Clara'dan Avesta'ya: İsyan kıvılcımından özgürlük ateşine (2)

  • 09:16 2 Mart 2018
  • Dosya
Uçurumun kenarında filizlenen bir çiçek
 
HABER MERKEZİ - “Kürtlerin 29. İsyanı” PKK için, “Uçurumun kenarında filizlenen bir çiçek” benzetmesi yapan Abdullah Öcalan'ın kadın özgürlük perspektifleri temelinde 40 yıllık ideolojik ve pratik birikim ve deneyimin hem yaratıcısı hem de mücadelecisi olan Kürdistan kadın özgürlük hareketi, bugün sınırları tüm dünya kadınlarına ve kadın özgürlük mücadelesine yol gösteriyor. 
 
New York'ta bir fabrikada kadın işçilerin başlattıkları isyan, kadınların özgürlük, eşitlik ve adalet arayışlarının miladı oldu. İsyanı devralan kadınlar, bugün Ortadoğu’da, Avrupa’da, Asya’da, Amerika’da, Afrika’da DAİŞ’e, erkek devlet hegemonyasına, iktidara, sömürüye, faşizme, ötekileştirilmeye, katledilmeye, cinsel saldırıya karşı baş kaldırıyı, direnişi, mücadeleyi örgütlüyor.  Kadının özgürlük meşalesi elden ele dolaşıyor. Kuşkusuz Kürt kadının özgürlük arayışı ve mücadelesi de özellikle Kuzey Suriye şahsında tüm dünya kadınlarına ve kadın özgürlük mücadelesine yol gösteriyor. Erkek egemen sisteme karşı direnen Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi elbette 40 yıldan ibaret değil. Ancak son 40 yılda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın perspektifleri öncülüğünde büyüyen ve toplumsallaşan Kürdistan kadın özgürlük mücadelesi ideolojik ve pratik bilgi, birikim ve deneyimleriyle sınırları aşarak, tüm dünya kadınlarıyla buluştu. 
 
'Kadın özgür değilse toplum özgür değildir'
 
“Kürtlerin 29. İsyanı” PKK için, “Uçurumun kenarında filizlenen bir çiçek” tanımını yapan Abdullah Öcalan, PKK’nin kuruluş yıldönümü olan 27 Kasım  1978’i, sömürgeleştirilen ve kendisi olmaktan çıkarılan bir halkın yeniden doğuşu ve öze dönüşü olarak değerlendiriyor. Savunmalarında kadının köleleştirilmesini uygarlık tarihinin en başat sorunu olarak tanımlayarak, “uygarlık tarihi kadının kaybedişi ve kayboluşu tarihidir” diyen Abdullah Öcalan’ın, “Kadın özgür değilse toplum da özgür değildir" belirlemesi, kadın özgürlük mücadelesinin de en temel gerekçelerinden biri oluyor. 
 
YJWK kuruluyor 
 
Kadın sorununu özgürlük mücadelesinin esası biçiminde ele alarak, bu temelde özgün örgütlenme biçiminin gereklilikleri tespitinde bulunan Abdullah Öcalan’ın önerisinin ardından PKK’nin III. Kongresi’ni gerçekleştirdiği 1986 yılında ilk olarak cephe örgütlenmesi olan ERNK'ye (Enîya Rizgarîya Neteweya Kurdistan-Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi) bağlı YJWK (Yekîtiya Jinên Welatparêzên Kurdistan-Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği) 1987 yılının Kasım ayında kuruldu. 
 
Özgün kadın birlikleri oluşturuldu
 
1993’te ise gerilla güçleri içinde ilk özgün kadın birliklerinin oluşumuyla kadın ordulaşması ilan edildi. Bu temelde 1995'te I. Kürdistan Kadın Özgürlük Kongresinde YAJK (Yekîtiya Azadiya Jinên Kurdistan) adıyla birlik örgütlemesine gidildi. 8 Mart 1998'de Kadın Kurtuluş İdeolojisiyle kadın öncülüğünde sosyal devrimin temel ilkeleri belirlendi. Kadın Kurtuluş İdeolojisinin pratikleştirilmesi amacıyla 8 Mart 1999'da Kürdistan İşçi Kadın Partisi’nin (PJKK)kuruluşuyla kadın partileşmesine gidildi. PJKK daha sonra adını değiştirerek, örgütlenme ve mücadele perspektifini daha da genişletmeyi esas aldı. Buna bağlı olarak Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi 2000'de Kürt kadınlarının mücadele deneyimlerini diğer halklardan kadınlarla paylaşmak ve ortak direnişi örgütlemek amacıyla Kadın Özgürlük Partisi (PJA) örgütlenmesine gitti. 2004'te PAJK (Partiya Azadiya Jin a Kurdistan) ile Kürt Özgürlük Hareketinin çeşitli örgütlenme alanlarında yer alan kadın gücünün çatı partisi rolünü üstlenildi. 
 
Kadın hem ideolojik hem de özsavunma temelinde örgütleniyor
 
Kürdistan özgürlük mücadelesinin gelişmesi ve ideolojinin daha kapsamlı yorumunun yapılmasıyla açığa çıkan konfederal kadın örgütlenmesi 20 Nisan 2005'te dört parça Kürdistan'ın yanı sıra, yurtdışındaki kadınların örgütlülüğünü kapsayan Yüce Kadınlar Topluluğu (KJB) çatı oluşumuyla somutlaştırıldı. KJB'nin örgütlenme modeli ideolojik örgütlenme, kitle örgütlenmeleri ve demokratik dönüşüm stratejisi ile birlikte meşru savunma alanlarının örgütlenmesinden oluştu.  İdeolojik alanda PAJK (Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi-Partiya Azadiya Jin a Kurdistan), kitlesel alanda YJA (Özgür Kadın Birlikleri- Yekitiya Jinen Azad), meşru savunma alanında ise YJA Star ve genç kadınlar adıyla örgütlenildi.
 
Direnişin komutanı: Hanım Yaver Kaya
 
Kadının öncülük ve özgürlük tarihi olan PKK’de kadın emeği ve meşru savunmasını temsil eden isimlerden biri Hanım Yaverkaya oldu. Hilvan direnişinde aktif bir biçimde yer alan bir ailenin kızı olan Hanım, o dönemde yakınları tutuklanınca yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Ardından Beyrut-Şam’a  tarafına geçen Hanım, okuma-yazmayı da burada öğrendi. Kaldığı süre boyunca ideolojik bilinçlenme düzeyinde önemli bir gelişme sağladı. 15 Ağustos'un ardından Eruh’ta girdiği bir çatışmada yaşamını yitirdi. Direnişi halk üzerinde büyük etki yaratan Hanım, sonraki yıllarda da halk tarafından sahiplenildi.  Hakkındaki kitaplarda savaş yönü güçlü, inisiyatifli bir Kürt kadını olarak anlatılan Hanım’ın,  öncü özelliklere sahip ve otoriter yapısı nedeniyle erkek yapısı tarafından da kabul gören bir duruşa sahip olduğu belirtilir. 
 
Kürt kadınlarının tanrıçası: Sara 
 
Hem Kürdistan özgürlük mücadelesi hem de kadın özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir yere sahip olan PKK'nin ilk kurucularından Sakine Cansız da (Sara), kadın hareketi çalışmalarında büyük bir emeğin sahibi olmuştur. 40 yıllık uzun soluklu bir mücadele sürecinde tüm yaşamını ezilen halkların kurtuluşuna, kadınların özgürlüğüne, insan olmanın hakikatine, dağlara, kavgaya adayan Sakine, Diyarbakır zindanında işkenceci Esat Oktay'ın suratına tüküren ve ilk siyasi savunma yapan kadındır. Yaşamını “kavga” üzerinden tanımlayan Sakine, bugün de dünyanın birçok ülkesinde kadın özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinden biri olarak “kavgada” yaşıyor. 
 
'Zilanın militanı ve takipçisi olabilirim'
 
Zeynep Kınacı da (Zilan), kadın özgürlük tarihinin dönüm noktalarından biri olarak tanımlanır. 30 Haziran 1996 günü Dersim merkezde düzenlediği eylemde yaşamını yitiren Zeynep, ardında bıraktığı mektubunda kadınlara şöyle seslendi: "Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum. Kürt kadınının sembolü olmak istiyorum." 
Eylemin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan Zilan hakkında, "Zilan yaptığı eylem ile beni aştı. Bundan sonra ancak Zilan'ın militanı ve takipçisi olabilirim" dedi.  
 
8 Mart'tan Newroz'a yakılan bir meşale: Sema 
 
Yaşamı aydınlatmak için 8 Mart’tan Newroz’a köprü olan Sema Yüce de, özgürlük arayışındaki Kürt kadının bedeni ve bilinci oldu. Çanakkale Cezaevi'nde 21 Mart 1998 yılında gerçekleştirdiği eylem ile ağır yaralı halde hastaneye kaldırılan Sema Yüce, 17 Haziran 1998'de ardında Semalaşan kadınlar bırakarak hayata gözlerini yumdu. Sema bedenini ateşe vermeden önce yazdığı mektupta eyleminin gereğini şu sözlerle açıkladı:"Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum. Çağdaş Kawa Mazlum Doğan'ın ve diğer tüm şehitlerimizin iyi bir öğrencisi olabilmek için, Zekiye gibi yanmak, Rahşan gibi Newrozlaşmak istiyorum. Diğer Newrozlaşan Berivan, Ronahi, Mirza Mehmet ve Eser yoldaşların izinde kararlıca yürümek istiyorum. Kadının yaşam gücünün, zafer gücünün olduğunu, kadının da yoldaş olabileceğine olan inancımı soylu bir eylemle taçlandırmak isteğimin nedeni, soyluluğu bilinen tüm tanımlarından arındırarak, kendisi basit düşleri büyük insanın erdemi olduğunu haykırmak isteyişimdir. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran, bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan'ın dokuyucusu olacaktır."
 
Teslimiyete bir çığlık: Berîtan
 
Kadın direniş geleneğinin oluşmasında tarihi bir rol oynayan  kadınlardan biri de Gülnaz Karataş (Berîtan Hevî) oldu.  25 Ekim 1992 yılında Xaxûrkê'de KDP peşmergeleri ile girilen bir çatışmada son mermisine kadar savaşan Berîtan, işbirlikçiliğe, ihanete teslim olmadı... Çünkü teslim olmayı seçmeyecek kadar yiğit bir kadındı. "Teslim ol, bir şey yapmayacağız. Biz de Kürt’üz" diyen peşmergelere cevabı, "Kürt gericiliğine teslim olmam" dedi. Ardından kendini Xakurke kayalıklarından aşağıya bırakarak, bir çağın özgürlük çizgisinin yaratıcısı oldu. 
 
Komploya karşı Viyan olmak...
 
Leyla Weli Hüseyin (Viyan Soran), YJA-Star komutanlığı yaptığı Haftanin alanında 2006 yılında Abdullah Öcalan'a uygulanan komplo ve tecride karşı bedenini ateşe verdi. Eyleminin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan'a bıraktığı mektubunda, "Bedel verilmeden özgürlük olmaz" dedi.  
 
Kobanê'nin özgürlük militanı: Arin 
 
Yıllar geçti. Kürdistan özgür kadın hareketinin öncüleri Hanımların, Saraların, Sakinelerin, Zilanların,  Berîtanların, Viyanların ardılları teslimiyete karşı direniş çizgisini bugünlere taşıdı.  İnsanlık düşmanı DAİŞ vahşetine karşı sergilediği görkemli direnişle zaferin sembolü haline gelen YPJ Takım Komutanı Dilar Gencxemîs (Arîn Mîrkan), Kobanê direnişinin 20'nci günü olan 5 Ekim 2014 tarihinde Miştenûr (Arîn Mîrkan) Tepesi'nde gerçekleştirdiği fedai eylemle ölümsüzleşti. Kobanê'yi zılgıtlarıyla zafere taşıyan Kürt kadınları, kadın özgürlük mücadelesi tarihindeki öncü rolünü, DAİŞ'ê karşı gerçekleştirdiği fedai eylemde ölümsüzleşen YPJ'li Arîn şahsında bir kez daha ortaya koydu. 
 
Efrîn'de yanan direniş ateşi: Avesta 
 
Arîn’in eyleminden tam 4 yıl sonra, 27 Ocak günü bu kez Efrîn’den yanıyordu Arîn direniş ateşi. Türkiye ve bağlı güçlerin saldırılarına karşı Efrîn’in Cindirêsê ilçesine bağlı Hemamê köyünde yaşanan çatışmalar sırasında YPJ’li Avesta Xabûr TSK'ye ait tankın saldırısına engel olmak için eylem gerçekleştirdi. Eylemin ardından saldırıların geri püskürtüldüğü açıklandı. Kürt kadınlarının dilden dile yayılan direniş çizgisi faşizme ve ırkçılığa en güçlü cevabı verirken, özgürlük ateşinin harı toprağı sarmaya devam ediyor.  
 
YARIN: Özgürlük ırmağının coşkulu sesi: Kürt kadın direnişi