1 yaşındaki bebek ‘sakıncalı’ denilerek görüşe alınmadı

  • 09:08 29 Eylül 2023
  • Güncel
 
Öznur Değer 
 
MÊRDÎN - Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Mahsum Yüksekbağ’ın bir yaşındaki kuzenini görüş kontenjanına yazmasına yönelik cezaevi idaresinin verdiği kararda, bebeğin “terör” ile iltisakı kurularak “sakıncalı” olduğu öne sürülüp görüşe gelmesi yönündeki talep reddedildi.  
 
Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde hükümözlü olarak tutulan siyasi tutsak Mahsum Yüksekbağ, 1 yaşında olan kuzeninin 3 kişilik arkadaş görüş kontenjanına eklenmesini talep ederek cezaevi idaresine dilekçe sundu. Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı, 1 yaşındaki bebek hakkında emniyet tarafından yapılan güvenlik soruşturmasını öne sürerek çocuğun görüşe gelmesinin “terör” gerekçesiyle “sakıncalı” olduğuna karar vererek talebi reddetti.
 
1 yaşındaki bebeğe ‘terörist’ muamelesi
 
1 yaşındaki bebeğin emniyet birimlerince güvenlik soruşturmasına alındığı ve görüşe gitmesinin “sakıncalı” olduğuna dair Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının kararı şu şekilde: “… Mahsum Yüksekbağ’ın görüşüne gelmesini talep ettiği … ‘ın (bildirilen bebeğin) kolluk görevlileri tarafından yapılan araştırması sonucunda; …’ın (bebeğin) 2022 doğumlu bir çocuk olduğu, Mahsum Yüksekbağ’ın kendi çocuğu olmamasına rağmen neden ziyaret etmek istediğinin anlaşılmadığı, şahsın …. Örgüte üye olma suçundan hükümlü (tutsak hükümlü değil hükümözlü) olması göz önünde bulundurulduğunda; Çelikli Jandarma Karakol Komutanlığı sorumluluk alanı olan Kasre Mahallesinden daha önceki yıllarda terör ile ilişkili kişilerin bulunması sebebi ile ziyaret etmesinde sakınca bulunduğu şeklinde belirtilmiş, söz konusu şahsın görüşe gelmesi sakıncalı görüldüğünden talebin reddine…”  
 
22 yıl hapis cezası alan ve 9 yıldır cezaevinde olan Mahsum Yüksekbağ, söz konusu karara dair kamuoyuna mektup yazarak kamuoyundan konunun takipçisi olmasını istedi.
 
Mektup şu şekilde:
 
“Bu yazdığım mektubun size ulaştığına emin olmak için Erzurum-Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli K.C.İ.K.’ndan gönderiyorum. Sizinle paylaşacağım konu 1 yaşında olan bebeğe büyük bir kötülük edilerek onu ‘terör’ konusu ile ilişkilendirilip tehlikeli olarak görülmesi konusudur. Bu mektup ile beraber size cezaevi idaresinin bir yaşındaki bebek için almış olduğu ‘tehlikeli’ kararını da gönderiyorum.
 
Tutsaklar yaşayan ölüler konumuna getirilmek isteniyor
 
Cezaevlerinde maruz kalmadığımız haksızlık, hukuksuzluk, keyfi uygulamalar kalmadı gibi. Her gün yeni bir absürt kararla, adaletsizlikle baş başa kalıyoruz. Belki içeriden yeterince anlaşılmıyoruz ama mübalağa etmeden açıkça belirtmeliyim ki cezaevlerindeki tutsaklar besleyerek yaşayan ölüler konumuna getirilmek istenmektedir. Ve biz politik tutsaklar da teslim alınmak istenen hiçbir politikayı kabul etmeyeceğiz. Ağırlaştırılmış ceza alan bir tutuklu olmamama rağmen ve almış olduğum 22 yıl ceza bile Yargıtay’da daha onaylanmamış olmasına rağmen, tek kişilik hücrede kalıyorum. Bulunduğum cezaevinin mimarisi tek kişilik hücrelerden oluşmaktadır. Ne yazık ki artık tek kişilik cezaevlerinin yapımı hız kazanılmış. Artık hücrede kalmak için ağırlaştırılmış müebbet ceza almaya gerek yok. Siyasi olman, haklarını araman bile tekli hücrede kalmana yeterli bir gerekçedir. Konuyu daha fazla uzatmadan anlatmak istediğim asıl meseleye gelmek istiyorum.
 
Bahane belli: ‘Terör’
 
Yasaların biz tutsaklara tanıdığı üç kişilik görüşçü hakkı bulunmaktadır. Üçüncü dereceye kadar akraba olanlar yasal olarak görüşümüze gelebilmektedirler. Onun haricinde 3 kişiyi ziyaretçi olarak yazma hakkımız vardır. Ama bugün öyle bir konuma getirilmiş ki bu hakkımız gayri resmi bir şekilde gasp edilmiştir. Siyasi bir tutsaksan bu haktan oldukça zor. Bahane belli: ‘Terör.’ Asla kabul etmeyeceğimiz bu kavram kisvesi altında yasaların bize tanıdığı bu haktan ne yazık ki yararlanamıyoruz. Üç kişilik görüşçü listemize yazmak istediğimiz her talebimiz ‘terör’ denilerek reddedilmektedir. Bunun son örneği de size göndermiş olduğum kararda göreceğiniz gibi, düşman hukukunda bile olmayan bir yaklaşımla bir yaşındaki bebeğe büyük bir kötülük edilip onu ‘terör’ kisvesi altında değerlendirip tehlikeli olarak görülmesidir.
 
Görüş hakkımız engelleniyor
 
Görüşüme gelmesini talep ettiğim bebek, öz dayımın oğludur. Dayım ve eşi üçüncü dereceden akrabam olduğu için yasal olarak görüşüme gelmelerinde bir engel bulunmamaktadır. Fakat çocukları dördüncü derece akraba olduğu için normal koşullarda görüşe gelememektedirler. Dayımlar Siirt’te ikamet etmektedirler. Zaten bizleri ailelerimizden uzak cezaevlerinde tutarak AİHM içtihatına göre AİHS’in 8’nci maddesinde yer alan özel hayata ve aile hayatına konuta ve haberleşmeye saygı hakkını ihlal etmektedirler. AİHM’in bu yönlü emsal kararları almasına rağmen ne yazık ki adaletin kırıntılarının bile kalmadığı ülkemizde ne anayasa tanınmakta ne de AİHM’in kararları dikkate alınmaktadır. Ailelerimizden kilometrelerce uzak şehirlerde cezaevlerinde tutulmamız ile görüş hakkımız da engellenmektedir. Ailelerimiz zaten bu ekonomik krizde istedikleri zaman görüşümüze gelememektedirler. Bunu yanında düşmanlık boyutunda kararlar alınarak ailelerimizle ilişkilerimizin kökten kesilmesini istemektedirler.
 
Bebeği araştırmak için kolluk görevlilerine başvurmuştur
 
Dayım ve eşi Siirt’te köyde ikamet ettikleri için bir yaşındaki bebekleriyle beraber görüşüme gelemiyorlar. Yengem görüşüme gelmeyi çok istiyor ama emzirme yaşında olan bebeğini evde bırakıp gelemez. Kendileriyle beraber bebeklerini de getirseler bebeği görüşe almadıkları için bebek dışarda kalmak zorunda. Ve dışarıda bebeğe bakacak kimse yok. Normalde bulunduğum diğer cezaevlerinde küçük yaştaki çocukların (5 yaşına kadar) görüşme izni olup olmadığına bakılmaksızın annesiyle beraber onu da görüşe almaktaydılar. Burada bırakalım bir yaşındaki bebeğin annesiyle görüşe alınmasını, onu görüşçü listeme ekleme talebimi bile ‘terör’ deyip reddedilmektedir. Bebeğinden dolayı Siirt’ten görüşüme gelemeyen yengem bebeği de kendisiyle beraber görüşe getirmek için el kadar bebeği 3 kişilik görüşçü listeme eklememi istedi benden. Bu nedenle ben de bir yaşındaki bebeğin görüşçü listeme eklenmesi talebimi cezaevi idaresine bildirdim. Yönetmelik değişikliğiyle cezaevi idaresine ‘gerekli görülmesi halinde bildirilen ziyaretler hakkında, ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılır’ inisiyatifi verilmiştir. Fakat cezaevi idaresi ‘gerekli görülmesi’ halinde değil tüm talep ettiğimiz ziyaretçilerimiz hakkında kolluk aracılığıyla araştırma yapmaktadır. Zorunlu olmamasına rağmen cezaevi idaresi ‘araştırmak zorundayız’ demektedir. Ve bu minvalde bir yaşındaki bebeği (neyini araştıracaklarsa artık!) araştırmak için kolluk görevlilerine başvurmuştur.
 
Bir yaşındaki bebek ‘sakıncalı’ görüldü
 
Kolluk görevlileri ekte size göndermiş olduğum karardaki bu beyanatta görüldüğü gibi, bir yaşındaki bebek için ‘terör’ konusu deyip ziyaretime gelmesini ‘sakıncalı’ görmüştür. Cezaevi idaresi, bir yaşındaki bebek nasıl bir sakınca oluşturacak, devlete nasıl bir tehlikesi olacak, demeden bir yaşındaki bebeği sorgulamaya almış. Ve bu da yetmemiş gibi kolluk görevlilerinin bebeği ‘terör’ ile ilişkilendirip tehlikeli olarak görülme beyanatını esas alıp talebimi reddetmiştir. Cezaevi müdürü ile yaptığım görüşmede ‘Bir yaşındaki bebeğin nesini sorguladınız? Bir yaşındaki bebek için nasıl böylesi bir karar alabiliyorsunuz?’ diye sorduğumda müdürün bana verdiği yanıt, ‘Bu değerlendirmeye bakma, bu değerlendirme herkes için yapılıyor.’ Ne yazık ki Kürt’e karşı olan etnik düşmanlığı bir yaşındaki bebeğe indirgemekten çekinmediler.
 
Kürt olması ‘terör’ ile yaftalanmasına yeterlidir
 
İster bir yaşındaki bebek olsun ister 70 yaşındaki anne olsun, Kürt olması ‘terör’ ile yaftalanmasına yeterlidir. Ve rahatça onu ‘terörist’ olarak suçlayabilmektedirler. Hangi hukuk, hangi adalet, hangi ahlak, hangi vicdan bir yaşındaki bebeği ‘terör’ konusu ile ilişkilendiriyor? Daha annesinin kucağında süt emiyor. Daha bu adaletsiz dünyaya gözlerini açmamış nasıl oluyor korkmadan onu ‘terör’ konusuna bulaştırıyorlar? Nereden cesaret alıyorlar da bir yaşındaki bebeğe böyle yaklaşıyorlar? Bugün ne yazık ki ülkemizin adalet sisteminin geldiği nokta budur.
 
Bir yaşındaki bebeğe bu kötülüğü yapanların zihniyetleri ifşa olunur
 
Gerekli tahkikatların başlatılması için gerekli mercilere başvurdum. Fakat ‘kimi kime şikayet ediyorum?’ Şikayetimden bir sonuç alacağımı düşünmüyorum. Ama dışarıda kamuoyu oluşturup bu anlayış, bu zihniyet mahkum edilebilinir. Kamuoyuna mal olmasıyla belki artık öyle alenen bir yaşındaki bebeğe buna benzer bir zulüm yapılmaz ve ‘terör’ ile ilişkilendirilmez. Böylesi bir durum demokratik kriterlerin işlendiği herhangi bir ülkede yaşansaydı büyük kıyamet kopardı. Fakat ülkemizde adalet sistemi tozlandıkça, düşmanlık da bir yaşındaki bebeğe kadar gelmiş bulunuyor. Bu durumun gündem olmasıyla bir yaşındaki bebeğe bu kötülüğü yapanlar hukuk çerçevesinde gerektiği gibi olmasa da bir ceza alabilir ve zihniyetleri ifşa olunur. Cezaevlerini nasıl yönettikleri açıkça görülebilinir. Böylece teşhir olur ve bir daha böylesi düşmanlık boyutundaki kararlara imza atmazlar.
 
Her vicdan sahibi insan karşı çıkacak ve bu tutumu kabul etmeyecektir
 
Bu konuda üzerinize düşeni yapmanızı sizden rica ediyorum. 9 yıllık zindan yaşamımda uğramadığım hak gaspı, keyfi uygulama, psikolojik ve fiziki işkence kalmadı. Ama uğradığım hiçbir durum bu konu kadar zoruma gitmemiştir. Ne olursa olsun, kim olursa olsun, bir yaşındaki bebeğe bu kötülük edilmez. Daha önce çoğu görüşçü talebimiz ‘terör’ denilerek reddedildi. Ama bir yaşındaki bebeğe olan bu düşmanlığa eminim sadece ben tek değil, bundan haberdar olan her vicdan sahibi insan karşı çıkacak ve bu tutumu kabul etmeyecektir.
 
Bu bebeğin sesi olmanızı sizden gönülden rica ediyorum
 
Amacım görüşçü talebimin reddedilmiş olması değil, reddederler ama hangi nizamla bir yaşındaki bebeği ‘terör’ konusuna bulaştırabiliyorlar. Siyasi kimliğime bakmaksızın, insanlık için bir yaşındaki bebeğe yapılan bu kötülüğe karşı ses çıkartmanızı, bu bebeğin sesi olmanızı sizden gönülden rica ediyorum.”