İçerden dışarıya gençlik ve işçi akışı
- 09:03 20 Aralık 2024
- Jıneolojî Tartışmaları
"Mexmûrlu gençlerde her zaman devletçi, kapitalist sisteme karşı kendini koruma refleksi hakimdi. Aralarından biri öz yaşam tarzlarından biraz taviz verdiğinde, arkadaşları tarafından eleştiriliyor, bu durum kabul edilmiyordu."
Berwar Avent
2005 yılında kamp meclisinin dış ilişkiler komitesi üzerinden kurduğu ilişkiler ve yaptığı girişimlerle, kampta liseden mezun olan öğrencilerin Hewler’de olan Selahaddin Üniversitesi’ne kabulleri gerçekleşti. Gençler sınavlardan geçip aldığı sonuçlara göre üniversiteye yerleştirildi. Kamptaki imkansızlıklarla ana okuldan liseye kadar okuyan ve mezun olup üniversiteye yerleştirilen öğrenciler Güney Kürdistan’da öğrenci gençlikle buluşmaya başladı ve gruplar halinde ilişkilenmeler gerçekleşmiş oldu. Öğrenciler kampta edindiği kültür ve bilinçle Güney’deki kültür ve zihniyetle karşı karşıya kaldılar. 2019 yılına kadar devam eden kayıtlar, Mesrur Barzani tarafından bu tarihten sonra tamamen kesilerek kaldırıldı. Şu an durdurulmuş olsa da hem eğitim hem iş nedeniyle gerçekleşen bu karşılaşmanın etkilerini ve sonuçlarını değerlendirmek önemli.
Mexmur’daki gençler üniversiteye geçtiklerinde adeta okula yeni başlıyor gibi olmuşlardı. Çünkü Mexmûr’daki eğitim müfredatı Federal Kürdistan Hükümeti’nin eğitim müfredatından çok farklıydı. Mexmûr’da demokratik ulus, demokratik modernite temelinde eğitim görülürken Güney’de görülen eğitim devletçi zihniyet temelindeydi. Yani zihniyet bağlamında büyük bir fark vardı. Üniversitede şu dayatılıyordu “Anlamaya çalışmaktan çok ne veriliyorsa onu öğreneceksiniz.” Bu da kişide sorgulamayı bitirerek robotlaşmayı geliştiriyordu. Zaten hükümetin Hewler Üniversitesi’ne Mexmûrlu gençleri kabul etmeleri altında yatan gerçek de Mexmûrlu gençleri, kendi sistemleri içinde eriterek özel savaş araçları olarak kullanmaya çalışmak olduğu belirtilebilir. Bu zorluklarla yüz yüze kalan Mexmûrlu gençlerde genellikle okumaya karşı soğuma açığa çıkıyordu. Çoğu zaman onlara adeta bir yükmüş gibi bakılıyordu. Sınavlarda çoğu zaman Irak genelinde en iyi puanları almalarına rağmen bu hiçbir zaman yansıtılmıyordu. Mexmûrlu gençlerin üniversitedeki diğer gençlerle ilişkilenmelerinde karşılıklı bir yardımlaşma, dayanışma durumu vardı. Buna rağmen, uğradıkları bu tür haksızlıklardan dolayı grup olarak hareket ediyorlardı daha çok.
Bu nedenle Mexmûrlu gençlerde kendini koruma mekanizması artıyor, aralarındaki birlik ve beraberlik güçleniyordu.
Mexmûrlu gençler sadece okuma yönünden zorlanmıyorlardı. Hewler gibi bir yerde yaşamsal açıdan da birçok zorlukla karşılaşmışlardı. İlk defa kamptan çıkıyorlardı, şehir yaşamına çok yabancıydılar. Mexmûr kolektivizminden çıkıp birden bireyciliğin had safhada olduğu şehir yaşamına ayak uydurmak, öyle kolay değildi. Dil, etraf, yaşam her şey onlara yeni geliyordu. Bu kendisiyle yeni bir yaşamı getiriyordu. Sadece ulusal birliktelik bilinci ve duygusu onların Hewler’de tutunmasına yardımcı oluyordu.
Sistemin dayatmasına karşı yeni yaşam için mücadele
KDP hükümetinin tüm yaklaşımlarına rağmen okullarını başarılı bir şekilde bitirme iddiasındaydılar. Mexmûrlu gençlerde her zaman devletçi, kapitalist sisteme karşı kendini koruma refleksi hakimdi. Aralarından biri öz yaşam tarzlarından biraz taviz verdiğinde, yaşam tarzında olumsuz değişimlere gittiğinde arkadaşları tarafından eleştiriliyor, bu durum kabul edilmiyordu. Sistem burada iki seçenek önüne koyuyordu; ya onlar gibi olacaksın ya da kendin gibi olup kendi fikirlerin için mücadele edeceksin. Bu nedenlerin hepsi bir araya getirildiğinde kişi üzerinde nasıl bir etki ve psikoloji yarattığı açıkça görülebiliyor. Bir yandan kendini özel savaş politikalarından koruma, bir yandan okumak için yüz yüze kaldığı zorlanmalar diğer yandan içine girdiği ve yeni tanıdığı yaşamla mücadele, genç kuşak içinde yeni bir Başûr algısı oluşturmuştur.
Kampa yönelik ambargo
Örgütlü hareket eden kampın öğrenci gençliği, etkileyici düşünce ve örgütleme gücüyle mücadelenin Güney’deki önemli bir mevziisi konumundaydı. Doğal olarak kampta edindiği teorik birikimi ve mücadele anlayışını, Güney’e taşırma sorumluluğunu üstleniyorlardı. Dolayısıyla, Güney’deki iktidarın karşı hamleleriyle sürekli boşa çıkarma, sınırlandırma, baskı altına alma, yasaklama gibi engellemelerle karşı karşıya bırakılmışlardır. Bununla da yetinilmeyerek para, kötü alışkanlıklar vb. politikalarla kamp gençleri etkisizleştirilmeye çalışılmıştır. Özel savaş yöntemleri zamanla etkili olmaya başlamıştı. Bazı gençler para kazanırım, bazısı okuyup Güney’de memur olurum ve mevki edinirim gibi beklentiler içine girdi. Barzani ailesinin bu yaklaşımına MİT’in, KDP’nin istihbarat örgütü Parastin’ın etkileri eklenince artık Hewler Üniversitesi’nde, siyaset yapmak, muhalif olmak, gösteri ve yürüyüşlere katılmak vb. yasaklandı ve uymayanı okuldan men etme uygulamalarıyla karşı karşıya kalındı. Okumak, ancak asayişin belirlediği kurallar ve şartları yerine getirmekle mümkündü. Artık, öğrencilerin çoğu üniversiteye gidip KDP’nin belirlediği kurallarla onursuz bir şekilde okumaktansa, okumamayı tercih ederek duruşlarını ortaya koymuşlardır. Sonunda da kampa uygulanan ambargo nedeni ile üniversite süreci tamamen kesilmiş oldu. Tüm olumsuzluk ve yönelimlere rağmen, üniversite gençliği Güney’de önemli bir ilişkilenme mevziisi konumundaydı, Güney’deki gençlerle yurtseverlik duygu ve düşüncelerinin gelişmesi konusunda önemli adımlar atılmıştı.
Engellemeler ve sonuçları
Mexmûr Kampı’nın dışarıyla ilişkilenip açılımını sağlayan etkili potansiyellerden biri de iş bulmak için yapılan çıkışlar oldu. Mexmûr’un göçmenlik statüsünden ve düşüncesinden dolayı engellemelerle karşı karşıya bırakılması, ekonomik olarak da imkanları çok sınırlandırılan bir durum ortaya çıkarmıştır. Neredeyse işçilik tek ekonomik gelir kapısı olarak açık bırakılmıştır. Bu nedenle kamp halkının geneli ya inşaatta ya tarlada ya da temizlik işinde işçilik yapmaktadır. Bu vesile ile dışarı ile ilişki kurulabilen alanlardan biri de işçilik alanı olmuştur. Bu alanda yeni yaşamı taşırabilme olanakları olmasına rağmen, işçi olarak gidilen yerlerde yerde uzun süre kalınmasından kaynaklı yer yer kültürel aşınmalar meydana gelmiştir. İşçi kesim, eskiden var olan siyasal temsil gücünü bugün aynı ağırlıkta kendi düşüncesini taşıma görevini yerine getiremediği için kaybetmektedir. İş ve işçilik üzerinden oluşan ilişki biçimi daha çok iş edinme ve para kazanma olarak yansımaktadır.
Kamp halkı yeni yaşamın inşasını ise hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Demokratik bir yaşamın inşası için kurumlarıyla, çalışmalarıyla her zaman aktif bir siyaset yürütmüştür. Abdullah Öcalan’ın düşüncesinden aldığı güç ile hem kendi yaşamını örgütleyip sistemleştirmiş hem de 30 yıllık tecrübesini bölgedeki halka taşımış ve ilişkilerini bu düşünce etrafında örme gibi tarihi bir bilinçle hareket etmiştir. Fakat Mexmûr halkı dışarıyla ilişkilenmenin en önemli ve etkili alanı olarak potansiyel gücünü yeterince kullanamamaktadır. Benimsediği siyasal duruşu temsil etme, kendi yaşam tarzını benimsetme ve bu temelde halklar arası köprü olma görevini tam anlamıyla yerine getirmede zorlanmalar yaşanmaktadır. Yine de iktidar güçlerinin engelleyici yaklaşımlarına rağmen bölgede oynadığı rol ve direnişle belli bir itibar kazanmıştır. Bölgede bulunan Asurî, Süryani, Keldani, Êzidî ve Şebek gibi kesimlerle de ilişkilenip Demokratik Özerk Yönetim projesini tanıtmışlardır. Kurduğu demokratik sistem ile kendini muhatap haline getirmiş, yeni yaşam biçimini bölge halklarına taşımada köprü görevini üstlenmiştir.
Her şeye rağmen inşa gücüne dönüşmek…
Her ne kadar özgürlük davalarına büyük bir bağlılıkları olsa da göçmen olma gerçeği hiçbir şeye benzemiyor. Mexmûr halkında, büyükten küçüğe ekip biçtikleri ana topraklarına dönme umudu ile hep bir beklenti hali var. Aslında bu beklenti buradaki halkın yurtseverlik değerleriyle alakalıdır. Yurtseverlik duyguları köklü olan halklar için göçmen olmak daha zorlu bir durumdur. Mexmûrlular için her bahar bu umudu içerisinde taşır. Acaba bu bahar topraklarına dönecekler miydi? Sürgün edildiklerinde ve sonrasında da yurtseverlik duyguları öylesine güçlü yaşanmıştı ki bir anlamda devletin faşizan politikalarına baş eğmemek için, düşmana ortak olup koruculuğu kabul ederek kendi evlatlarına, kendi öz benliklerine ihanet etmemek için direnişi tercih etmişlerdi. Ya topraklarında öz kimlikleri ile yaşayacaklardı ya da kimlik sahibi olmadan yaşamayacaklardı. Mexmûr halkı özgür bir kimlik, özgür bir dil ve özgür bir halk olmak için Kürt özgürlük mücadelesine en ön saflarda katıldı.
Direniş özgürlük umudunu güçlü kıldı
Kendi ülkesinde göçmen olmanın, insanların karakterleri üzerinde yaratmış olduğu etkiler de var tabii ki. Buradaki halk gerçeği karakter olarak bir yanıyla iyimser, vicdanlı, mütevazi, kolektifken diğer yandan duygusal ve isyankârdır. Kim dışarıdan Mexmûr Kampı’na gelirse, buradaki halk başlarından geçenleri, yaşam öykülerini en başından anlatır her seferinde. Bu şekilde hem anılarını yeniliyor hem de başlarından geçenleri isimlendirdikçe, acılarının dineceğini, bilineceğini ve tarihe mal olacağını düşünüyorlar. Nitekim, onların anılarını dinlerken yaşamış olduklarına şahitlik edenler onlarla aynı duygu denizini paylaşarak, o zorlu göçmenlik sürecinde değiştirmiş oldukları kampların, yerleşim yerlerinin birebir misafiri oluyor ve elleri yüreklerinde hayretle aynı acıyı paylaşıyorlar. Bu halk bu zorlu yolculukta arkalarında bırakmış oldukları her alanda tarifi olmayan büyük acılar yaşadı ve büyük bedeller ödedi, fakat bu bedeller onlarda büyük bir direnişe dönüşerek özgürlük umutlarını daha güçlü kıldı.
Yeni yaşam inşasında öncü olma
Sonuç olarak Mexmûr halkı birçok acı yaşadı. Hem bölgesele hem uluslararası güçlerin ciddi saldırılarına maruz kaldı, hala daha kalmaya devam etmektedir. Bütün bu zorlu koşullarda dahi direnişi elden bırakmayan halk, yeni bir yaşamı burada inşa etmekten de hiçbir zaman vazgeçmedi. Mexmûr halkının, bölgedeki halklarla ilişki ve ittifak geliştirip, yeni yaşam inşasında öncü olma gücü devam etmektedir. Gerek diplomasi, eğitim, çalışma gerekse toplumsal olarak geliştirilen ilişkilerde bu güç kendini fark ettirmektedir. Politikleşen bu halkın genel dünya görüşü, olaylara bakış açısı, çözümleyici gücü ve örgütlü hareket etmesi bölgedeki diğer halkların ilgi odağı haline getirmiştir. Kamptaki yeni sistem ve demokratik, özgürlükçü yaşam biçimi bilindikçe bu ilgi odağı daha da artmaktadır.