İki yılın ardından Cizre: Tüm dünya sustu, biz direndik (1)

  • 09:18 10 Aralık 2017
  • Dosya
ŞIRNAK-"Teslim olmayacağız, Beyaz bayraklarla dışarı çıkmayacağız. Kalan insanların bizimle gurur duyması lazım. Biz diz çökmeyeceğiz" sözleriyle faşizmin en koyu haline karşı direnenlerin  sözü olan Cizre'de 14 Aralık 2015'te ilan edilen "sokağa çıkma yasağı"nın üzerinden iki yıl geçti. 
 
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 yılında ilan edilen "sokağa çıkma yasağı"nın üzerinden iki yıl geçti. 14 Aralık 2015-1 Mart 2016 tarihleri arasında uygulanan "sokağa çıkma yasağı" önce kademeli olarak ardından ise tamamen kaldırıldı. 79 gün süren çatışmalar boyunca 66 YPS üyesi yaşamını yitirirken, 213 sivil katledildi. Halkın direnişi karşısında ilçe devlet güçleri tarafından tank, top ve bombalar dört bir yandan kuşatılırken, katledilen 150'yi aşkın kişi Cudi ve Nur mahallelerinde tüm dünya kamuoyunun gözleri önünde asker ve polisler tarafından diri diri yakıldı. 
 
'Bizimle gurur duyun'
 
"Yasak" nedeniyle binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığı, binlercesinin evlerinin yakıldığı, yıkıldığı Cizre, Cudi Mahallesi'ndeki bodrumlarda katledilen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un, "Teslim olmayacağız. Bundan herkesin haberi olsun. Beyaz bayraklarla dışarı çıkmayacağız. Şu an ölümü bekliyoruz. Mücadeledir. Kürt halkına sesleniyorum. Bu bir mücadeledir. Doğrudur uzun soluklu bir yürüyüştür. 100 kişinin katledilmesiyle bu hareketin bitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Her kesin moralini iyi tutması lazım. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Cizre halkı 60 gündür soğuğa rağmen, açlığa rağmen, susuzluğa rağmen diz çökmedi. Onun için kalan insanların bizimle gurur duyması lazım. Biz diz çökmeyeceğiz. Nasıl ki ilk günkü gibi Hayrilere, Kemallere ve Mazlumlara söz vermişsek, onlar nasıl ki Esad Oktay gibi kişiliklere diz çökmemişse biz de AKP faşizmine Cizre halkı olarak diz çökmeyeceğiz" sözleriyle kazındı hafızlara. 
 
Savcı Cizre'yi 'hukuka uygun' buldu!
 
Birleşmiş Milletler (BM) daha sonra yaptığı açıklamada, "Elimizde, Türk güvenlik güçlerinin Cizre'de etrafı sarıp 100'den fazla insanı canlı canlı yaktığına dair tanık ve akrabalarının raporları var" ifadelerini kullandı. Çatışmaların üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen 150'yi aşkın kişiyi yakan devlet güçlerinin hiç biri hesap vermedi, uluslararası yargı ve kamuoyu ise yaşananları yalnızca raporlaştırmakla yetindi. Yaşanan katliamın ardından yakınlarını kaybeden ailelerin KHK ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Platformuna (ÖHP) bağlı avukatlar aracılığıyla Cizre Savcılığı'na yaptığı suç duyurusu ise takipsizlikle sonuçlandı. Bodrumlarda onlarca insanın yakılarak katledilmesini "hukuka uygun" bulan Cizre Savcılığı, katliamı yapan devlet güçlerinin  "meşru müdafaa" temelinde davrandığını savunarak, "meşru müdafaa" sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit etmediğini öne sürdü. Kararda gizlik tanık ifadeleri de dayanak gösterildi.
 
161 asker-polis yaşamını yitirdi
 
Karara itiraz eden ÖHP'li avukatlar, Cizre Savcılığı'nın olay yeri incelemesi yapmadığına dikkat çekerek, " HDP'nin Cizre raporuna göre büyük çoğunluğu bodrum katı başvurularına konu olan üç binanın enkazından olmak üzere, 23'ü çocuk 177 cenaze çıkartılmış, 103 kişinin kimliği tespit edilebilmişken 74 kişi kimliği teşhis edilemeden defnedilmiştir. Bu cenazelerin tamamı yanmış ya da parçalanarak tanınamaz hale gelmiştir" dedi. Yasağın ardından bodrumlarda yaptığı incelemede yakılarak katledilen bir çocuğun kemiklerini bizzat tespit eden Türkiye'nin en önemli adli tıp uzmanlarından Prof.Dr Şebnem Korur Fincancı ise karara, "Savcı o bodrumlara girmeyerek, soruşturmayı etkili bir şekilde yürütmemiş ve görevini ihmal suçu işlemiştir" sözleriyle tepki gösterdi. Yine çatışmalar süresince Yafes, Cudi, Sur ve Nur mahallelerinde yoğunlaşan çatışmalarda 161 asker ve polis yaşamını yitirirken, 117'si de yaralandı. 
 
TOKİ cenazelerin üzerine konut inşa etti!
 
1 Mart 2016'da kısmi olarak ardından da tamamen kaldırılan "yasak" sonrası AKP iktidarının onayını alan TOKİ, devlet güçlerinin ağır silahlarla yaptığı saldırılar sırasında hasar gören evleri yıkarak konut inşa etmeye başladı. 150 kişinin yakılarak katledildiği bodrumların bulunduğu Cudi Mahallesi'ne henüz cenazeler yerdeyken kazma vuran TOKİ,  Cizre'yi tamamen rant alanına çevirdi. Biskon Yapı İnşaat Şirketinin üstlendiği 105 milyar TL'lik ihale kapsamında, bölgede 604 konut ve 120 ticari iş yerinin yapımına başlandı.
 
Her sokağa bir karakol!
 
Yasağın ardından ilk iş olarak ilçeyi rant kuşatmasına alan AKP hükümetinin ikinci işi ise kent merkezine kalekollar yapmak oldu. Hemen hemen her sokağı karakola çevrilen Cizre,  bu da yetmiyormuş gibi gece bekçileri uygulamasında pilot ilçe seçildi. Hala polis ablukası altında olan kentte Olağanüstü Hal, karakollara çevrilen okullar ve her mahalleye inşa edilen özel harekat binalarıyla kalıcılaştırılıyor. 24 saat süren psikolojik baskıdan ise en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor.
 
Gençlere ajanlık dayatılıyor
 
Hasarın en ağır olduğu Cudi ve Nur mahallelerinde polislerin kendilerine psikolojik baskı yaptığını anlatan kadınlar polisler tarafından aylardır neredeyse her gün sözlü ve fiziksel tacize maruz kalıyor. İlçede yaşayan gençler ise kendilerini "istihbarat biriminde çalışan polisler" olarak tanıtan kişiler tarafından muhbirliğe zorlanıyor. Muhbirlik için özellikle "sokağa çıkma yasağı" sırasında yakınlarını kaybeden kişilerin seçildiğini belirten gençler, gözaltı ve gözaltında işkence ile tehdit edilerek ajanlığa zorlandıklarını belirtiyor. 
 
Okulların çatılarına gözetleme kuleleri inşa edildi
 
Her sokağın adeta karakola çevrildiği ilçede, kent merkezine stratejik noktada bulunan Kuştepe köyüne 7 lise inşa edildi. İnşa edilen liselerin özelliği ise halk tarafından fiziki şartları nedeniyle kalekol olarak adlandırılıyor olması. Perde beton kullanılarak inşası yapılan okullar, bölgedeki karakol ve kalekolların mimarisine benzer şeklinde tasarlandı. Bölgenin tamamını rahat bir şekilde gören okulların çatılarına, TOKİ'nin daha önce yaptığı okullardan farklı olarak kalekollardaki gözetleme kulelerinin aynısı inşa edildi. 
 
Kapatılan Kürtçe okullar AKP ve Hüda Par'a tahsis edildi
 
Sokaklarında Kürtçe konuşulan kentte "yasak" sonrası açılan  Türkçe, Arapça dil kursları ile Kur'an kursları dikkat çekerken, Kürtçe eğitim veren dernek, okul ve kreşler ise tamamen kapatıldı. Özelikle kayyım atanan belediye ve müftülük aracılığıyla kültürel asimilasyon dayatıldığı ilçede yüzlerce çocuğa anadilleri olan Kürtçe'de eğitim veren Nûbihara Biçûkan Çocuk Kreşi, Berîvan ve Melayê Cizîrî ilköğretim okulları kapatıldı. Kapatılan Kürtçe okulların binaları ise kayyım tarafından, AKP Kadın Kolları'nın çalışmaları ve Hür Dava Partisi'nin dini eğitimlerine tahsis edildi. 
 
YARIN: 3 gün boyunca o dolapta don tuttum…