Gülistan Koçyiğit’ten Adalet Bakanı’na çağrı: Anneleri bırakın!

  • 13:34 22 Temmuz 2024
  • Siyaset
ANKARA - Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit,  Êlih'te tutuklanan annelere ilişkin Adalet Bakanlığı’na bir kez daha serbest bırakılması çağrısında bulundu. Gülistan, Kürt’e yönelik yaklaşımın kadına yönelik düşman hukukunun bir yansıması olduğunu belirtti. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. 
 
‘Torba torba yasa yapıyorlar’
 
Yasama faaliyetlerinin son hız devam ettiğini, hukuk devletinde kanun yapıcıların yasayı toplumsal sorunların çözümü için getirdiğini söyleyen Gülistan, AKP iktidarında bütün yasa yapma sürecinde halkın gerçek gündemlerinin değil AKP gündemlerinin işletildiğini gördüklerini kaydetti. Gülistan, “Yasa yapma anlayışları tam da AKP’nin siyasal anlayışı ile örtüşüyor. Torba torba yasa hazırlıyorlar ama torba torba bu ülkenin hak ve özgürlüklerini götürüyorlar. Her torbanın arkasına rant politikasını gizlemiş durumdalar. Bu yasa yapma sürecinin sağlıksız olmasının özellikle de toplumun yasa yapma süreçlerini yakından takip edememesi, STK’lerin, DKÖ’lerin, muhalefet partilerinin bizlerin yasa yapma süreçlerine etkin katılamamasının bir sorun olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Bu yasa yapma taktiğinin özel olarak tercih edildiğini, bunun AKP’nin bir içtihadı haline geldiğini belirtmemiz gerekiyor” dedi.
 
‘Yasa tekliflerinde AKP’nin koltuk kaygısı var’
 
AKP’nin yasalarının toplumsal kutuplaşma ve çatışmayı derinleştirdiğini kaydeden Gülistan, AKP ve MHP ittifakının kutuplaşma ve derinleştirmeyi körükleyecek yasa ve tekliflerini üst üste getirdiğini belirtti. Gülistan, “Getirdikleri yasa tekliflerinin merkezinde kesinlikle toplum, halk, yoksul, emekli, köylü, kadın çocuk yok peki en önemlisi ülke kaygısı yok. Ne var? AKP’nin koltuk kaygısı ve sevdası var. O anlamıyla yasa yapma sürecinin tekçi, yasakçı, özgürlük ve demokrasi karşıtı siyaseti büyütmeye dönük olduğunu ve bu siyasetin dizayn edildiğinin de altını çizmek gerekiyor” diye belirtti.
 
'Nefret ve ötekileştirme politikasından besleniyor'
 
Geçen hafta, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’na hayvanların katliam yasasını getirdiklerini anımsatan Gülistan, ortadaki yasanın düzeltilmesi yerine toplu bir hayvan katliamının önünü açacak bir teklif getirildiğini belirtti. Gülistan, “20 yıldır iktidar olan bir AKP gerçeği var, hali hazırda bir yasa var. Daha önce Meclis'in kurduğu bir araştırma komisyonu ve bunun raporu var. Bu yasa araştırma komisyonu raporu gözetilerek eksiklikleri giderebilir ama bunu yapmayı tercih etmiyorlar. Çünkü iktidar düşmanlaştırmadan, nefretten, ötekileştirme politikasından besleniyor. Bugün getirdikleri hayvanları katliam yasasının da bunun bir parçası olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Biz 18 saatlik komisyon toplantısı boyunca her bir milletvekili arkadaşımız bu yasanın neden geçmemesi gerektiğini uzun uzun anlattı. Ama karşımızda gerçekten utanmaz, acıları çocuklarını köpek saldırılarında yitirmiş insanların çocuklarını istismar edecek, onların acıları üzerine bu yasayı meşrulaştırmaya çalışacak kadar gerçekten aymaz bir akıl olduğunu da hep beraber gördük. O anlamıyla söyleyelim. Kürtleri, Ermenileri, Alevileri, bu ülkede yaşayan kadınları, sığınmacıları, LGBTİ+’ları ötekileştiren, düşmanlaştıran ve onun üzerinden siyasetini kuran akıl bugün sokakta yaşayan köpekleri katlederek bu politikasını yeni bir aşamaya getirmek ve buradan faşizmi kurumsallaştırarak tam bir tür soykırımına varacak bir yasayı Meclis'ten geçirmeye çalışıyorlar. Biz buna asla ve asla razı olmayacağız. Bugünkü sokak köpeklerinin sorunları ya da bugün tarif edilen sorunun kaynağının AKP iktidarı olduğunu biliyoruz. Kısırlaştır, aşılat ve yerinde yaşat diyen yasayı uygulamayan iktidar mevcut sorunun bizzat müsebbibidir, bu sorunu gidermek de iktidarın uhdesindedir” sözlerini kullandı.
 
Gülistan’ın konuşmasının satır başlıkları şöyle:
 
“Temmuz ayı gelmiş zam talep ediyor asgari ücretli ona dönük hayır kaynak yok diyorlar. Söz konusu halk olunca hep kaynak yok diyorlar. Ama bakın AKP ve MHP iktidarı 22 yılda halktan tam 3 trilyon dolar vergi toplamış. Yani kişi başına gelirin 10 bin dolar olduğu bir ülkede kişi başına 35 bin dolar vergi toplamış. Bu para devasa bir para bu para korkunç bir para peki bu parayı ne yaptınız. Paraları nereye harcadınız halkın vergilerini kime hangi yandaşa peşkeş çektiniz diye buradan halk adına sormak istiyorum.
 
1 Ocak ile 30 Haziran arasında 221 kadın katledildi
 
Hatırlayacaksınız İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma tartışmaları olduğunda AKP iktidarı kesinlikle kadın cinayetlerinde artış olmayacak, kadına yönelik şiddet duracak demişti. Elimde 1 Ocak ile 30 Haziran arasındaki veriler var. Sadece 1 Ocak ile 30 Haziran arasında 221 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu katleden erkeklerin 80 tanesi hane içerisinde olanlardı, 37’si de boşanma aşamasında olan eşleri sevgililerini öldüren erkeklerdi. Yani erkek şiddeti her geçen gün artıyor. Peki gerçekten bu erkek şiddeti kadın cinayetleri engellenemiyor mu, bu kadın kırımı gerçekten durdurulamıyor mu? Burada özel olarak politik bir tercih olarak AKP’nin bunun önüne geçemediğini, kadınları korumadığını, 6284 sayılı yasayı etkin uygulamadığını, bu şiddete cevaz verdiğini görüyoruz. Bu nedenle kadın cinayetleri politiktir diyoruz.
 
Söz konusu Kürtler olunca cezaevine atıyorlar
 
Kadınlara yönelik sadece şiddet olmuyor. Yandaşlar, çeteler, mafyalar, sosyal medya fenomenleri bir şekilde yolunu buluyor, cezaevlerinden tahliye ediliyorlar. Söz konusu Kürtler, Kürt kadınları ve muhalif kadınlar olunca cezaevlerine atıyorlar. En son Batman’da yaşadığımız örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Batman’da 3 tane anne tek bir tanık beyanıyla tutuklandı. Her biri 70 yaşın üzerinde olan bu anneler cezaevinde çıplak arama işkencesine maruz kaldılar. Odaları keyfi bir şekilde basıldı, su verilmedi, bir gün boyunca sadece somun ekmek verildi. Odaya alınmadılar, kirli bir şilte üzerine yatmaları istendi. Okuma yazma bilmemelerine rağmen taleplerini dilekçe ile yazmaları dayatmasına maruz kaldılar. Avukatlarıyla görüştürülmediler, bütün bunları kim yaptı? AKP iktidarının bizzat kendi. Polisin cezaevinde her gün sedye ile taşıyarak hastaneye taşıdığı Hatice Yıldız her gün baygınlık geçirmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.
 
Adalet Bakanlığı’na çağrı: Anneleri serbest bırakın
 
81 yaşındaki Makbule Özer, 65 yaşındaki Besra Erol, 76 yaşındaki Hanife Aslan düşman ceza hukukunun bir uygulaması olarak hala cezaevinde tutulan Kürt analarıdır. Bu yaklaşımın Kürt’e yönelik, kadına yönelik düşman hukukunun bir yansımasıdır. Bu anlamıyla Adalet Bakanlığı’na bir kez daha çağrı yapıyoruz. Başta Batman’daki anneler olmak üzere, yaşlı annelerimizi cezaevine koymaktan, cezaevinde işkence yapmaktan, her türlü hukuksuzluğu yapmaktan vazgeçin. Batman’daki annelerimizi ve diğer annelerimizi derhal serbest bırakın. Cezaevlerinde bu kadar muktedir olduğunu zanneden, cezaevindeki gardiyanlara, cezaevi müdürlerine ve yetkililere de seslenmek istiyorum. Sanmayın ki bütün yaptığınız hukuksuzluklar yanınıza kalacak. Sanmayın ki bu iktidar sizi bu hukuksuzluklardan koruyacak. Gün gelecek ve bu ülkede demokrasi ve hukuk tesis edilecek ve siz de yaptığınız işkenceler, eziyetler ve hukuksuzluklar nedeniyle yargılanacaksınız. O nedenle iktidarın kanunsuz emirlerine uyan ya da kişisel nedenlerle cezaevlerinde işkence yapan herkesin iki elimiz yakasındadır. Bütün hukuksuz süreçleri takip edeceğiz, yargılanmaları ve ceza almaları için elimizden geleni yapacağız.
 
9 yılda çocuğa yönelik suçlar 3 kat arttı
 
Biliyorsunuz bu ülkede çocuğa yönelik şiddet ve istismar da en temel gündemlerden biri. Ne yazık ki bu gündem kamuoyunun gözünden kaçırılıyor. TÜİK’in sene başında açıkladığı cinsel istismara maruz kalan çocuk verilerine göre son 9 yılda çocuklara yönelik cinsel istismar oranı 3 kat artmış durumda. Bunun resmi kayıtlar olduğunu, resmi kayıtlara yansımayanların çok daha fazla olduğunu iyi biliyoruz. Geçen sene 31 bini aşkın çocuk cinsel istismara maruz kalmış ve bunların belki 2-3 katının da girmediğini ifade etmek gerekiyor.
 
Meclise çağrımızdır: Gelin çocuk istismarının ve kadına şiddetin önüne geçelim
 
Konya’da evli olduğu dini nikahlı eşinin çocuğuna cinsel istismarına göz yuman, rıza gösteren ve kayıt altına alan bir kadının kayıtları yıllar sonra ortaya çıkması sonucunda tutuklandı. Diğeri de Diyarbakır'da 7 yaşından itibaren amcası ve amcasının oğlu tarafından sistematik cinsel istismara maruz kalan bir kız çocuğunun yaşadıklarıdır. Şu anda 13 yaşında o çocuk ve sınıfta çizdiği resimlerin hep aynı olması nedeniyle rehberlik öğretmeni tarafından fark ediliyor, 6 Kasım 2023 tarihinde olay açığa çıkıyor. Amca ve kuzeni gözaltına alınıyor, tecavüzcü olanlar gözaltına alınıp tutuklanıyor ama 8 ay sonra uzun tutukluluk nedeniyle tahliye ediliyor. Bütün bu örnekler neyi gösteriyor? Bu ülkede çocuklar korunmuyor, bu ülkede yargıdan kolluğa kadar hiç kimse çocuğun üstün yararını gözetmiyor, bizzat söylemin kendisi, yargılama usulleri ve bu cezasızlık politikası çocuk istismarının oranlarını artırıyor. Bu vakaların artmasına yol açıyor. Bu cezasızlık politikalarına karşı çok daha etkin bir politikanın yürütülmesi gerektiğini ve bu ülkede hızla bir çocuk bakanlığının kurulması gerektiğini ifade ediyoruz.
 
Biz DEM Parti olarak hem çocuk komisyonumuzla hem de bütün mekanizmamızla bundan sonra da çocukların üstün yararını gözeten, çocuklara yönelik cinsel tacizlerin ve istismarların önüne geçecek politikalar için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Meclise de çağrı yapıyoruz; madem çalışacağız, gelin hep beraber el ele verelim çocuk istismarının ve kadına yönelik şiddetin önüne geçelim.”