Kadın mücadelesinde 162 yıl: Tahakküme karşı başkaldırı (2)
- 09:07 2 Mart 2019
- Dosya
Direnişin güzelleştirdiği yaşamlar: Flormar işçileri
Safiye Alağaş
İSTANBUL - Sendikalı oldukları için işten atılan Flormar işçileri, işe geri dönebilmek için 292 gündür fabrika önünde direniyor. Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü fabrikada çalışarak karşılayan kadınlar, bu yıl ilk kez alanda olacak. Direnişle birlikte hayatlarında birçok şey değişen kadınlar, “Direnişi öğrendikten sonra 8 Mart daha anlamlı, hayatımızda farklı bir yeri oldu. Direndikçe daha güçlü hissediyoruz” dedi.
ABD'nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında bundan 162 yıl önce ağır çalışma koşulları, uzun iş günleri ve buna karşın düşük ücretler, koşulların her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesi ile kadın işçilerin fitilini ateşlediği direniş ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Flormar’da çalışan ve çoğunluğu kadın 120 işçinin, Petrol İş Sendikası'na üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılmaları ardından başlattıkları direniş 8 Mart’ta 298’inci gününe girecek.
Türkiye tarihinin en uzun soluklu direnişlerinden birine imza atan kadınlar, her yıl çalıştıkları fabrikada işverenin lütuf olarak takdim ettiği bir karanfil yada gülle kutladıkları 8 Mart’ı bu yıl direnişle karşılıyor. Direnişten sonra 8 Mart’ın kendileri için daha anlamdı olduğunu belirten kadınlar, direnişin güçlendirdiğini vurguladı.
‘Çok şey değişti’
Direnişin ilk günüden bu yana alanda olan Ayşe Öztürk, yağmur çamur, demeden burada mücadele etmeye devam ettiklerini belirterek, “Yakıcı güneşi, kışın ayazını ve karıda gördük. Buna rağmen birliğimiz devam ediyor. Mücadele ediyoruz. Güzel mesajlar ve destekler alıyoruz. Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde Yves Rocher ve Flormar boykotları oluyor. Bu direniş bize çok şey kattı. Çok şey değişti. Sendikalı olduk, örgütlendik diye işimizden çıkarıldık. Hayatımızda hiç bilmediğimiz bir maddeyi öğrendik 25/2 maddesi. Bunun ne anlamada geldiğini bilmezken bu gün ‘teröristlikle’ suçlanarak işten çıkarıldık. Aslında nasıl örgütlenmemiz gerektiğini öğrendik. Birlikte bir şeyleri başarabileceğimizi öğrendik. Dolayısıyla bu direniş hayli bir şeyler öğretti bize. Kimimiz ailemizle sıkıntılar yaşadık. Birileri ‘ne zaman bitecek bu direniş’ diye bekledi. Ya da bize ‘bu şekilde giderse siz oradan hiçbir şey kazanamazsınız’ diyenler oldu. Biz bütün bu olumsuz söylemlere rağmen aynı kararlılıkla direnişimize devam ediyoruz” dedi.
Direniştekilerin çoğunun kadın olması nedeniyle seslerini daha iyi duyurabildiklerinin altını çizen Ayşe, kadın örgütleri ve aktivistlerin kendilerine destek verdiğini sahip çıktığını vurguladı. Desteklerin direnişi ciddi anlamda etkilediğini kaydeden Ayşe, “Bakıyorsunuz arkanızda bir kadın örgütü var. Buda dayanışmanın güzelliğini ortaya çıkarıyor. Bizim motivasyonumuzu yükseltiyor. Bizi hiç tanımayan insanlar farklı illerde bizim için eylem gerçekleştiriyor” diye belirtti.
‘8 Mart artık daha anlamlı’
8 Mart’ı ilk kez direnişçi olarak kutlayacaklarını dile getiren Ayşe, şöyle dedi: “162 yıl önce dokuma fabrikasında direnen kadınlar ne yazık ki yanarak yaşamlarını yitirdiler. Bizim ve onların direnişi arasında dağlar kadar fark var. Burada da bir kadın direnişi var evet. Ama onların sayesinde bu gün 8 Mart Dünya kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Ancak o gün verilen mücadele bu gün bizim mücadelemizi etkiliyor. Biz ilk defa direnişçi olarak 8 Mart’ı kutlayacağız. Petrol-İş bir etkinlik düzenleyecek. Orada buluşacağız. Daha önce fabrikada çalışırken kutluyorduk. İş veren bize bir gül verirdi. Yada küçük bir şey verirdi. 8 Mart bu gün bizim için daha anlamlı. Anlamını daha iyi anlıyoruz. Kadınlar olarak neler yapabileceğimizi daha iyi anladık, öğreniyoruz. Direnişi öğrendikten sonra 8 Mart daha anlamlı, daha sahiplenici, hayatımızda daha farklı bir yeri oldu.”
‘Sendikadan vazgeçiremeyince işten çıkardılar’
Sendikaya üye olduktan sonra işveren tarafından soruşturmaya alındıklarını ifade eden Şükran Akyıldız, görüşmelerde mobbing uygulandığını ve çeşitli baskılara maruz kaldıklarını dile getirdi. Sendikadan vazgeçmesi için daha iyi iş imkânlarının teklif edildiğini kaydeden Şükran, “Ancak biz hiçbir şekilde vazgeçmedik. Patronlar bizi vazgeçiremeyince işimize son verdi. Mesailerde performans olarak iyi çalışan elemanlardık. Burada direnen arkadaşlarımızın hepsi de öyle idi. Arkadaşlarımızın bir tane bile tutanağı yokken 25/2 maddesinden işten atıldık. İşten atıldıktan sonra bizde kapıda direnmeye başladık. Direnişe başladığımız gün Ramazan ayıydı. Kavurucu sıcaklar başladı. İnsanlar ‘Artık oruç tutuyorlar böyle dayanamazlar, 2-3 gün durur giderler’ diye düşünüyorlardı. Sıcaklardan sonra kış geldi. Hala direniyoruz. Direnmeye devam edeceğiz. Bize engel olmaya çalışsalar da dağıtmaya çalışsalar da buradayız. Çünkü haklıyız, kazanacağız” ifadelerini kullandı.
‘Bir yerden sonra artık mücadele etmeliydik’
Sendikaya üye olduğunda eşinin engellemeye çalıştığı dile getiren Şükran, “Sendikaya üye olacağımı söyleyince eşim üye olmamı istemedi. Bana ‘Bak Şükran sizi işten atarlar. İşsiz kalırsın. Hiçbir hak talep edemezsin’ dedi. Gerçekten de dediği oldu. İşsizlik maaşı dahi alamadık. Yine de vazgeçmedik. Çünkü ben de böyle olacağını biliyordum. İşten atılacağımı da biliyordum. Bir yerden sonra haklarımız için mücadele etmeliydik. Çalışıyorduk hakkımızı alamıyorduk. 50 lira kömür parası veriliyordu. İnsan bunu bir yerde söylerken bile utanıyor. Koca şirkette çalışıyorsun 50 lira kömür parası veriliyor. Hiçbir hakkın yok. 4 yılı tamamladığında tam ikramiye alıyorsun. Zaten maaş düşük. ‘Asgari ücretin üstünü veriyoruz’ diyorlardı ama üstü dediği 50-100 lira idi” dedi.
‘Direniş güçlü hissettiriyor’
Direnişin daha güçlü hissettirdiğini ve ayakta durmayı öğrettiğini dile getiren Şükran, “Ben inanıyorum ki bu direniş kazanacak. Başarıya ulaşacak. Zaferle taçlanacak. Belki 2 yıl sonra olacak ama eminim olacak. Belki de kendimize bir şey kazanamayacağız ama yarın çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız. Benim çocuğum diyecek annem böyle bir iş yerinde çalıştı direndi kazandı. Onlara onurlu bir geçmiş bırakacağız. O yüzden kadınlar örgütlenmekten korkmasınlar. Evde, ailede işveren baskısı olabilir ama vazgeçmesinler dirensinler. Her yıl çalışarak 8 Mart’ı kutluyorduk. Bize çiçek verilirdi. Bu sene direnerek kutlayacağız. Birçok etkinliğimiz olacak. Bu yılın bizim için çok anlamı ve önemi var. Çünkü direnişteyiz. Bu direniştekilerin çoğu kadın. Kadınların direnişi her zaman daha farklı olmuştur” diye konuştu.
‘Biz yoksak onlarda yok olurlar’
İlk kez bir direnişe katıldığını söylerken bunun mutluluğunu yaşayan Sultan Kılıç, “İlk zamanlar korkuyorduk. Acaba ne olacak? Nasıl geçecek? Bir sorun yaşar mıyız diye kaygılanıyorduk. Tam tersi oldu. Daha da güçlendik. Daha azimle devam etmek istedik. İyi olmuş böyle olduğu. Hiç pişman değilim. Bu direniş bana kendimi çok iyi hissettirdi. Herkes böyle yapsın bence. Çıksın hakkını arasın. Biraz yürekli olsunlar. Çünkü yorulan bizim bedenlerimiz. Haklıyız ve hakkımızı istiyoruz. Bir ekmek yerine iki ekmek almak istiyoruz. Biz yoksak onlarda yok olurlar. Biz olmasak onlar hiçbir şey kazanamazlar. Biz onlara kazandırıyoruz. Çocuklarımızın daha iyi şartlarda yaşaması için direniyoruz. Çevremiz ailelerimiz etkilendi. Maddi ve manevi olarak etkilendik. Ailelerimizin desteği de var. Bize ‘bırakmayın vazgeçmeyin’ diyorlar. Bir gün işimiz çıksa buraya gelemesek aklımız burada kalıyor. Acaba bir şey oldu mu? Bir şey yaşadılar mı? diye düşünüyoruz. Biz zam istemeye gittiğimizde ‘bu yıl iyileştirme olacak’ deniliyordu. Ancak Ocak ayı geldiği zaman iyileştirme olmuyordu. Onlar kendi ceplerini dolduruyorlar. İlk direnişe geçtiğimizde herkes ‘bir hafta, iki hafta kalır giderler’ diyordu. Bizde öyle bir şey olmadı. Direnişi bırakmak istemedik. Bence bir kadın kendi gücüyle kendi iradesiyle ayakta durmayı öğrenmeli. Ben bunu hissetim. Direndikçe daha güçlü olduğumu hissetim” dedi.
8 Mart’ı her yıl çalışarak kutladığını dile getiren Sultan, bu yıl dışarıda ve bütün kadınlarla birlikte kutlayacaklarını söyledi. Sultan, “Kadınlar korkmasın bence. Her şeyi başarabilir. Direndikçe daha da güçlenir. Daha da hırslanır. Direnişe daha çok dört elle sarılırlar” diye belirtti.
‘Direnişimizle algıları da yıktık’
Bu gün Flormar direnişinde olan kadınlar, bu sistemin biçtiği rolleri yıktıkları içinde hedefte. Hatice Yıldırım, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Genelde böyle eylemlere daha çok erkekler gidiyordu. Kadınlar hep geri planda kalıyordu. Tesettürlüler hakkını savunamaz mesela öyle bir şey vardı. ‘Sen otur, sen sus’ böyle yargılamalar vardı. Bize birçok destek mesajları geldi. Ancak ‘Siz kadınsınız ne işiniz var orada. Gidin evinize yemek yapın. Çocuk bakın. Temizlik yapın. Size bakmadılar mı? Niye oradasınız’ tarzında düşünceler de vardı. Direnişimizle birlikte bunlar ortadan kalkıyor. Bu eylemin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Şuanda gördüğünüz gibi birçoğumuz başı örtülü. Açık, kapalı hiç fark etmiyor. Baktığımız nokta aynı, gittiğimiz yol aynı. Emeğimiz için buradayız. İşçiyiz ve kazanmak için direniyoruz. Çalışmanın kadını erkeği fark etmiyor. Burada bizimle birlikte direnen erkek arkadaşlarımız da var. Kadın olarak inadınız ve direncimiz var. Bu inadın ve direncin yanında erkeklerinde direnmesi güzel bir şey.”
Direnişi ilmik ilmik ören kadınlar!
Dünyanın her yerinde işçilerin emeğinin gasp edildiğini belirten Hatice, işçilerin hiçbir söz hakkının olmadığını, işverenin istediği kadar talep edebildiğini ve konuşabildiğini söyledi. İşçinin de irade ve söz hakkının olduğunu dile getiren Hatice, “O benim iş verenim diye söylediği her şeyi yapmak zorunda değilim. Böyle bir şey yok. Benim haklarım var. İşçi olabilirim. Ama neyi yapıp neyi yapmayacağıma benim karar vermem gerekiyor. Sendikadan vazgeçmemiz için mobbing uyguladılar. Susturmaya çalıştılar. En ufak bir şeyde hemen tutanak tutmaya çalıştılar. Sendikayı sadece kelime olarak biliyorduk. İçeriğini dışarı çıkınca öğrendik” ifadelerini kullandı. 8 Mart’ın kadınlar için önemli bir gün olduğunu vurgulayan Hatice, şöyle devam etti: “O gün kendime zaman ayırmalıyım. Kadın kadına eğlenebilirim. Eylemlere katılabilirim. Ama şimdiye kadar öyle bir şey olmadı. Hep çalıştık. Bu yıl 8 Mart’ı direnerek kutlayacağız. Ayrıca Petrol-İş’e üye olan kadınlar için el emeği göz nuru olan bere atkı örüyoruz. Beklerken ürettiğimiz şeyleri arkadaşlarımıza hediye edeceğiz. Sendika ipimizi falan karşıladı. Kimimiz örebiliyoruz. Kimimiz öremiyoruz.”
YARIN: Yeni sistemin kodları ne diyor?: Fıtrata uygun makbul kadın