21. yüzyılda da korkulan ‘en büyük sorun’: Yeni kelebeklerle yeni bir dünyaya (2)

  • 09:11 13 Kasım 2018
  • Dosya
Saldırılara yanıt net: Şiddetle bir gün değil her gün mücadele 
 
Sibel Özalp
 
İSTANBUL - Kadına yönelik şiddet, katliam ve cinsel saldırının hız kesmeden devam ettiği 2017-2018 yıllında da kadın kırımı aleni bir şekilde sürdü. Saldırılara yanıtı net olan kadınlar ise, erkekliğin kutsanmaya çalışıldığı sokakları terk etmeyerek ve susmayarak hayatlarına sahip çıktı-çıkıyor. 
 
Ülkede ve tüm dünyada fiziksel, siyasal, ekonomik veya sözlü şiddete maruz kalarak susturulmaya çalışılan kadınlar, buna rağmen özgürlük mücadelesinden bir adım bile geri atmadı. 2017 Kasım ayından bu yana dur durak bilmeyen şiddet ve hak gasplarına karşı alanları terk etmeyen kadınlar, yeri geldi şiddet uygulayan erkeğe özsavunma ile cevap verdi, yeri geldi hesap sormaktan tereddüt etmedi. Türkiye’de kadınların yaşam alanlarından koparılmaya çalışıldığı bir dönemde başlatılan “Kıyafetime Karışma” eylemi yıla damgasını vuran eylem oldu. Kadın meclisleri kuruldu, her bir saldırıya karşı dört duvar arasına çekilmek yerine sokağa taşan kadınlar, susmak yerine bilakis hayatlarına sahip çıktı-çıkıyor. 
 
İstanbul Sözleşmesi yok gibi davranılıyor!
 
Bu mücadele karşısında her fırsatta erkekliği kutsayan AKP Hükümeti, bu süre zarfında kadın kazanımlarını hedef almaktan geri durmadı. Kadın mücadelesi alanında faaliyet yürüten sivil toplum örgütlerinin çalışmaları sonucu derlenen verilere göre, 2002-2017 yılları ve 2018 Ocak-Şubat ayları arasında Türkiye’de en az 14 bin 672 kadının yaşam hakkı ihlal edildi. 
 
“Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)”, özellikle ev içi şiddet konusunda, kadına yönelik şiddet, uluslararası alanda bölgesel olarak hazırlanmış ilk Avrupa Konseyi Sözleşmesi. Kadına yönelik aile içi şiddetle ilgili yaptırım gücü olan ilk uluslararası sözleşme olan bu belge, 1 Ağustos 2012 tarihinde İstanbul’da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anıldı. Yerel mahkemelerde uygulanacağına, Adalet Bakanlığı personeli, hakim ve savcılara bu Sözleşme kapsamında eğitimler verileceğine adeta İstanbul Sözleşmesi “yok gibi” davranıldı. 7 yıldır taraf olunduğu halde adım atılmadığı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu (GREVIO) raporu ile de somutlaştı. GREVIO özetle, “Erken evliliklerin önünü açıyorsunuz, şiddete ilişkin adli veriler eksik, çifte mağduriyetlerin önüne geçmiyorsunuz, kadın STK’lerini kısıtlıyorsunuz, koruma kararlarını kısa süreli veriyorsunuz” dedi. Sözleşme’nin ilk maddesindeki kadın ve erkek eşitliğinin tüm mekanizmalarda sağlanmasına ilişkin bir politika Türkiye’de olmadığı gibi tam tersine kadınların elindeki hakların tırpanlanıp, erkekliğin yüceltilmesi var. 
 
6284 sayılı Yasa hedefte
 
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma ya da haksızlığa uğrayanları koruma gibi yaptırımları düzenleyen, kadınlara maddi yardımdan kimlik değiştirmeye kadar birçok hak tanıyan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un etkin bir biçimde uygulanmamasının sonuçları ağır bir şekilde yaşanıyor. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili makamlarının şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken, bu yükümlülük yerine getirilmiyor. 
 
Kadın hareketinin ısrarlı çabaları sonucu 2012 yılında kabul edilen yasa, “Yuva yıkan yasa” olarak hedefe konuldu. 
 
Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu Raporu adım adım hayata geçiriliyor
 
Açıklandığı dönem büyük tepki gören Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu Raporu da, adım adım hayata geçirilmeye başlandı. Raporda yer alan müftülere nikah kıyma yetkisi hayata geçirildi. Şimdi nafaka gündemdeyken, raporda ilahiyat fakültelerinden mezun olanların aile danışmanı olması maddesi var, hadım meselesi, 6284 ile verilecek tedbirlerin 15 güne düşürülmesi talebi, aile mahkemelerinin gizlilikle yürütülmesi talebi var. Yine İstanbul Sözleşmesi’ne tamamen aykırı olan aile mahkemelerinde arabuluculuk ve uzlaşma da yer alıyor raporda.  
 
Meclis’e getirilen Af Yasası
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ısrarla gündeme getirdiği ve yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sunduğu af teklifine göre; 162 bin tutuklu ve hükümlü aftan yararlanabilecek. Bu teklifle birlikte en dikkat çeken ve kadın örgütlerinin ısrarla karşı çıktığı konu ise, kadın cinayeti ve çocuk istismarına yönelik işlenen suçlardan ceza alanların yararlanıp yararlanmayacağı meselesi. Hükümet yetkililerinden her ne kadar bu gruptakileri kapsam dışı bırakacağı yönünde açıklamalar yapılsa da bunun sonuçlarının böyle olmayacağı konusunda kadınlar hemfikir. Kasten öldürme ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymiş kişilerin afla serbest bırakılmasının da önünü açan Bahçeli’nin af teklifine kadın örgütleri karşı çıkıyor.
 
OHAL döneminde bilanço daha da ağırlaştı 
 
Olağanüstü Hal (OHAL) döneminin bilançosu, sokağa çıkma yasakları süresince kadınların yaşadığı hak ihlalleri, belediyelere atanan kayyımların kadın kurumlarını hedef alması, seçilmiş kadın milletvekilleri ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanması kadınların en temel haklarının nasıl hedef tahtasına konduğunu ortaya koyuyor.
 
CEDAW: Kürtaj hizmetine tam erişim sağlansın
 
Birlemiş Milletler (BM) Kadına Karşı Ayrımcılığı Önleme Komitesi (CEDAW), Temmuz ayındaki Türkiye değerlendirmesinde, hükümete cinsiyet eşitsizliği sorununa eğilerek kadınların ve kız çocukların eğitime, işe, adalete ve üreme sağlığına erişimleri önündeki engellerin kaldırılması için birçok tavsiyede bulundu. Komite Kürt kadınlar ile mülteci kadınların karşılaştığı bazı özel engelleri de not etti. Komite, yetkililere devlet hastanelerinde yasal kürtaj hizmetine tam erişimin sağlanması çağrısında bulundu, birçok devlet hastanesinde bu hizmet hala sunulmuyor. Komite ayrıca kadınlardan sorumlu bakanlıkta yapılan değişiklerle kadının aile içindeki rolünün kadın hakları ve cinsiyet eşitliğine kıyasla giderek daha çok vurgulanmasından duyduğu kaygıyı da dile getirdi. Mevcut iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış olmasına karşın, aile içi şiddet sonucu ölümler ve kadına karşı şiddet ciddi bir kaygı kaynağı olmaya devam ediyor.
 
2018’deki kadın çetelesi
 
Yerel gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen verilere göre; 
 
* Ocak ayında 28 kadın erkekler tarafından katledildi, 147 çocuğa istismarda bulunuldu ve 25 kadına cinsel şiddet uygulandı.
 
* Şubat ayında 47 kadın katledildi, çocuk istismarı ve cinsel şiddet ise devam etti. En az dokuz kadına tecavüz edildi, 18 kadın taciz edildi. 18 çocuğa cinsel istismarda bulunuldu ve 26 kadın yaralandı.
 
* Mart ayında tüm tarafların kadına dair şiddete ilişkin olumlu açıklama ve çalışmaları, kadınları gerek meclislerde gerek meydanlarda bir araya gelmesi sonucu kadın katliamlarında önceki aylara göre düşüş yaşandı. 25 kadın erkekler tarafından katledildi. 
 
* Nisan ayında erkekler tarafından 30 kadın katledildi, 51 çocuk istismara uğradı. Dört kadına tecavüz edildi ve 63 kadına fuhuşa sürüklendi. 
 
* Mayıs ayında 37 kadın erkekler tarafından katledildi, en az 4 kadına tecavüz edildi. 51 kadın fuhuşa sürüklendi ve 23 çocuğa cinsel istismarda bulunuldu.
 
* Haziran ayında 39 kadın, 2 çocuk ve şiddet olayına müdahale eden 3 erkek katledildi. En az 2 kadına tecavüz edildi, 13 kadın tacize uğradı. En az 24 çocuğa cinsel istismarda bulunuldu ve en az 27 kadına şiddet uygulandı.
 
* Temmuz ayında 37 kadın katledildi. Samsun’da trans bir kadın birlikte olduğu erkek tarafından evinde ateşli silahla vurularak katledildi. Nefret suçu işlendi. 41 kadın cinsel şiddete uğradı ve çocuk istismarına dair basına yansıyan haberlerden sadece 433 çocuğun bu suça maruz kaldığına ulaşıldı. Ayrıca üç kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi, iki kadın ise intihara sürüklendi.
 
* Ağustos ayında 41 kadın katledildi. Erkekler tarafından katledilen 41 kadının 15’i şüpheli ölüm, 13’ünün neden katledildiği tespit edilemedi, 5’i hayatına dair karar almak isterken katledildi, 6’sı ise ekonomi bahanesiyle katledildi. 22 kadın cinsel şiddete uğradı, 37 çocuk da cinsel istismara maruz bırakıldı. 
 
* Eylül ayında 45 kadın katledildi ve 27 kadın cinsel saldırıya uğradı. 24 kadın fuhuşa sürüklendi, 22 kadın taciz edildi.
 
* Ekim ayında 34 kadın katledildi. Kadın katliamlarında bu ay 14’ü şüpheli ölüm olarak kayda geçerken, altı kadının neden katledildiği tespit edilemedi. 9’u ise kendi hayatına dair karar almak isterken katledildi. 
 
Kadına yönelik şiddet, kadın katliamları, cinsel istismar ve cinsel saldırıya ilişkin veriler verilerin tamamı basına yansımazken, bu oranın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. 
 
YARIN: Failler yargı indirimlerini paket halinde alıyor