Gazetecilere çağrı: Yönünüzü Kobanê’ye ve gerçeklere verin
- 09:03 25 Aralık 2024
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR – Gazeteciler Cihan Bilgin ile Nazım Daştan’ın SİHA saldırısı sonucu katledilmesine ilişkin konuşan ANHA muhabiri Dîcle Ehmed, gazetecilerin gerçekleri açığa çıkardıkları için Türkiye tarafından hedef alındığını vurguladı. Dîcle Ehmed, dünyaya ve gazetecilere çağrıda bulunarak “Dünyanın ve dünyada bulunan bütün gazetecilerin yönünü Kobanê’ye vermesi gerekiyor” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Türkiye'nin SİHA saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Kuzey ve Doğu Suriye'de hedef alınan ilk gazeteciler değildi. Saldırıların sürdüğü günden bu yana yaşanan gelişmeleri takip eden onlarca gazeteci SİHA’larla hedef alındı. 2019 yılından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi'nde en az 13 gazeteci katledildi. Gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin konuşan Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri Dîcle Ehmed, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gerçekleri açığa çıkardığı için hedef alındıklarını belirterek bu saldırılar karşısında dünyanın ve dünya basınının ayaklanması gerektiğini vurguladı.
‘Nazım ve Cihan Rojava’daki devrimi dünyaya duyurmak için çalıştı’
Nazım Daştan ile 2014’te Kobanê direnişinde tanıştığını, Cihan Bilgin ile de 2017’de ANHA’da çalışmaya başladığında Qamişlo’da tanıştığını paylaşan Dîcle Ehmed, 2019 yılında Türkiye’nin Girê Spî’ye yönelik saldırılarında Cihan Bilgin ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Katledilen iki gazeteciyi de yakından tanıdığını belirten Dîcle Ehmed, “Nazım arkadaşla uzun yıllar birlikte çalıştık. Aynı ilçede çalışıyorduk, beraber haber takibine gidiyorduk. Cihan Bilgin Qamişlo’da çalışıyordu. Ben Kobanê’de çalışıyordum. Bazen ben oraya gittiğimde görüşüyorduk ya da o buraya geldiğinde görüşüyorduk. Bazen Kobanê’ye haber takibi için geliyordu, birlikte çalışıyorduk. Nazım da Cihan da Rojava’ya geldiklerinde burada yaşanan devrimi dünyaya duyurmak için çalıştılar. Halkın saldırılar karşısındaki mücadelesini, halkın DAİŞ ve Türkiye çetelerine karşı direnişini duyurmak için Rojava’ya geldiler. Bu devrimin nasıl kazanıldığını, bu devrimin nasıl başladığını, hangi seviyeye ulaştığını anlatmak istediler. Kobanê sokaklarında ev ev gezip halkın öykülerini yazıyorlardı” dedi.
‘Yoldaş olmanın anlamı Nazım, yaşamın güzelliği Cihan’
Kuzey ve Doğu Suriye’nin her yerinde Nazım ve Cihan’dan bir iz olduğunu ifade eden Dîcle Ehmed, gazetecilerin hemen hemen her eve gidip fotoğraf çektiğini, haber yaptığını, öykü yazdığını paylaştı. Dîcle Ehmed, “Her iki arkadaşımız da bize moral veriyordu, destek oluyordu. Güler yüzlü olmalarıyla tanınıyorlardı. Herkese maddi ve manevi anlamda yardımcı oluyorlardı. Bize de çocuklara da yaşlılara da. Her zaman arkadaşlarının yanında oldular. Kurtarılmış bölgelerde her daim halkın yanında yer aldılar. Bize her anlamda moral veriyorlardı. Eksiğimiz olduğunda beraber tamamlıyorduk. Yaşamı seviyorlardı, gülmeyi seviyorlardı. Her iki arkadaşımız da iyi yoldaşlıklarıyla tanınıyordu. Şehit Nazım’la Kobanê direnişinde tanıştığımızda, yoldaş olmanın anlamını onunla tanıdım. Yaşamın anlamını, yaşamın güzelliğini de Cihan’la tanıdım” şeklinde konuştu.
‘Her koşulda çalışmalarını sürdürdüler’
Cihan ve Nazım’ın zor koşullar altında çalıştığını kaydeden Dîcle Ehmed, her iki gazetecinin de savaş esnasında birçok zorluk yaşadığını, bazen aç ve susuz kaldıklarını hatta kimi zaman yaralandıklarını ifade ederek “Dêrazor, DAİŞ çetelerinden temizlendiği zaman Nazım yaralandı. Biz Rojava’da kısıtlı imkânlarla çalışıyorduk, teknik anlamda, çalışmak için yer bulma anlamında kısıtlı imkânlara sahiptik. Özellikle savaş alanlarında çok zorlanıyorduk. Hava çok soğuktu, her yerde bombalı araçlar vardı. Nazım bize imkân yaratıyordu, bu zorluklar karşısında mücadele ediyordu. Zor koşullarda yaşıyorlardı. Cihan da öyle, örneğin 2019 yılında Girê Spî’ye yönelik yapılan saldırılarda gecesini gündüzüne katıyordu. Her koşulda çalışmalarını sürdürdüler. Halk üzerinde büyük bir etkileri vardı. Savaşın zor koşullarına, insansız hava araçlarına, keşif uçaklarına, saldırılara rağmen her koşulda işlerini yaptılar” diye ifade etti.
‘Nazım ve Cihan’ın açtığı yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz’
Gazetecilerin katledilmesinin, üzerlerinde ağır bir etki yarattığını paylaşan Dîcle Ehmed, “Şu ana kadar bu devrimi dünyaya duyurabilmek için mücadele eden otuz gazeteci arkadaşımız şehadete ulaştı. Hakikatin sesi oldular, devrimin sesi oldular. Şehit Nazım ve şehit Cihan, onlardan önce Dilîşan, Rizgar, Seed, Îsam, Dilovan, Agirî gibi onlarca gazeteci arkadaşımız bu devrimi duyurmak için hakikatin sesi olmak için şehit düştü. İki arkadaşımız da onlara söz verdi ve hakikat yolunda şehit düştü. Bu bizim için çok ağır ama bizler de arkadaşlarımıza söz verdik ve bu esasta ısrarla çalışmalarımıza devam edeceğiz. Arkadaşlarımızın kamerasının, kaleminin yerde kalmasına izin vermeyeceğiz. Arkadaşlarımızın hayalleri vardı. Bizler de onların bizde yaratmış olduğu ruh, moral, yoldaşlık üzerine, onlara hakikatin takipçisi ve sesi olmak için söz veriyoruz. Şimdi onların kameralarıyla çalışıyoruz. Savaş alanında yaşıyoruz. Halkımız ve savaşçılarımız Türkiye’nin saldırıları karşısında tarihi bir mücadele veriyor. Bizler de Nazım ve Cihan’ın açtığı yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
‘Türkiye çetelerinin intikamını almaya çalışıyor’
Dîcle Ehmed, Cihan ve Nazım’ın gerçekleri halka duyurduğunu, söylenen yalanları, yürütülen özel savaş politikalarını açığa çıkardığını vurgulayarak, “Türkiye ve ona bağlı çetelerin gerçek yüzünü dünyaya gösterdiler. Yaklaşık on dört gündür Tişrîn Barajı’nda büyük bir mücadele yürütülüyor. Tüm güçlerini, ağır silahlarını, insansız hava araçlarını Tişrîn Barajı ve Qereqozak’ı ele geçirmek için kullanan Türkiye ve ona bağlı çeteler büyük bir darbe aldı. Bu nedenle gazetecileri hedef alındı. Gazeteciler gerçekleri açığa çıkardıkları için onların vahşetini gösterdikleri için hedef alındılar. Sadece gazeteciler katledilmedi. Yaralıları tedavi etmek için oraya giden sağlık çalışanları da SİHA saldırısıyla katledildi. Halk her gün katlediliyor mesela Kobanê’de bir anne ve çocuğu katledildi. Yine birkaç gün önce aynı yerde iki çocuk katledildi, ikisi de yaralandı. Eyn Îsa’da iki aile katledildi. Türkiye yaptığı bu katliamlarla, bu saldırılarla kendi çetelerinin intikamını almaya çalışıyor. Çünkü her geçen gün çeteler büyük bir darbe alıyor. O yüzden yaşanan gerçeklerin açığa çıkmasını istemiyor” ifadelerine yer verdi.
‘Konu Kürt gazeteciler olunca herkes sessizliğe bürünüyor’
Gazetecilerin katledilmesinin ardından dünyadan gelen tepkilere değinen Dîcle Ehmed, gelen tepkilerin yetersiz olduğunu ve Türkiye’nin, gazetecileri, sivil halkı, sağlık çalışanlarını katletmesi karşısında dünyanın sessiz kaldığını dile getirdi. “Dünya gözlerini bu vahşete kapatmış” diyen Dîcle Ehmed, “Umuyorum bütün dünya gözlerini açar ve burada yaşanan gerçekleri, yaşanan vahşeti görür. Ne katledilen iki arkadaşımız hakkında ne de onlardan önce katledilen gazeteci arkadaşlarımız hakkında, gazetecileri savunduklarını söyleyen kurumlar da şimdiye kadar bir ses çıkarmadı. Dünyada bulunan bütün insan hakları kurumları, gazetecileri savunan kurumlar bu saldırılar karşısında ses çıkarmalı. Konu Kürtler olunca kimseden ses çıkmıyor, konu Kürt gazeteciler olunca herkes sessizliğe bürünüyor, kulaklarını ve gözlerini kapatıyorlar” dedi.
‘Hakikatleri ortaya çıkardığımız için Türkiye’nin hedefi oluyoruz’
Türkiye’nin geçmişten bugüne özgür basın emekçilerini hedef aldığını vurgulayan Dîcle Ehmed, özgür basın emekçilerinin yaşanan gerçekleri, Kürdistan’ın dört parçasında yaşanan vahşeti, Kürt halkı üzerinde yürütülen soykırım politikalarını açığa çıkardığını ifade etti. Dîcle Ehmed, “Bu soykırım politikaları sadece insanlar üzerinden yürütülmüyor. Siyasi, kültürel, kimliksel bir soykırım yürütülüyor. Halkımız her gün katliamdan geçiriliyor, kaçırılıyor, kadınlar tecavüze maruz bırakılıyor. Kuzey Kürdistan’da gazeteciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Bizler, özgür basın emekçileri olarak Türkiye’nin gerçek yüzünü, vahşetini belgeliyoruz, bunu dünyaya duyuruyoruz. Bu nedenle özgür basın emekçileri hem Türk askerleri tarafından hem de SİHA’larla doğrudan hedef alınıyor. Siyasetçiler de hedef alınıyor. Kuzey Kürdistan’da uzun zamandır siyasi soykırım operasyonları yapılıyor. İşgal altında olan Efrîn’de, Girê Spî’de, Serêkaniyê’de demografik değişim politikaları yürütülüyor. İşte biz de bu hakikatleri ortaya çıkardığımız için Türkiye’nin hedefi haline geliyoruz” diye belirtti.
‘Dünyanın, Kobanê’ye olan borcunu ödemesi gerekiyor’
Sınırlara ve Cerablus tarafına yerleştirilen çeteler nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye’nin, özellikle Kobanê’nin büyük bir tehdit altında olduğuna dikkat çeken Dîcle Ehmed, son günlerde saldırıların daha da arttığını ve bu saldırılar nedeniyle birçok yerde insanların susuz ve elektriksiz kaldığını ifade etti. Dîcle Ehmed, “Türkiye bu bölgeyi işgal etmek istiyor, bu alanda bulunan halkı soykırımdan geçirmek istiyor. Alana hem askerlerini gönderiyor hem de özel savaş politikalarını yürütüyor. 2014 yılında bütün dünya Kobanê için ayağa kalktı. 2014’te Kobanê’de YPG ve YPJ savaşçıları tarafından tarihi bir direniş gerçekleşti. Bütün dünyanın korktuğu DAİŞ çeteleri, Kobanê’de yenilgiye uğratıldı. Bugün dünyanın yeniden ayaklanması ve Kobanê’ye olan borcunu ödemesi gerekiyor. Dünya Kobanê’ye borçlu. Dünyanın ve dünyada bulunan bütün gazetecilerin yönünü Kobanê’ye vermesi gerekiyor. Bütün dünya gazetecilerine çağrımızdır; Kobanê’ye gelip yaşanan gerçeklere, halkın mücadelesine şahitlik etsinler” ifadelerini kullandı.