'Çocuklar için güçlü ve etkili bir mücadele yürütmeliyiz'

  • 13:30 20 Kasım 2025
  • Çocuk
HABER MERKEZİ - Çocuk hakları örgütleri, barolar ve insan hakları kurumları, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde yaptıkları açıklamalarda çocukların savaş, yoksulluk, anadil yasağı ve cezasızlık politikaları nedeniyle ağır hak ihlallerine maruz bırakıldığını belirterek, “Çocukların adil, onurlu ve güvenli bir yaşamı için etkili bir mücadele ve kalıcı barış şarttır” mesajı verdi.
 
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle Türkiye ve Kürdistan’ın birçok kentinde çocuk hakları örgütleri, barolar ve sivil toplum kurumları açıklamalar yaptı. Açıklamalarda ortak vurgu, çocukların savaş, yoksulluk, ayrımcılık, anadil yasağı, yapısal eşitsizlikler ve cezasızlık politikaları nedeniyle ağır hak ihlallerine maruz bırakıldığı yönünde oldu.
 
Riha
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha (Urfa) Şubesi Çocuk Komisyonu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin dernek binalarının önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çok sayıda insan hakkı savunucusu katıldı. Kitle adına basın metnini İHD Çocuk Hakları Komisyonu Sözcüsü Demet Aykut okudu.
 
'Çocukları yok sayan bir yıl'
 
“2025 yılı çocukların birçok durumda yok sayıldığı bir yıl olarak yaşanmaktadır” diyen Demet Aykut, devamında şu sözlere yer verdi: "Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul edilişinin 36. yılında, dünyada ve yaşadığımız coğrafyada çocuklar ağır hak ihlallerine, eşitsizliklere ve sistemin yarattığı yapısal sorunlara maruz kalmaya devam ediyor. 2025 yılı itibarıyla çocuklar; savaş, derin yoksulluk, ekonomik ve siyasal krizler, iklim krizi gibi küresel düzeyde yaşanan sorunların olumsuz sonuçlarına maruz kalmıştır."
 
'Mücadelemizi sürdürmeliyiz'
 
Çocukların yaşadığı hak ihlallerine dur demek zorunda olduklarını söyleyen Demet Aykut, toplumsal mücadeleyi sürdürme çağrısında bulundu. Demet Aykut şöyle konuştu: "Her hak ihlalinin ardında sorumlular bellidir. Bu sorumluları görünür kılmalı, cezasız bırakmamalı ve hak kaybına uğrayan çocukların ve yakınlarının güçlenmesini sağlamalıyız. Devlete sorumluluklarını hatırlatmaya ve bu konuda ısrarcı olmaya devam etmeliyiz. Çocukların hak ve özgürlüklerini korumalı, onları yaşamın eşit ve özgür bireyleri olarak kabul etmeliyiz. Adil, onurlu ve saygın yaşamaları için güçlü ve etkili bir mücadele yürütmeliyiz. Üstelik barışın konuşulduğu ve talep edildiği bugünlerde çocukların da barışın öznesi olduğunu ve barışçıl ortamlarda yaşamaları gerektiğini unutmamalıyız. Bunun için toplumsal, hukuki ve kültürel yapının köklü bir şekilde dönüşmesi yönünde mücadelemizi sürdürmeliyiz."
 
Açıklama, alkışlarla son buldu.
 
Amed
 
Amed Çocuk Hakları Ağı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamaya çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. Kürtçe ve Türkçe okunan açıklamanın Kürtçesini ağ adına Ma Music Center çalışanı Ferhat Ertaş, Türkçesini ise ağın Eşsözcüsü Berfin Elçi okudu.
 
‘Barış ortamı olmalı’
 
Berfin Elçi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin çocukları yalnızca şiddetten, ayrımcılıktan ve sömürüden korumayı değil; aynı zamanda barış, özgürlük, onur ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde büyümelerini öngördüğünü belirtti. Sözleşmenin önsözünün, çocuk haklarıyla barış arasında doğrudan bir ilişki kurduğuna dikkat çeken Berfin Elçi, “Barış ortamı olmadan çocukların gelişmesi, güven içinde büyümesi ve hakları tam olarak hayata geçmesi mümkün değil. Bu nedenle çocuk haklarının sağlanması, aynı zamanda kalıcı barışın tesisiyle de doğrudan bağlantılıdır” dedi.
 
‘Anadilde eğitim hakkı engellendi’
 
Türkiye’nin sözleşmede 17, 29 ve 30’uncu maddelere çekince koyarak özellikle bilgiye erişim, eğitimin amaçları ve azınlık/kültür-dil hakları alanında önemli sınırlamalar bıraktığını dile getiren Berfin Elçi, “Bu çekinceler, pratikte özellikle Kürt çocuklarının anadilinde eğitim hakkından yararlanmasını engellemiş; kültürel kimliklerini koruma, dilsel gelişimlerini sürdürme ve kendi kimlikleriyle kendilerini ifade etme hakkını sınırlandırmıştır. Bu durum yalnızca pedagojik bir engel değil; aynı zamanda anadil hakkı, toplumsal aidiyet, özgüven, kimlik gelişimi ve barış içinde birlikte yaşamı da etkileyen temel bir sorundur” diye belirtti.
 
‘Çok vahim bir noktaya gelmiş durumda’
 
Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da çocuk haklarına ilişkin tablonun ağır olduğuna dikkat çeken Berfin Elçi, önlenebilir nedenlerle yaşamını yitiren onlarca çocuğun; ihmaller, iş cinayetleri, yetersiz denetim ve kamu gücünün çocuk hak ihlallerinde harekete geçmemesi nedeniyle korunamadığını belirtti. “Çocuk hak ihlal raporları incelendiğinde, çocuk ölümlerinin münferit değil, aksine politik ve sistematik olduğu açık biçimde görülmektedir” diyen Berfin Elçi, “Çocuk işçiliği yoksullukla birlikte artmış, MESEM gibi kurumlar çocuk emeğini ucuz iş gücüne dönüştüren bir uygulama halini almıştır. Kız çocuklarının mağduriyeti ise eğitim dışına itilme, cinsel istismar, erken evlilik riski ve yargıdaki cezasızlık nedeniyle çok vahim bir noktaya gelmiş durumdadır” dedi.
 
‘Barış hakkı temel haklardandır’
 
Kürt meselesi bağlamında çocuk hak ihlallerinin daha da derinleştiğine dikkat çeken Berfin Elçi, konuşmasına şöyle devam etti: “Anadilde eğitim engeli, kültürel hakların tanınmaması ve eşit yurttaşlığın fiilen sağlanamaması, çocukların kimliksel gelişimini, toplumsal aidiyetini ve geleceğe yönelik güven duygusunu zayıflatmaktadır. Bu durum yalnızca bir hak ihlali değil; aynı zamanda barışa dair toplumsal beklentileri, birlikte yaşama iradesini ve barış içinde yaşama kültürünü zedeleyen bir etkiye sahiptir. Çocukların kendi kimlikleriyle güvende büyüyemediği bir ortamda barışın sürdürülebilir olması mümkün değildir. Bu nedenle çocuk haklarının gerçekleşmesi, barış hakkının da gerçekleşmesinin temel koşullarından biridir.”
 
Talepler
 
Berfin Elçi, çocukların barış hakkı ve temel çocuk haklarına dair taleplerini şu şekilde sıraladı:
 
“*Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye konulan tüm çekinceler kaldırılmalı; bu çekinceler sebebiyle çocukların mahrum kaldığı hakların kazanımı için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yerine getirilmeli; ayrıca siyasi iktidar tarafından buna uygun politikalar geliştirilmelidir. Barış iklimine dair umudun arttığı bu günlerde; etkisi bakımından barış hakkı ve çocuk haklarının kesiştiği bu maddelere dair çekincelerin kaldırılması çağrımızı özellikle yineliyoruz.
 
*Kürt Meselesi bağlamında, sürmekte olan çözüm sürecine çocuk hakları perspektifi katılmalı; savaşın en büyük mağdurlarından olan çocukların hak temelli talepleri sürece esas olarak etki etmelidir. Bu hususta; DEM Parti aracılığıyla Amed Çocuk Hakları Ağı olarak ve ayrıca bileşen kurumların haricen TBMM’ye gönderdiği raporlardaki taleplerin bir çerçeve olabileceğini tekrarlıyoruz. Ayrıca bu açıklama aracılığıyla; anılan raporlamalar haricinde çocuk hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri olarak barışa katkı sunabilecek çalışmalarda yer alma talebimizi bir kez daha belirtiyoruz.
 
*Anadilde eğitim hakkı tanınmalı; bu hakkın hukuki, ekonomik ve insan kaynağı hazırlığı ivedi şekilde yerine getirilmelidir. Asimilasyon politikalarının yol açtığı sonuçlara sığınılarak temel bir hak olan anadilde eğitimin talebine dair gerekçelere sığınılmaktan vazgeçilmelidir.
 
*İktidar tarafından; temsiliyeti bulunan tüm siyasi partiler ile ortak şekilde, çocuğun yaşam hakkını güvence altına alacak bir politika geliştirilmeli; en temel hak olan yaşam hakkı korunmalıdır. Çocuk ölümleri sonrasındaki cezasızlık başta olmak üzere, kastı veya ihmali bulunan kamu görevlilerinin korunması politikasından vazgeçilmelidir.
 
*Son zamanlarda infaz hukukunda yapılması planlanan, çocukların yetişkinler gibi yargılanmasını öngören ve “suça sürüklenen çocuk” kavramını tartışmaya açan anlayıştan vazgeçilmeli; çocuk adalet sisteminin ilkeleri korunmalıdır.
 
*MESEM lağvedilmeli; benzeri, meslek edindirme amacından uzaklaşarak çocuk emeğini sömüren uygulamalar gözden geçirilmeli; çocuk işçiliğiyle etkili şekilde mücadele edilmelidir.
 
*Kız çocuklarının eğitime erişimi ve korunması için kamu gücü etkin bir şekilde harekete geçmeli, taşımalı eğitim uygulaması çocuklar yararına tekrar revize edilmelidir.
 
*Çocuk adalet sistemi onarıcı adalet temelinde yeniden yapılandırılmalı; çocuk cezaevleri kapatılmalıdır.”
 
Açıklama alkışlarla son buldu.
 
Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden açıklama 
 
Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi de, Çocuk Hakları Günü’ne dair baro binasında açıklama yaptı. Açıklamayı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Ayşegül Moray okudu. Çocukların yaşadığı hak ihlallerini sıralayan Ayşegül Moray, taleplerini şu şekilde sıraladı:
 
“*Çocuk işçiliğine karşı etkili sosyal politikalar geliştirilmeli, denetim mekanizmaları güçlendirilmeli ve her çocuğun güvenli koşullarda eğitim hayatına devam etmesi sağlanmalıdır.
 
*Çocuk ölümlerinin her biri önlenebilir niteliktedir; bu nedenle devlet, çocukların yaşam hakkını korumaya yönelik tüm tedbirleri gecikmeksizin almak zorundadır.
 
*Çocuklara ilişkin tüm yasa tasarıları, çocuk hakları alanındaki uzman kurumların görüşleri alınarak, çocuğun yüksek yararını merkezine alan bir yaklaşımla düzenlenmelidir.
 
*Savaş ve çatışma bölgelerinde yaşayan çocukların korunması için uluslararası mekanizmalar işletilmeli; Gazze başta olmak üzere tüm dünyada çocuklara yönelik ağır insan hakkı ihlalleri derhal durdurulmalıdır.
 
*Çocuklar güvenli bir ülkede, güvenli bir şehirde, güvenli bir evde ve güvenli bir gelecekte yaşama hakkına sahiptir.”
 
İzmir 
 
İHD İzmir Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Dernek binasında gerçekleştirilen basın toplantısına siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katıldı. Basın metnini İHD İzmir Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü Caner Bostancı okudu. Açıklamada, "Çocukların hak ve özgürlüklerini korumalı, onları yaşamın eşit ve özgür bireyleri olarak kabul etmeliyiz. Adil, onurlu ve saygın yaşamaları için güçlü ve etkili bir mücadele yürütmeliyiz. Üstelik barışın konuşulduğu ve talep edildiği bugünlerde çocukların da barışın öznesi olduğunu ve barışçıl ortamlarda yaşamaları gerektiğini unutmamalıyız. Bunun için toplumsal, hukuki ve kültürel yapının köklü bir şekilde dönüşmesi yönünde mücadelemizi sürdürmeliyiz" ifadelerine yer verildi.
 
Wan
 
İHD Wan Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin dernek binalarında basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı İHD Wan Şubesi Çocuk Hakları Komisyon Üyesi Leyla Çakır okudu.
 
Bu dönemde çocukların yok edildiğini ve çocukların çeşitli biçimlerde saldırı altında olduklarını söyleyen Leyla Çakır, çocukların derin yoksulluk, cezasızlık, şiddet, baskı, eğitim ve sağlık hakkı başta olmak üzere temel haklara erişimde kısıtlılık ile karşı karşıya olduğunu kaydetti.