İki yılın ardından Cizre: Halk ne katliamlara ne de yıkıma boyun eğmedi (3)

  • 09:02 12 Aralık 2017
  • Dosya
Medine Mamedoğlu-Piroz Zırığ 
 
ŞIRNAK - Cizre'de 14 Aralık 2015'te ilan edilen "sokağa çıkma yasağının" ardından tanklar ve ağır toplarla kuşatılan ilçede yüzlerce genç, kadın, çocuk ve yaşlık katledildi. Katliamlara rağmen kenti terk etmeyen halk, soykırım saldırılarına cevabı 2017 Newroz'unda verdi. HDP Şrnak Milletvekilli Aycan İrmez, "Cizre halkı tarihte nasıl boyun eğmediyse bugün de boyun eğmedi, eğmiyor" dedi.
 
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 yılında ilan edilen ikinci "sokağa çıkma yasağı"nın üzerinden iki yıl geçti. Türkiye ve Kürdistan kentlerinden getirilen on binlerce özel harekat polisi ve askerle başlatılan katliam hazırlığı günler sürdü. Kurulmaya çalışılan korku imparatorluğu, baskı ve tehditlere rağmen ilçeyi terk etmeyen halkın evleri hedef alındı. Yasak öncesinde ve yasak sırasında yüzlerce kişi hedef alındı, yaralandı ya da katledildi. 79 gün boyunca ağır silahlar ve tankların saldırısına maruz kalan ilçede, yüzlerce kişi, soykırım saldırılarının bitirilmesi için günlerce direndi. 
 
Halk cevabı 2017 Newroz'unda verdi 
 
Aradan iki yıl geçmesine rağmen ne kayıplarını ne de yapılanları unutmayan Cizre halkı, yıkıma ve sürgün politikalarına rağmen evlerini topraklarını terk etmedi. Soykırım saldırılarına, katliama, inkara ve sürgün politikalarına en güçlü cevabı ise, Kürt halkının doğuş günü olan Newroz’da, 21 Mart 2017 tarihinde verdi. Yasağın ardından geçen 2 yılı değerlendiren HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, Cizre’nin imha ve inkara karşı geçmişten aldığı direniş geleneği ile ayakta durmaya devam ettiğini söyledi. 
 
* Son yasaklar ile birlikte geçen zamanı ve devamında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bilindiği üzere hiçbir şekilde yasaya uygun olmayan bu yasaklar defalarca ilan edildi. Sokağa çıkma yasakları 2015'ten 2016 Kasım ayına kadar sürdü. Hem ilçemizde hem de Şırnak merkezde olmak üzere şuana kadar 13 kez yasak ilan edildi. Bu yasaklar ile birlikte Şırnak merkez ve ilçelerinde çok büyük yıkımlar yaşandı. Yıkımlar ile birlikte halkın ciddi barınma sorunu ortaya çıktı. Devlet sisteminin buradaki amacı zaten apaçık ortadaydı. Bu yıkımlar ile birlikte bırakın halkın evine sahip çıkmasını, eşyalarını dahi almalarına izin vermedi. Şırnak merkezde 6 ay sokağa çıkma yasağının uzun sürmesinin tek bir gerekçesi vardı. O da evleri yıkmak, ili yerle bir etmekti. Maalesef burada apaçık ortada bir yıkım ve talan zihniyeti de var. Halk da bununla karşı karşıya kaldı. Yasak  hukuka uygunsuz bir şekilde devam etti. Ve şuan gördüğünüz üzere Şırnak'ın yüzde 70'i yerle bir edildi. Evler yıkıldı, Silopi ve idil'de de aynı şeyler yapıldı. 2014 çökertme planından birisi de milyonlara varan bir göç hareketini insanları yerinden etme durumu söz konusuydu. Bunu başarıp halkı Şırnak'tan ve ilçelerinden koparmak istediler. Ama halk hiçbir şekilde ne talana ne de yıkıma boyun eğmedi.
 
*Yıkım politikaları ile birlikte yapılan TOKİ'lerin en büyük amacı nedir, amaçlanan başarılabildi mi?
 
Hükümetin bu politikalarını halk direnerek boşa çıkardı. TOKİ'lerin Türkiye sistemine yeni girdiğini ve hangi amaçla yapıldığını da biliyoruz. AKP hükümetinden sonra bunlar ortaya çıktı. TOKİ'ler rant ve iktidarın kendi yandaşlarına kar sağlaması için yapılmıştır. Burada amaçlanan hakikaten o şehrin hafızasını ve kültürünü yok etmektir. Şehirler mekanları ile insanlara bazı şeyleri hatırlatır. Çocukluktan başlayarak büyüyene kadar anılar yaşanılan şehirlerde biriktirilir. Ancak şuan insanların hafızasında kocaman bir boşluk yaratılmıştır. 
 
'Halk borçlandırılıyor, mülk edinme hakkı elinden alınıyor'
 
Yeni politikalarını TOKİ olarak adlandırmak yanlış. Bu TOKİ'leri bir kamp şeklinde düşünmek gerekiyor. Şuan amaçladıkları en temel şeylerden biri de aile yapısını küçültmek ve çocuk sayısını nicel olarak 2’ye, 3’e indirmektir. Bu da bir kültür kırımını hayata geçirmektir. Bu durumu defalarca mecliste dile getirmemize rağmen hiçbir şekilde doğru düzgün bir cevap alamadık. TOKİ tarafından yapılan evlerle halk borçlandırılıyor, mallarına el konuluyor. Bu da  mülk edinme hakkının dahi halkın elinden alınması anlamına geliyor. 
 
* İki yıl geçmesine rağmen halen TOKİ'lerden çıkarılan cenazeler var, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Şuana kadar TOKİ'lerin altından onlarca cenaze çıkarıldı. Bu cenazeleri bekleyen onlarca aile bulunuyor. İnsanlar artık bu cenazeler ile birlikte kendi acılarını bile yaşayamıyorlar. Yani cenazelerini bulmak bile aileleri mutlu eder hale geldi. Orada çıkan onlarca cenaze ne yazık ki şuana kadar ailelerine teslim edilmedi. Gerekli hukuki işlemleri başlatma durumu söz konusu dahi değil. Aileler ya çevreden ya da medyadan bu bilgiyi ediniyorlar. Ona göre gelip gerekli başvuruları yapıyorlar. Çocuğun yaşamını teslim etmek ya da o aileleri bilgilendirmek o ailelerin en doğal hakkıdır. Şuanda onlarca aile kan vermesine rağmen cenazelerini halen alamıyor. 
 
Söz konusu Kürtse ne vicdan, ne hukuk...
 
Aileler iki yılla yakındır bekletiliyor. Cenazeler üzerinden bir politika yürütülüyor. Hükümet oradaki cenazelerin nerede olduğunu biliyordu. En azından binalar yapılmadan önce orada bir arama tarama çalışması yapılmalıydı. Cenazelere yapılan muamele söz konusu Kürt ise ne hukuk ne vicdan ne de insani görevlerin çok da geçerli olmadığının apaçık kanıtı. 
 
* Tarihten bugüne onlarca katliamdan geçen ama bir kez olsun geri adım atmayan Cizre halkının direnişine tanıklık ediyorsunuz. Halkın bu duruşunu neye bağlıyorsunuz?
 
Cizre halkını tek tipleştirmek istiyorlar. Tarihte de bunu yaptılar ama her defasında halkın direnişi kazandı. Soykırım politikalarına baş eğmeyen halk, kendi kimliğine sahip çıktı. Bu 1990’larda da devam etti. Ancak her aile  onuruna sahip çıktı. Şırnak ve Cizre ilkleri yaratan, tarih yazan bir bölgedir. Dönemin bütün politikalarına rağmen onca yıkıma, katliama rağmen 2016 Newroz’u halkın dik duruşunun en büyük örneği olmuştur. Devleti çok iyi tanıyan ve devletin Kürtlere ne yapmak istediğini bilen ve devletin iç yüzünü gören bir halk var burada. Geçmişte nasıl boyun eğmediyse bundan sonra da boyun eğmeyecek.
 
BİTTİ