‘Devlet sorumluluk alsın, katliamlar dursun’

  • 09:02 10 Ekim 2025
  • Güncel
AMED - Artan kadın katliamlarına ve cezasızlık politikasına dair konuşan kadınlar, katliamların son bulması için koruyucu ve önleyici politikaların uygulanması gerektiğinin vurgusu yaptı.
 
İktidar, yıllardır kadınların yaşamlarına, kazanımlarına ve haklarına yönelik saldırılarına hız kesmeden sürdürüyor. Artan kadın katliamlarını görmeyen iktidar, önümüzdeki 10 yılı “Aile Yılı” ilan etti. İktidarın,  kadınları “anne ve eş” olarak tanımlayan politikaları günde üç kadının katledilmesine neden olurken, ajansımızın derlediği şiddet çetelesine göre; 2025 yılının ilk 9 ayında 220 kadın katledildi ve 166 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 
 
Artan kadın katliamlarına ve iktidarın bu konuda politika üretmemesine dair Rezan (Bağlar) ilçesindeki kadınlara mikrofon uzattık.
 
‘Kadın katliamlarını kabul etmiyoruz’
 
Kadınların katledilmesini kabul etmediğini söyleyen Gülizar Çağlar, “Hiçbir kadın öldürülmesin. Allah, kadınların hakkını kötü insanların yanına bırakmasın. Hiçbirimiz kadınların katledilmesini kabul etmiyoruz. Kadınları katledenlere en ağır cezalar verilmeli” dedi.
 
‘Devlete çok büyük sorumluluk düşüyor’
 
Erkek egemen zihniyetin değiştirilmediği sürece kadın katliamlarının son bulmayacağını vurgulayan Şerife Bircan, kadın katliamlarına karşı koruyucu ve önleyici politikaların uygulanması gerektiğini söyledi. Şerife Bircan, “Sosyologların duruma el atması gerekiyor. Bunun sebeplerini bulup ona göre yol çizmeleri mantıklı olacaktır. Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız. Devlete çok büyük sorumluluk düşüyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Güvende değiliz’
 
Var olan sistemin kadınlar için güvenli bir ortam olmadığını belirten Kısmet Kaya, güvensiz ortamın birçok alanda kadınlar için sorun oluşturduğunu dile getirerek, öğrenci olarak da birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarının altını çizdi. Kısmet Kaya, “Gece dışarı çıkmak istediğim zaman erkek kardeşlerim ‘seninle gelelim’ diyorlar. Bir yıl dershaneye gittim ve gece etütlerine kalıyordum. Gece etütlerinden 23.00 civarı saatlerde çıkıyordum. Çıktıktan sonra eve gelirken kendi gölgemden bile korkuyordum. Bakışlardan o kadar rahatsızdım ve güvensizlik içindeydim. Dershaneden dönerken ailem tereddüt etmesin diye arkadaşlarımla döndüğümü söylüyordum. Gece etütlerine gitmeme izin vermeleri için yapıyordum. Bir kadının bir erkek tarafından tamamlanmaya ihtiyacı yok” sözlerine yer verdi.
 
‘İlla öldürülmem mi gerekiyor?’
 
Kadınların giyimleri, yaşam tarzları üzerinden hedef gösterildiğini ifade eden Remziye Kaya, toplum tarafından faillerin değil, kadınların suçlandığına dikkat çekerek tüm bu sorunlara karşı toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “İnsanlar ‘kadının o saatte orada ne işi vardı?’ diyor. Keşke böyle olmasa ve kadınlar daha özgür olabilse. Birçok insan susturuluyor, şiddet görüyor, evlerinde hapis kalıyorlar. Mesele, ben boşanmak istiyorum; bir sürü delilim var ama erkek istemiyor diye 5 yıldır boşanamıyorum. Benim haklarım mevcutsa neden, erkek istemiyor diye boşanamıyorum? İlla ki öldürülmem mi gerekiyor? Keşke erkeklere verilen cezalar caydırıcı olsa ve bir yandan alınıp diğer yandan bırakılmasalar. Umarım hiçbir canlı katledilmez ve güzel bir gelecekte, güzel yarınlara, güzel çocuklar yetiştirebiliriz.”