Şiddete karşı mücadelesinde destek bekliyor

  • 09:02 3 Eylül 2024
  • Güncel
Zelal Tunç
 
WAN – Yıllardır gördüğü sistematik şiddet sonucu, defalarca katledilmekle yüz yüze bırakılan M.P. tüm kadınların 27 Eylül tarihinde görülecek duruşmada destek vermesini istedi. 
 
Türkiye ve Kurdistan’da kadına yönelik katliamlar ve şiddet her gün artıyor. Bu kadınlardan biri de M.P. isimli kadın.  22 yıldır evli olduğu H.P. tarafından şiddetin birçok boyutuna maruz kalan M.P. 22 yılın sonunda katledilmemek için açtığı boşanma davasına gelen sürecini anlattı.  
 
Davanın sonuçlanmasını bekliyor
 
Birçok kez katledilmekle karşı karşıya kaldığını söyleyen M.P., bir an önce boşanma davasının sonuçlanmasını bekliyor. M.P., evliliğinin ilk günlerinden itibaren başlayan süreci, “Ben daha 12 günlük bir gelinken başladı; beni hor görürdü, aşağılardı, nişanlıyken dahi iki kez yüzüğü attım” diyor.  Defalarca ailesine sığınan M.P., babasının kendisine “bir şey olmaz” diyerek kendisini boşanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını söyledi.
 
Şiddet gördüğü adrese geri gönderildi
 
Evli olduğu erkeğin fiziki şiddetinin dört aylık hamileyken de sürdüğünü kaydeden M., “Çeneme vurması sonucu çenem kırıldı. Maruz kaldığım şiddet karşısında aile evine gittim. Ailem ‘kesinlikle seni vermeyeceğiz’ dedi. Aile büyükleri devreye girdi diyor. Bunun üzerine şiddet gördüğü adrese geri gönderildiğini belirtiyor. Kendisinin de boşanmanın aile ve toplum arasında çok ayıp karşılandığı için “Ailesinin, aşiretinin şerefini” düşündüğünü kaydeden M., “Kimse duymasın, töre derken, defalarca defalarca şiddeti bitmedi” ifadelerini kullanıyor.
 
Çocukları da şiddete maruz kaldı
 
Çeşitli tarihlerde farklı kentlere gittiği sırada evli olduğu erkeğin yolda arabayı durdurup çocukların gözü önünde kendisine şiddet uyguladığını belirten M., “Çocuklarımla birlikte günlerce nöbetleşe uyuyorduk. Eve kilitleyip günlerce aç bırakıyordu. Hangi birini anlatayım” sözleriyle gördüğü şiddeti dile getiriyor. Şiddetinin sadece kendisine değil,  çocuklarına yönelikte yapıldığını söyleyen M., “Ailemi ziyaret ettiğim sırada uzaklaştırma kararının bittiği güne denk getirip evi basıyor ve bize ait tüm özel eşyaları alarak çocuklarıma hakaretler yağdırıyor” diyor. 
 
Dayanışmaya giden kadınlarda tehdit edildi
 
Gördüğü şiddete dair raporlarını mahkemeye sunduğunu söyleyen M., şunları belirtiyor: “Defalarca alınan tedbirleri ihlal etti. Yargının caydırıcılığı yok. Mahkeme kararlarının hiçbir etkisi yok. Çünkü tüm şiddetine rağmen tutuklanmadı. Cezalandırılmadı. Çocuklarım için dayanmak zorunda hissediyorum. Defalarca ‘ağlamayacağım’ diyorum. Güçlü olacağım diyorum. Ama bastırıyorum duygularımı. Her an bir tehdit altındayım. Benim de çocuklarımın da can güvenliği yok. Nafaka vermeye hiçbir şekilde yanaşmıyor. Kadın dernekleriyle birlikte mahkemeye gittim. Mahkemede bana ve kadınlara saldırdı. Ben mahkemede ‘hâkime hanım bugün 8 kadın öldürüldü. 9’uncu kadın ben olacağım’ dedim. Mahkeme de kendisinden bıktığını söylüyor. Ancak mahkemeyi sonuçlandırmadılar. Eşim bir öğretmen ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de bir önlem bir yaptırım yapması gerekiyordu. Ancak hiçbir şekilde hiçbir şey yapmadılar. Devlet bana 5 bin TL veriyor. Ben tüm geçimimi bu parayla karşılamaya çalışıyorum.” 
 
‘Ne olursa olsun mücadele sürecek’
 
M., “Ailem bana bırak gel diyor ama çocuklarımı bırakmamı istiyorlar. 22 yıldır çocuklarım için katlandığım bu şiddete karşı ailem de beni yalnız bıraktı. Komşularım maruz kaldığım şiddete karşı sessiz kaldı. Devlet bana senin kimliğini değiştirelim başka şehirlere git diyor. ‘Ben neden kaçıyorum. Neden erkeğin yaşamına göre her şey düzenleniyor? Hiçbir yere gitmeyeceğim. Ne olursa olsun mücadele edeceğim” diyor. 
 
Duruşmaya katılım çağrısı!
 
Son olarak tüm kadın kurum ve aktivistlerini duruşma tarihi olan 27 Eylül tarihinde dayanışmaya çağıran M., şunları dile getiriyor: “Kadınlar güçlü olsun ben yıllarca korktum. Sesimi çıkarmadım. Hiçbir kadın korkmamalı, mücadele etmeli. Dile getiremediğim çok şey var. Ama ne olursa olsun sesimi çıkardım. Sesimi yükselttim. Ucunda ölüm de olsa bir gün öleceğiz, hiç olmazsa haysiyetimizle ölelim.”