Kadınların birleşik sesi: Karanlığı aydınlatan bir umut

  • 09:03 16 Şubat 2025
  • Güncel
QERS- Rojava’da kadın öncülüğünde gerçekleşen devrime dair konuşan Qers İl Eşbaşkanı Arzu Savaş Derman, “Kadınların bu birleşik sesi, sabahın ilk sesi ve güneşin ilk ışıkları gibi karanlığı aydınlatan bir umut ışığı olarak giderek büyüyor” dedi.
 
Suriye'de Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte yalnızca ülkede değil, tüm Ortadoğu’da yeni bir dönem başladı. Rejim değişikliği sonrası yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), ülkedeki birçok azınlığa yönelik saldırılar düzenlerken, Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar da Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonlarını artırdı. Bu saldırıların en önemli hedeflerinden biri, Rojava’da kadınların öncülüğünde inşa edilen ve dünya çapında örnek teşkil eden yaşam modeli. Çatışmalar, özellikle stratejik öneme sahip Qereqozax ve Tişrîn bölgelerinde yoğunlaşırken, bölge halkı saldırılara karşı direnişini sürdürüyor. 8 Ocak’tan bu yana, Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Tişrîn Barajı’nda nöbet eylemi gerçekleştirerek saldırılara karşı dayanışma sergiliyor. Ancak Türkiye, bu direnişi bastırmak için SİHA saldırıları düzenledi. Gerçekleştirilen hava saldırılarında birçok kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralandı. Bu süreçte, bölge halkı varlıklarını ve özgürlüklerini koruma mücadelesine devam ederken, saldırılar karşısındaki direniş de büyümeye devam ediyor.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Qers (Kars) İl Eşbaşkanı Arzu Savaş Derman, Rojava’da kadın eli ile inşa edilen yaşam modeline ve Tişrîn Barajında bulunan sivil halka yönelik saldırılara ilişkin konuştu.
 
‘Rojava’da kadınlar adalet ve eşitlik için omuz omuza veriyorlar’
 
Rojava toraklarında kadın devrimi ve eşitlik ışığı ile yükselen bir düzenin izlerini görmenin mümkün olduğunu ifade eden Arzu Savaş Derman, “Örneğin Rojava’da kadın komutanlar ve yerel yönetimlerde aktif rol alan kadınlar sadece sırtlarında silahla değil, aynı zamanda meydanlarda, toplumsal karar mekanizmalarında adalet ve eşitlik için omuz omuza veriyorlar. Bu durum geleneksel ataerkil yapıların ötesine geçerek, kadın kimliğini devrimci bir güce dönüştürdüğünü gösteriyor. Kadıların bu özgün durumundan kaynaklı dış güçlerin ve oradaki farklı grupların tepkisi çekiyor” dedi.
 
‘Direnişin güçlü sesi kadınların sesi oluyor’
 
Arzu Savaş Derman, “Rojava’nın özgün yönetim modeli bölgedeki diğer aktörler için varoluşsal bir meydan okuma olarak algılanabiliyor. Ancak asıl gerçek şudur ki, çatışmalar politik çıkarların, etnik farklılıkların ve güç mücadelelerinin katmanlı bir yapıda gerçekleşmesinden kaynaklanıyor” sözlerini kullanarak, “Kobanê direnişi, o dönemde yaşanan yoğun çatışmalar, uluslararası seferberlik hafızalarımıza kazınsa da Rojava’nın diğer bölgelerinde direniş daha sessiz ve derin bir insan gücü ile ilerledi diyebiliriz. Örneğin Rojava’da yerel halk günlük yaşamını etkileyen siyasal baskılar ve ekonomik kısıtlamalar arasında insanlar sokaklarda, mahalle meclislerinde sessiz ama kararlı bir şekilde kendi kaderlerini tayin etme mücadelesini veriyor. Bu direniş silahların ötesinde politik, sivil ve kültürel alanlarda da görülüyor. Bütün bunların güçlü sesi, kadınların sesi oluyor. Kadınlar yerel meclislerde, sivil toplum örgütlerinde hatta dijital platformlarda deneyimlerini, umutlarını, hayallerini paylaşarak, adeta özgürlük, eşitlik için birleşik bir güç oluşturuyorlar. Kadınları bu birleşik sesi tıpkı sabahın ilk sesi, güneşin ilk ışıkları gibi, karanlıkta parıldayan bir umut ışığı gibi giderek büyüyor. Rojava’daki kadın mücadelesi hem bireysel özgürlüklerinin hem de toplumsal yaşamın sembolü haline geliyor” şeklinde kaydetti.
 
‘Kadınların umut dolu sesi, geleceğe inancın temel taşı’
 
Bu çerçevede Rojava’daki kadın devriminin sadece ideolojik söylemde olmadığını vurgulayan Arzu Savaş Derman, “Kadınlar meydanlarda, sokaklarda, karar mekanizmalarında somut örneklerle geleceğe bir yol çiziyor. Kadınların sesi umutla dolup taşarken, geleceğe dair inancın da temel taşı olarak varlığını Rojava’da sürdürmektedir. Tişrîn barajında sivillere yönelik yapılan saldırıların tamamen orada elde edilen kazanımlara karşı yapıldığını düşünüyorum. Ancak insanlar orada bombalanacağını bile bile kurşunlara göğüs geriyorlar. Emeklerini ve büyük fedakarlıklar, direnişler göstererek kazandıkları topraklarını korumaya çalışıyorlar” sözlerini kullandı.