‘Ben yanlışlardan, dostluk adına ihanetten korkarım’

  • 09:06 15 Şubat 2022
  • Kadının Kaleminden
 
“Kadınlar olarak meydanlarda, siyasette, kültürel, askeri vb. tüm alanlarda olan katılımımızı güçlendirdiğimiz oranda Önderliğin yarım kaldı dediği projeyi gerçekleştirebilir,  Önderliğin fiziki özgürlüğünü yaratabiliriz.”
 
Jîn Kobanê 
 
Ruhsal ve duygusal isteklerimizin farkındalığında olursak sanatsal ve manevi boyutlarını görerek tatmin olabiliriz. Ama derler ya ‘insan evladı fani bir varlıktır ve her an her şeyin güzelini, iyisini veya çirkinini yaşayabilir.’ Evren tüm insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde imkanlar yaratmıştır. Bu imkanlar içinde toplum ve bireyde de doğru ve yanlış davranışlar diye tanımlar oluşmuştur. Derler ya insan yanlış yaptıkça doğruyu öğrenir ve doğrunun uygulayıcısı olur. Peki, her şey yanlış yapilabilir mi? Her yanlış doğruyu öğretir mi? 
 
Bilincimizi bu konuda her zaman sorgulamamız gerekir, yaptıklarımız, tercihlerimiz, kararlarımız ve anlayışlarımız, duygularımız ve düşüncelerimiz de ki yanlış ve doğruluk payını değerlendirmeliyiz. Ben ve biz kavramlarında ki temel doğruların bütünlüğünü ahlaki ve demokratik bir toplum anlayışında ki belirleyiciliğini de sezip görmek gerek. Ne yazık ki bazen yaptığımız bir hatanın yanlışın sonucunu düşünmeden anlık ve yüzeysel olan davranışlarımızdan sadece kendimizi değil bir toplumun geleceği ile de oynuyoruz. 
 
Diğer tüm halklara göre kıyaslarsak bir Kürt evladının ya da ‘ben kürdüm’ diyen bir insanın yanlış yapma şansı hiç yok denilecek düzeydedir. Çünkü halkının, topraklarının ve tarihinin her zaman sömürgeci güçlerin denetiminde olduğunu unutmamalıdır. Önder APO’nun kadına olan özgür ve yoldaşça yaklaşımı bugün düşman dahi herkes öğrenmiştir. Fakat Önder APO yaptığı değerlendirmelerde kadına ilişkin konularda tartışma ve diyalog geliştirdiğinde kimse tarafından yanlış anlaşılmaması için de her zaman annesini örnek vererek analizlerde eleştirilerde bulunurdu.
 
Kaçmak inkar etmek bizleri başarıya değil bataklığa sürükler. Yoldaşlık ve yurtseverlik duygularının ilke ve ölçülerini şayet davamızın inşasında yaşıyorsak her zaman haykırışlarımız zaferlerin zılgıtlarında yankı bulacaktır. Tıpkı ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ fedaileri gibi… Ş.Rojbin-Fatma Özen, Ş.Şehristan-Nezahat Baracı,Ş.Rozerin Sipan-Şükriye Kaymaz,Ş.Zin-Meral Mamyak vb. onlarca gibi olan kadın ve erkek militan ve yurtsever Kürt halkı ve dostlarının yaptığı eylemlerin yankısı ve şarkısı gibi.
 
15 Şubat 1999; Yetersiz dostluk, eksik yoldaşlık
 
Mücadelemizin her alanında başrolü üstlenen ve onun gereksinimlerini büyük bir onur ve kutsal bir görev olarak yerine getiren kadınlardır. Kadının doğal toplumdan günümüze kadar ki öğretmenliği inkar edilemeyecek bir yaşam hakikatidir. Özgürlük mücadelesinde de bu rolü yerine getirebilmek için politik yöntemlerle her zaman öğrenen ve öğreten bir konumdadır. Başkan APO’nun da bu konuda kadınlarla olan yoldaşlığı bu mücadelenin inşasını yerine getireceği kadınlara olan inancı her zaman anlamlı bir duygu düşünceyi ifade etmektedir. Lakin Başkan APO’nun eksik yoldaşlık eleştirisine verilecek özeleştiri Önderliğin kadınlara ilişkin yarım kaldı dediği projeyi tamamlamakla mümkün olacaktır.
 
1999’da komplocu olan NATO güçleri Başkan APO’yu rehin alarak kadın eksenli olan PKK mücadelesini sonlandıracağını düşünmüştür. Fakat Güneşimizi Karartamazsınız şiarı ile kadınların özellikle yaptıkları fedai ruhlu eylemler yapılan komploya karşı en büyük cevapların başında gelmiştir. Bu fedai olan ruh sadece Kürt halkı ve dünya halklarından dostları tarafından özümsenmiştir. Bu ruh sadece 1999 yılıyla sınırlı kalmamış, enternasyonalist mücadele ile günümüze kadar taşınmıştır. 
 
Bu kararın ilk büyük eylemi Kahramanmaraş zindanında PKK davasından tutuklu bulunan Halit ORAL yoldaş tarafından gerçekleştirildi. Önderlik daha Suriye’den ayrılmadan 8 Ekim’i 9 Ekim’e bağlayan gece “GÜNEŞİMİZİ KARARTAMAZSINIZ!” şiarıyla eylemini gerçekleştirdi. Güneş’in etrafında ateşten bir duvarın örülmesinin ilk tuğlası, bedenini ateşe veren Halit ORAL yoldaş tarafından konuldu. Onu, Selamet MENTEŞ ve onlarcası takip etti. Kuşkusuz ki bu devrimciler, derin bir tarih bilinci, halkımızın geleceğini karartmayı hedefleyen büyük tehlikeyi sezmişler ve güneşin etrafında kenetlenmişlerdir. Kısa zamanda yayılan eylemlerle, Roma’da, Moskova’da, Avrupa’da, Kürdistan’ın dört parçasında, dünyanın her yanında Kürtler önderliklerini sahiplenmek için ayağa kalkmışlardı. Doğu Kürdistan da 11 yaşındaki Zehra’nın Urmiye’de bedenini ateşe vermesi durumun ne denli ciddi olduğunu gösteriyordu. Ayrıca Güney Kürdistan’da Süleymaniyeli, Sosyalist Parti üyesi olan yurtsever Sirvan Rauf, fotoğrafçılık yapan ve bir aile babası olan Sirvan Rauf’un, halkın komployu protesto mitingi yaptığı sırada, Süleymaniye valilik binası önünde üzerine benzin dökerek bedenini ateşe vermesi, Güney Kürdistanlı hareketlere de önemli bir mesajdı. Son yıllara ilişkin bir örnek daha verecek olursak kuzey ve doğu Suriye’de kadınların öncülüğünde kadın devrimi gelişmiştir. YPJ öncülüğünde askeri boyutta örgütlenen devrimde yer alan ve kendisi Kuzey Kürdistanlı olan Hevidar Serhat isimli savaşçıda 15 Şubat 2015’de, bedenini ateşe vererek Güneşimizi Karartamazsınız şiarı ile eylemini gerçekleştirmiştir.
 
Kadınlar olarak meydanlarda, siyasette, kültürel, askeri vb. tüm alanlarda olan katılımımızı güçlendirdiğimiz oranda Önderliğin yarım kaldı dediği projeyi gerçekleştirebilir,  Önderliğin fiziki özgürlüğünü yaratabiliriz. Yetersiz yoldaşlığın dostluğun özeleştirisi her zaman biz kadınlar açısından daha güçlü özlü olması beklenmektedir. Bunun bilinci ile hareket etmek Özgür Kürdistan’da Özgür Önderlikle olan buluşmayı gerçekleştirecektir…