Kutsanmış bedenlerde can bulan ateş

  • 08:34 21 Mart 2022
  • Kadının Kaleminden
“Arınmak ve yeni yaşamın temelinde yer almak isteyen kadın ve erkekler gürleşen ateşin çemberinde halaya tutuşurken, ateşin çekiciliğine ve yüceliğine karşı koymadan ateşle bir olup halay tutarlar.”
 
Jîn Kobanê
 
Başlığı yazarken çok düşümsem de, yaşanan hakikatin en güzel tanımını bu sözcüklerle ifade edebileceğimi hissettim. Sonuçta yanan ateşin kıvılcımların da yeni yaşam, umut, direniş ve sevgi vardır. Şüphesiz belirtmek gerekir ki sevginin en güzel renkleri mücadele ile iç içe yaşanandır. Yarım asırlık yaşanan sevgi ve özgürlük mücadelesi, yanan bedenlere arınan ruhlara karşı bugün zaferinin 50. Yılını kutlamakta.
 
Tabi bunu dillendirirken elbette bundan 50 yıllık öncesi yaşanan mücadele ve direnişleri inkar etmiyoruz, mücadelemizin daha güçlü ve onurlu bir şekilde ayakta durması ilerlemesi için yaşananları sağlam bir temel şeklinde ele alıp değerlendirdik. Önder APO yaşanmışlıkları olay ve olgular çerçevesinde değil sadece, doğru analizlerle yerinde soru ve cevaplarla, tahlilleri somut bir şekilde ortaya koyması bugün 50 yıllık destansı direniş halayı kor alevlerle sürmekte, dağ, ova, şehir ve meydanlar da kutlanmakta.
 
İnsan doğuşu nasıl ki özü ile bir varlıktır aynı şekilde ölümü ile de bu farkı yaratmaktadır. Aslında şöyle demek daha yerinde olacaktır, insan ölümü ile de yaşamı yaratandır. Kürt kimliğini dile getirip baş kaldıran kesimler dar ağacına, katliamlara veya kötünün en iyisi sürgünlerle karşı karşıya gelmiştir. Bu açıdan 50 yıllık direnişin yarattığı yeni yaşamın duygularını yaşamak ve kutsamak her halde her Kürt evladı için yeniden bir doğuşun kutsanması olmaktadır.
 
Bedenlerini ateşe verip kutsayan kadın ve erkeklerin yaşam iddiası büyüktü. Eğer bu şekilde olmasaydı küller yeniden hayat bulmazdı. Ateşin çocukları tanımı da en çok onlara yakışan bir anlam olmuştur. Mazlum Doğan zindan koşullarında yeni yaşamın umutlarını sahiplenerek “Biz elimizden geleni ardımıza koymadık ve asla koymayacağız, Bundan kuşkunuz olmasın’’ söylemi de kutsallığa, inanca ve mücadeleye olan bağını gözler önüne sermekte. Zifiri karanlıklar içerisinde ateşin aydınlığını ve ısısını bir kibrit çöpünde ele alarak, karanlığa ve zulme karşı kendi bedenini ateşe veriyor. Bedenini ateşin yüceliği ile tüm gericiliklere, yaşanan vahşete karşı alevler de onurlu, özgür bir yaşamın sözü oluyor. Tarihin unutulmaz baharını, Newroz Bayramını bedeninde kutlayan Mazlum Doğan yoldaş, ardıllarına, bizlere de içeriği ışık ve ısı kaynağı olan Önder APO’ nun etrafında kenetlenme çağrıları yapmıştır.
 
Zindandan yapılan çağrı Kürdistan halkını ve dostlarını bu ateşten çember etrafında bir araya topladı. Çemberin etrafında durmayı dahi kendine, kadim topraklarda yaşanan direnişe karşı az gören Zekiye Alkan yoldaştır. Mazlum Doğan yoldaşın yaktığı ateşin kıvılcımlarına tereddüt yaşamadan dokunmuş ve ateşin anlamını iliklerinde hissetmiş. Zekiye yoldaş aslen Dersimlidir. Erzincan’a sürgün edilip daha sonraları ise yaşanan düşman gerçekliği karşısında İzmir’e yerleşen bir ailenin kızıdır. Dersimli Zarife, Bese geleneğini sahiplenen ve bu geleneğin direnişçi özelliklerini bedeninde taşıyan bir yoldaştır. Metropoller de olmasına rağmen öz ve kimlik arayışını sürdürmüştür, bu arayış da onu ülkesine yönlendirir. Mazlum Doğan yoldaşın eyleminden etkilenir ve ‘‘ Newoz ateşi en iyi insan teninde yanar’’ sözleriyle büyük bir ilke imza atar. Bu eylemi Amed’in surlarında yaparak ateşin onurluluğunu dışarıya taşırır.
 
Arınmak ve yeni yaşamın temelinde yer almak isteyen kadın ve erkekler gürleşen ateşin çemberinde halaya tutuşurken, ateşin çekiciliğine ve yüceliğine karşı koymadan ateşle bir olup halay tutarlar.  Ateşe eşlik edip halayı gürleştiren bir diğer isim de Rahşan Demirel’dir. 1992’yılı Newrozu tarihi gerçekleşmelere ve direnişlere tanıklık eder. Rahşan Demirer arkadaş Kadife Kale’ de kendini yakma arıtma eylemini gerçekleştirir. Bu eylemi yaparken henüz 17 yaşındadır. Aslen Nusaybin’ li ama İzmir de büyümüş. Fakat Mardin’in yurtseverlik ve toprak bağları onu asimilasyon savaşları karşısın da her zaman güçlü bir kişiliğe dönüştürmüştür. Rahşan yoldaş gerillaya katılmak istese de bazı engellerle karşılaşmıştır. Şayet insan amacına bağlı ise hiçbir şeyin engel olamayacağını bizlere kanıtlamıştır. Her bir şeyin insanda başlayıp sonlandığını eylemi ile ispatlamıştır. 92 yılının gelişmelerini takip edip yorumlamaya ve doğru tespitlere gitmeye çalışmıştır. Bununla beraber İsmet Sezgin şahsında tüm düşman güçlerine de eylemi ile ‘Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadife kalede, lastikle olmazsa bile canımızla kutlarız’’ demiştir. Yani bu eylemde tüm Kürt halkına olan çağrısı yeni yaşam, tüm olumsuzluklardan ve kötülüklerden arınmanın yolu ruh ve bedenini ateşin çemberinde kutsanmakla olduğunu belirtir. Başkan APO ‘Rahşan yoldaş ülke ve metrepoller de bedenini ateşten bir köprüye çevirmiştir’ der. Bu şekilde Kürt kadınının dirilişi ve öncülüğü gerillada kitlede her alan ve meydan da ateş topu misali büyük bir yükseliş yaşar ve yaşatmaktadır da. 1994 yılında Almanya da Ronahi ve Berivan arkadaşların bedenlerini ateşe vermesi özgürlük halayının ve ateşten çemberin ne denli genişleyip batı ülkelerinde de yayıldığını göstermektedir. Başkan APO bu eylemin değerlendirmesini şu cümlelerle yapmıştır. Oldukça bilinçli ve hem de çarpıcı değerlendirmeleriyle dolu dolu yaşadıkları anlaşılıyor. Eylemlerini de öyle planlıyorlar ki, başarısızlığa yol açmayacak kadar güçlü, kendini yitirmeyen, kesin sonucu önceden planlanan bir eylem ancak bu kadar olabilir. Kendini cayır cayır yakmayı böyle planlayabilmek, bir başarısızlık olasılığını bile ortadan kaldırmak için başkalarının gelip de ateşi söndürebilecekleri bir alanı seçmemek, kendilerinin ne kadar planlı ve sonuç alıcı olduklarını gösteriyor…