Wan’da kayyım eylemi
- 18:16 30 Ocak 2025
- Güncel
WAN - Wan’da kayyım atanan Sêrt belediyesine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada “Kayyıma ve faşizme geçit vermeyeceğiz” mesajı verildi.
Wan’da Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde Sêrt Belediyesi'ne kayyım atanmasına ilişkin Sanat Sokağında basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada “Kayyım idaresi değil, halk iradesi kayyıma ve faşizme geçit yok” yazılı pankart açıldı. Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan İl eşbaşkanları Gülşen Kurt, Veysi Dilekçi, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı.
Açıklamayı KESK dönem sözcüsü Yunus Haylaz okudu.
‘AKP hükümetinin yaptıkları açıkça bir irade gaspıdır’
Bir yandan iç barıştan bahsederken diğer yandan halk iradesine kayyım atandığını belirten Yunus Haylaz, “Dün sabah bir kayyım ataması haberi ile uyandık. Sêrt belediyesi Eşbaşkanı Sofya Alağaş’ın yerine bugün itibariyle kayyım atandı. 31 Mart seçimlerinden bugüne halkın oylarıyla seçilen Colemêrg, Mêrdin, Elîh, Dersim, Halfeti, Akdeniz, Mîks ve en son Sêrt olmak üzere 8 DEM Parti'li belediyeye ve CHP’li Esenyurt belediyesine kayyım atandı. Önce halkın seçme hakkını tanımayan, hukuku bir silah olarak kullanıp seçilmişleri cezalandıran, kayyım atayan ardından da demokratik haklarını kullanmalarını engellemek adına Sêrt'te 10 günlük etkinlik yasağı getiren AKP hükümetinin yaptıkları açıkça bir irade gaspıdır. Bir yandan çözüm sürecinden ve barış ihtiyacından bahsedilirken, diğer yandan seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması, demokratik meşruiyet açısından büyük bir çelişki doğurmaktadır. Kayyım atamaları, doğrudan halkın iradesini hedef alan bir uygulamaya dönüşmüştür. 2016’dan bu yana 100’den fazla belediyeye kayyım atanmış ve milyonlarca seçmenin iradesi yok sayılmıştır. Bugün de Mardin, Dersim, Akdeniz, Siirt ve Esenyurt gibi belediyelere yapılan müdahaleler, seçimlerin anlamsız hale getirilmeye çalışıldığını göstermektedir. Bu durum, sadece Kürt seçmenlerin değil, Türkiye’de demokratik temsil ilkesine önem veren herkesin sorunu haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
‘İktidar bu hatadan bir an önce dönmeli’
Çözüm sürecinin bir demokratikleşme projesi olup olmadığı konusunda da ciddi şüpheler olduğunu değinen Yunus Haylaz, “Sürecin demokratikleşme ve barış amacından ziyade, siyasi manevralarla belirli kesimleri kontrol altına alma çabası olduğu görüşü, Kürt halkının büyük bir çoğunluğunda karşılık bulmaya başlamıştır. Çözüm sürecine dair oluşan temkinli iyimserlik, Bahçeli’nin ‘yeni dönem başlıyor’ açıklamasından hemen sonra yapılan kayyım atamalarıyla zedelenmiş, iktidarın güven vermeyen tutumu barış ihtimalini daha da zora sokmuştur. Türkiye’nin, geçmişte Oslo görüşmeleri ve 2013-2015 çözüm süreci deneyimlerinden ders çıkararak, şeffaf ve hukuki bir zeminde yürütülen bir barış süreci oluşturması gerekmektedir. Kayyım politikaları, çözüm sürecine duyulan güveni sarsmakta ve demokrasiye zarar vermektedir. Eğer gerçekten bir barış ve çözüm süreci yürütülecekse, öncelikle halkın seçme hakkına saygı duyulmalı ve demokratik süreçler korunmalıdır. Bütün insan hakları ve demokrasi kurumlarını bu antidemokratik yaklaşımına karşı ses çıkarmaya çağırıyoruz. İktidar bu hatadan bir an önce dönmeli ve halk iradesinin esas alınmasını gerektiğini belirtiyoruz. Hukuksuzluğun parçası olan Kayyımları kabul etmiyoruz kayyumlara karşı mücadelemiz devam edecektir” şeklinde konuştu.
Açıklama alkışlarla son buldu.