek kaynaklarımızı çalıyor. Devletler terörist eylemler yaparken bizlere terörist diyor. Birçok yoldaşımız bundan dolayı cezaevlerinde. Onların da özgürleşmesi için mücadelemizi daha da büyüteceğiz" ifadelerini kullandı.
 
'Dayanak olamdan devrim gerçekleşmez'
 
Jineoloji Akademisi'nden Elif Kaya da konuşmasına Türkiye tarafından Süleymaniye’de katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi akademisyen ve gazeteci Nagihan Akarsel’i anarak başladı. Elif, jineolojinin, kadın devrimiyle ortaya çıkan ve toplumsal kültüre giren değerlerin, deneyimlerin ve bilginin dönüştürülmesinde nasıl bir rol oynayacağına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Elif, “Rojava'da demokratik bir sistem kuruldu, Mısır'da ise diktatörlük rejiminin devamı olan bir hükümet kuruldu. Çünkü Rojava'da tarihsel, ideolojik bir mücadele geleneği vardı. Bundan dolayı anında devrimi yaratma olanağı oldu. Böylesi bir devrimin dayanağı olmadan gerçekleşemeyeceğini biliyoruz" vurgusu yaptı.
 
Konferansa Fransa’dan katılan Feminist aktivist ve Felsefe Profesörü Jules Falquet ise topraklarından göç etmek zorunda kalan mülteci kadınların yaşadıkları zorlukları anlattı.
 
Kolektif mücadele ile özgürlüğe!
 
Kısa bir aranın ardından devam eden konferansın 2'nci bölümünde moderatörlüğü İtalya'dan gelen film yapımcısı Benedetta Argentieri gerçekleştirdi.  Bu bölümde Tevgera Jinên Azad (TJA) adına Deniz Abukan konuştu. Deniz, sunumunda şunları dile getirdi: "Erkek egemen zihniyetinin kölelik ve tecavüz zihniyetine karşı bizler özgürlük mücadelesi yürütüyoruz. Kürt kadınları olarak yaşam felsefemizi demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmadan almaktayız. Özgür kadın hareketinin büyük emeklerle yarattığı eşbaşkanlık sisteminin tüm dünyaya yayılması kadınların çözüm gücü olmasını sağladı. Eşbaşkanlık sistemi bir kadın kazanımıdır. Türkiye'de kadınlar eşbaşkanlık sistemini uyguladığı ve savunduğu için yargılandılar, tutuklandılar. Kazanımları sağlamak kadar korumak da ortak mücadelenin görevi olmalıdır. Kolektif mücadele bizi özgürlüğe taşıyacaktır.”
 
RA Life Urban Self Defense System siyah kadın hareketinden aktivist, yazar ve sanatçı Jade Daniels, etnik, kültürel, dinsel ve sınıfsal çelişkilere dair konuşurken Afganistan'dan Kürdistan'a halkların mutlaka özgürleşeceğini kaydetti ve konferanstaki tek ABD'linin kendisi olduğunun ama ABD'yi değil ezilen halkları ve siyahi kadınları temsil ettiğinin altını çizdi.
 
'İnsanlığı kurtaranlar Türk devletinin saldırılarına uğruyor'
 
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Asya Abdullah ise konferansı tarihi bir adım olarak değerlendirerek, Türkiye devleti ve ona bağlı güçlerin Rojava'ya dönük saldırılarına dikkat çekti. Asya, şöyle konuştu: "Kadın özgürlük mücadelesinin tüm dünyada tanınmasını sağlayan ve şu an tecrit altında olan Rêber Apo'yu selamlıyorum. Kadın özgürlük mücadelesi her yerde büyüyor. Kapitalist sisteme ve faşizme karşı mücadele eden kadınlar her gün saldırılara uğruyor. Kürdistan'da bugün insanlığın değerlerini savunan Kürt kadın devrimcilere yönelik kimyasal silahlar kullanılıyor. Dünyanın gözü önünde Kürdistan topraklarında 24 saat yasak silahlar kullanılıyor. Bu savaşın durdurulması için tüm dünyada ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Rojava Devrimi'nde YPG-YPJ savaşçıları tüm insanlık için mücadele yürüttü ama bugün insanlığı kurtaranlar Türk devletinin saldırılarına uğruyor. Yüzlerce kadın devrimciyi katlettiler, tutukladılar, işkence ettiler. Bunların hepsi dünyanın gözü önünde oldu.
 
Rojava Devrimi’ne saldırılar
 
Kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar Türk devletinin hedefi oluyor. Rojava Devrimi'ne karşı yapılan bu saldırılar kadının varlığınadır. Türk devletinin bu saldırılarına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Rojava'da tarihi süreçler yaşadık, çok büyük kazanımlarımız oldu. Bunların hepsi şehitlerimizin sayesinde oldu. Binlerce anne çocuklarını devrime verdi. Halaylarla şehitlerini gömdüler. Efrînli anneler, 'Çocuklarımız olmadan yaşayabiliriz ama toprağımız olmadan yaşayamayız' dediler. Bundan dolayı büyük bedellerle elde edilen Rojava'yı savunmamız için hepimizin ortak bir şekilde mücadele etmesi gerekir. Rojava Devrimi tüm kadınların devrimidir. İlk enternasyonalist şehitlerimizden biri de Ivana Hoffman'dır. Onun şahsında tüm şehitlerimizi saygı ile anıyorum. Jîna Eminî şahsında da İran ve Rojhilat'da mücadele eden kadınları  ve Afganistan'da en gerici sisteme karşı direnen tüm kadınları selamlıyorum.”
 
Êzidî halkını HPG-YJA STAR korudu'
 
Konferansa katılamayan Heza Şengali de Şengal'den videolu bir mesaj gönderdi. Mesajda şunlar belirtildi: "Êzidî kadınların tarihinde çok fazla acı var fakat buna karşı çok büyük mücadeleleri de var. Bu kadar katliamla yüz yüze kalan topluma öncülük edenler yine kadınlardır. 2014 yılında DAİŞ saldırısında sizi koruyacağız diyen KDP ve Irak devleti Êzidî halkını DAİŞ'e teslim etti. Binlerce insan katledildi, işkence edildi, anneler, çocuklar köle pazarlarında satıldı. Çocuklar annelerinden kaçırıldı, bunlar anneler için çok büyük acılardır. Tüm dünya sessiz kaldı kimse bu halka sahip çıkmadı. Sadece HPG ve YJA Star güçleri bu halkı korudu. Şengal'de anneler ve kızları HPG-YJA STAR güçlerinin Şengal'i özgürleştirmesinden sonra örgütlendiler, topraklarını savundular, yaşamın her alanında söz ve güç sahibi oldular. Êzidî halkını DAİŞ çetelerinden korumak için YJŞ çok büyük bedeller ödedi. YJŞ sonuna kadar Êzidî toplumunu korumaya devam edecek. DAİŞ yok oldu ama Şengal KDP, Irak ve Türk devleti tarafından sürekli saldırılara maruz kalıyor. Tüm kadınlarla birlikte DAİŞ çetelerine ve bu işgalci güçlere karşı ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor.”
 
Konferans konuşmalarla devam ediyor.