Kayyım gaspına karşı belediyeler önünde nöbet eylemi başlatılacak

  • 11:12 3 Haziran 2024
  • Siyaset
ANKARA - Colemêrg Belediyesi'ne kayyım atanması üzerine olağanüstü toplanan MYK'nin aldığı kararları açıklayan DEM Parti Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, belediyeler önünde nöbet eylemi başlatacaklarını duyurdu. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış'ın gözaltına alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınması ve yerine kayyım atanmasına karşı olağanüstü toplandı. 
 
‘Kürt halkı darbeci kayyımları süpürüp tarihin çöp sepetine gönderdi’
 
MYK toplantısının ardından konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Rejimin bir paratı haline bir normu haline dönüşen bu kayyım siyasetine karşı bütün belediyelerimizin önünde de kesintisiz demokrasiyi savunmak, halk iradesini savunmak ve belediyelerimizi savunmak için nöbet eylemleri başlatacağımızı duyuyorum” dedi. Gülistan, “Görevden alma, irade gaspı ve hukuki bir kılıf uydurarak demokrasiye darbe yapmak bu iktidarın bu yüzyılda işlediği en korkunç suçlardan biridir. Şimdi yine yıllardır demokratik siyasetle ilgili her zaman yaptıkları gibi karalama ve algı operasyonlarıyla toplumu manipüle etmeye çalışıyorlar. Kendini Anayasa’dan üstün gören bir parti aklıyla yönetiliyor tüm Türkiye. İstediği zaman seçim yapan, istediğini yapan ‘seçim yenilenir, istediğinde de seçimsiz belediyeye kayyım atanır’ diyen bir iktidar Türkiye’yi yönetiyor. Ve fakat hesaba katmadığı bir şey var. O da demokrasiyi halkın söke söke aldığı gerçeğidir. 31 Mart seçimlerinin en önemli sonuçlarından birisi Kürt halkının darbeci, talancı, kayyımları süpürüp tarihin çöp sepetine gönderdiğiydi. Kayyım kararıyla iktidar 31 Mart seçimlerindeki yenilginin intikamını belediyelerimizden almaya başladı. Önce Van’da seçilmiş eş başkanımız Sayın Abdullah Zeydan’ın memnu haklarını almış olmasına rağmen seçildikten sonra adeta bir tuzak kurarak mazbatasını vermediler. Van halkı iradesine sahip çıktı ve zaten kendisine ait olanı geri aldı” sözlerini kullandı.
 
‘AKP-MHP iktidarı boyunun ölçüsünü aldı’
 
Dün Hilvan’da yapılan seçimleri büyük farkla kazandıklarını hatırlatan Gülistan, “Burada bütün Türkiye’deki demokratik muhalefetin siyasi partilerin de bu yöndeki pozitif ve demokrasiden yana olan tutumlarının da altını çizmek istiyorum. Daha dün 2 Haziran’da Hilvan’da türlü hilelerle yenilemeye çalıştıkları Hilvan seçimlerinde yeniden DEM Parti kazandı. İptal ettiğiniz seçimde farkı ona katladık. Hilvan’da hileciler ile AKP-MHP iktidarı boyunun ölçüsünü aldı. Halkımız yine iradesine sahip çıktı ve en güzel cevabı sandıkta verdi. Bir ay önce rant odakları belediyeleri talan eden klikler kazandığımız belediyelere ait gasp etme girişimlerinin sözlü duyurusunu yapmaya başlamışlardı. Kazanılmış belediyelerimizde asılsız iddialarla ısmarlama talimatlar ve siyasi hazımsızlık sonucu gasp girişimleri demokrasinin temel ilkelerine ve halkın iradesine açık bir saldırıdır. Mehmet Sıddık Akış ön seçimde belirlenmiş adayımızdı ve seçimle iş başına gelen yerel ihtiyaçları bilen hizmet üretmeye de gönül vererek belediye eş başkanı olmuştur” ifadelerini kullandı.
 
‘Kürdün OHAL’i ve Kürde uygulanan istisna hukuku hiç bitmiyor’
 
Açıklamanın devamında Gülistan şunları söyledi: “Bu OHAL hukukudur. KHK ile getirdikleri irade gaspları siyasi darbelerle bugün hala Kürtlere, Kürt halkının iradesini sindirme yıldırma politikası olarak kullanılıyor. Yani Kürdün OHAL’i hiç bitmiyor, Kürde uygulanan OHAL hiç bitmiyor. Kürde uygulanan istisna hukuku hiç bitmiyor bu ülkede.  Biz ne kadar demokratik siyasette ısrar ediyorsak iktidar da o kadar bu ısrarımızdan bizi vazgeçirmeye çalışıyor. Normalleşme ve yumuşama safsataları günlerce almış başını gidiyor. Bu mudur normalleşme, buradan sormak istiyoruz? Bu mudur demokratik anayasa için attığınız ilk adım? AKP-MHP iktidarının normalleşme iddiası çökmüştür. Yeni anayasa iddiaları kayyımın enkazının altında kalmıştır, yeni anayasa iddiasının ve normalleşmenin Kürtleri kapsamadığı açığa bir kez daha çıkmıştır.
 
Halkımızın hakkı olan hizmeti yarım bırakmanıza asla müsaade etmeyeceğiz
 
31 Mart gününden bu yana yıllarca çar çur edilen belgelerimiz belediyelerimiz sayesinde aslında belediyelerimizi yeniden almamızda halkımız bir nefes aldı. Kayyımların zevk ve sefa içinde yaşayarak bıraktıkları tahribatı onarmak için arkadaşlarımız kollarını sıvadılar ve dört koldan çalışma yürütüyorlar. Kayyım siyasetinin çoktan iflas ettiğini, kayyımların rüşvet, yolsuzluk, yandaş kayırmacılığı ve Kürt düşmanlığından başka bir miras bırakmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Hakkari Belediyemizin toplam borcu 348 milyon. Fakat bu 348 milyona rağmen geldikleri günden beri halka hizmet etmeye çalışıyorlar ve bu süreci de halkımız büyük bir coşkuyla karşıladı. İşte ne bu coşkuyu yarım bırakmanıza ne de halkımızın hakkı olan hizmeti yarım bırakmanıza asla müsaade etmeyeceğiz. Hakkari halkı kendilerini temsil edecekleri inandıkları kişiyi seçmiş ve önümüzdeki 5 yıl için onunla yol yürümek istediklerini beyan etmişlerdir. Sandıkta bunun iradesini ortaya koymuşlardır. Fakat bugünkü gasp girişimi halkın beklentilerini boşa çıkarmaya ve yerel demokrasinin işlevsiz hale getirilmesinin önünü açmıştır. Yerel yönetimler demokrasinin kılcal damarlarıdır. Halkın iradesi seçimle tecelli etmiştir, siyasi rekabeti sandıkta kaybetmiş olanların hukuk dışı anti-demokratik uygulamaları bu gerçeği asla değiştirmeyecektir.
 
Türkiye demokrasisine ve tüm muhalefete kurulmuş bir tuzaktır
 
Belediyelerimize dönük bu hukuksuzluk sadece Hakkari halkına ya da sadece DEM Parti’ye değildir. Tüm demokrasi güçlerine ve yüzyıllar öncesinde insanlığın büyük mücadelelerle kazandığı seçme ve seçilme özgürlüğüne yapılmıştır bu darbe. Tüm demokratik kamuoyunu bu konuyla ilgili tepkisini en yüksek şekilde göstermelidir. Siyasi partilerden sivil topluma, aydın ve sanatçılardan yüreği demokrasiden yana atan bu kayyım hukuksuzluğuna karşı ses çıkarmalıdır. Hakkari halkının iradesinin yanında olduğunu göstermelidir. 31 Mart seçimlerinde kaybettiklerini kayyım yoluyla geri almalarına bir kez izin verirsek Hakkari’de başlayan saldırı ve gasp dalgasının nerede sonuçlanacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Bu Türkiye demokrasisine ve tüm muhalefete kurulmuş bir tuzaktır. Türkiye’nin ikinci yüzyılında demokratikleşme mücadelesinin önüne kurulmuş bir barikattır. O nedenle burada sadece Hakkari’nin değil, sadece DEM Parti’nin değil, bu anlattıklarımızı tüm ülkenin hikayesidir. Seçimlerde oy kullanmış tüm yurttaşlar kendi oylarına nasıl saygı duyulmasını istiyorlarsa Hakkari için de aynı duyarlılığı göstermeleri gerekiyor. Bu karar Türkiye demokrasisine ve muhalefete kurulmuş büyük bir kumpastır. Yol ayrımına, muhalefeti bölmeye demokrasi mücadelesini bölmeye, sekteye uğratmaya çalışan büyük bir tuzaktır.
 
Kesintisiz nöbet başlıyor
 
O nedenle tüm demokrasi güçlerini bu tuzağı boşa çıkarmaya, yan yana durmaya ve hukuksuzluk ve gasp girişimine karşı da hep beraber mücadele etmeye davet ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Yaptığımız MYK ve ilgili komisyon toplantımızın sonucunda da aldığımız bir dizi karar vardır. Onları da sizinle paylaşmak istiyorum.  Zaten sabahın ilk saatlerinde bu kararı aldıktan sonra yakın illerde olan milletvekili arkadaşlarımız, PM’den arkadaşlarımız ve bölgede olan MYK üyelerimi çok hızlı bir şekilde Hakkari’ye geçtiler. Şu anda ulaşanlar ve yolda olan arkadaşlarımız da var. Hakkari’de demokratik protesto hakkımızı sonuna kadar kullanacağız ve halkımıza ait olan belediyemizi de sonuna kadar savunacağımızı ifade etmek istiyorum. Yine bu vesileyle aslında bu kayyım siyasetinin yerleşik hale getirilmeye çalışılan rejimin bir aparatı haline, bir normu haline dönüşen bu kayyım siyasetine karşı bütün belediyelerimizin önünde de kesintisiz demokrasiyi savunmak halk iradesini savunmak ve belediyelerimizi savunmak için nöbet eylemleri başlatacağımızı duyuyorum. Bütün halkımızı demokratik kitle örgütlerimizi vicdan sahibi herkesi de bu nöbetlerde yer almaya yanımızda olmaya davete ediyoruz.
 
Bütün bu eylem etkinliklerini emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yapacağız
 
Yine eş genel başkanımız bugün İstanbul’da bir dizi programı var. Yarın Hakkari'ye geçecek. Yine DBP Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri, PM üyelerinden bir heyet Hakkari’ye hareket etti. Onların da bugün Hakkari'ye ulaşmalarını bekliyoruz. Onun dışında bugün Türkiye’nin her tarafından bölgede her yerde demokratik tepkilerimizi ortaya koyacak eylem ve etkinlikler ile ilçe örgütleri tarafından organize ediliyor Bütün bu eylem etkinliklerini emek ve demokrasi güçleriyle birlikte yapacağımızı da ifade etmek istiyorum. Bugün saat 18’de İstanbul Şişhane’de bir buluşma gerçekleşecek. Eş Genel Başkanımız sayın Tülay Hatimoğlulları da açıklamaya katılacak.  Emek ve özgürlük ittifakının bileşenleri ve tüm demokratik muhalefetin de bu açıklamaya katılması için çağrı yapmak istiyorum. Bu hukuksuz sürecin aslında hem muhalefet partilerine hızlı bir şekilde enformasyonunu yapacağız. Hem de bütün uluslararası arenada bu yaşanan hukuksuzlukları duyuracak bir çalışmayı da Dış ilişkiler komisyonu başlatmış durumda.
 
Dosyaya gizlilik kararı konuldu
 
İlk elden bunları ifade etmek istiyorum. Çok kısa şunu söylemek istiyorum. İçişleri Bakanının açıklamasını görmüşsünüzdür. Aslında kime yönelik yazıldığı belli bir açıklama. Tamamen hukuku ayaklar altına alan bir açıklama metni var. Masumiyet karinesini hiçe sayan hiçbir şekilde yürüyen soruşturma ve kovuşturma ile ilgili olmayan çok ciddi bir algı karalama ve manipülasyonun bizzat İçişleri Bakanlığının web sitesinden yayınlanmış olduğunu gördük. Bunu da aslında buradan kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bizim belediye eş bakanımız Mehmet Sıddık Akış’ın 2014’te başlayan bir dosyayı vardı ve bu dosyası nedeniyle bugün açıklamada da ifade edilmiş ve bu 2024’te başlayan bir soruşturma gerekçesiyle bugün gözaltına alındı. Hızlı bir şekilde kısıtlılık kararı alındı. Dosyaya her zamanki gibi bütün muhalefete ve Kürtlere yönelik bütün soruşturma ve kovuşturmalarda yapıldığı geçmişteki bütün süreçlerinde yapıldığı gibi gizlilik kararı konuldu. O anlamıyla dosyanın içeriğiyle avukat arkadaşımız ulaşamıyor.
 
Kayyımcı zihniyet kaybedecek
 
Belediye eş başkanımızda 24 saat görüşemeyecekler ve bütün bunların arkasında aslında yargının araçsallaştığının çok tipik bir örneği var. Bunu neden söylüyorum. Bu soruşturma 2010’dan beri devam ediyordu. 2014’te bu davaya döndü. 31 Mart seçimlerinden sonra da hızlı bir şekilde savcılığa talimat verildiğini görüyoruz. Savcılık çok hızlı bir şekilde mütalaa verdi. Avukatların bütün savunma için süre isteme taleplerine rağmen bu süre gözetilmedi ve sadece 13 gün sonraya yeni savunma tarihi verildi. Yani 5 Haziran’da aslında Mehmet Sıddık Akış’ın bir duruşması vardı. Bu 2014’te başlayan soruşturma nedeniyle ama bunu bile beklemediler. Halen ellerinde hiçbir yargı kararı yok. Birinci derece mahkeme kararı yok. Onaylanmış bir cezası yok ama buna rağmen içişleri bakanı bizzat kendisi Goebbels gibi davranmış ve bir hukuksuz açıklama yaparak belediye eş başkanımızın masumiyet karinesini ve hukuksal hakları çiğnenmiştir. Bununla da yaptıkları hukuksuzluğa taraftar bulmaya Türkiye’nin batısında yaptıkları hukuksuzluğu meşrulaştırmaya çalıştıklarını açık bir şekilde görüyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz. Kesintisiz bir mücadele sürecini hep beraber başlatacağız. Ve inanıyorum ki Türkiye halkları Türkiye’nin toplumsal muhalefeti bu süreci başarıyla kazacak ve bu kayyımcı anlayış bu kayyımcı zihniyet kaybedecek.”