Bismil’den İzmir’e… Örgütlü kötülüğe rağmen adaleti beklemek

  • 09:02 27 Haziran 2021
  • Kadının Kaleminden
 
“Günler geçiyor ve her gün kadınlar katledilmeye, erkekler ise cezasızlıkla ödüllendirilmeye devam ediyor. 17 Haziran günü Emine’nin adaletsizliğe olan çığlığı, İzmir’de Deniz Poyraz’ın çığlığıyla birleşiyor. Deniz’in çığlığı “2021’in ilk 3 ayında 88 kadın katledildi. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” pankartının asıldığı HDP İl binasından tüm dünya kadınlarına ulaşıyor.”
 
Gülistan Azak
 
Bismil ilçesine bağlı Selamet köyünde Aslan Karakaş’ın, bir yıl boyunca taciz ettiği ve ateşli silahla katletme girişinde bulunarak ağır yaraladığı Emine Karakaş’ın 138 gün boyunca beklediği adalet yargıya büyük, yaşı ise ölüme küçük geldi!
 
16 yaşında bir çocuktu Emine Karakaş. Dünyanın kendisini hak etmediğini küçük yaşında fark edecekti. Hâlbuki koca dünyanın bir ülkesinde, bir şehrin küçük bir köyüne doğmuştu. Yine de yaşamak istedi. Akrabası olan Aslan Karakaş (34) tarafından evlenmeye zorlanmasına ve 4 Şubat günü kendisine yöneltilen silaha rağmen… Haftalar sonra gözlerini açtığı hastane odasında  ‘beni kurtaracaksınız biliyorum, yaşayacağım’ demişti.
Günler, aylar geçti ancak evinde torba dolu silah bulundurduğu ortaya çıkan Aslan Karakaş gözaltına alınmazken, Emine yaşam mücadelesi verdiği hastanede gelecek güzel haberi beklemeye devam etti.
 
‘Hastane odasına adalet istedi’
 
Emine, hastane odasına ne bir çiçek, ne de bir başka şey istedi. Getirilmesini istediği tek şey adaletti. İçeride adaleti beklediği o günlerden bir gündü 20 Mart. Resmi Gazete'de cuma gecesi yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiği açıklandı. Kararı hastanede öğrenen annesi adaletin gelmeyeceğini anlamıştı ama çocuğuna söyleyemezdi. Anne Jinnews aracılığıyla seslenmişti: “Ne acı… Çocuğum ölüme karşı mücadele veriyor, fail dışarıda ben ise hastane kapılarında İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiğini öğreniyorum. Adalete olan umudumu yaraladınız. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenizdeki amacınız daha çok katliam, daha çok adaletsizlik mi? Çocuğumun yaşadıklarını başka çocuklar da mı yaşasın istiyorsunuz?”
 
Aylar yine geçti… Fail yine dışarıda. Emine ise adalet beklediği yoğun bakımda Mayıs ayının ilk haftasında beyin kanaması geçirdi.  Bu durum doktorların ihmali sonucu haftalar sonra ancak Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) sonucu fark edildi. Suçu kabul etmeyen doktorlar kendilerini , ‘Zaten ölü sayılırdı’ sözleriyle savundu.  Emine buna rağmen anıt sayacına yazılmamak için direnmeye devam etti.  Polisten, savcıya, doktora uzanan ihmaller zincirine rağmen…
 
Emine’nin çığlığı Deniz Poyraz’ın çığlığıyla birleşti
 
Günler geçiyor ve her gün kadınlar katledilmeye, erkekler ise cezasızlıkla ödüllendirilmeye devam ediyor.  17 Haziran günü Emine’nin adaletsizliğe olan çığlığı, İzmir’de Deniz Poyraz’ın çığlığıyla birleşiyor. Deniz’in çığlığı “2021’in ilk 3 ayında 88 kadın katledildi. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” pankartının asıldığı HDP İl binasından tüm dünya kadınlarına ulaşıyor. Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’e karşı sokaklara dökülen öfke, zihniyetdaşları Aslan Karakaş, Zaynal Abakarov, Musa Orhan, Fatih Burak Aykul’ların sıvazlandıkları sırtlarını büküyor.
 
Emine, 20 Haziran günü örgütlü kötülüğe rağmen beklediği adaleti göremeden yaşamını yitirdi. Ancak anıt sayacına yazılan her kadın gibi konuşmayı sürdürerek. Çünkü biz kadınlar yaşayalım veya yaşamayalım aramızda kopmaz bağlar var.  Bir kadının yaşamı, bir gazetecinin kalemi… Kadınlar yaşamını yitirseler de konuşmaya devam edecek…
 
Tecrit son bulmadıkça şiddet ve katliam devam edecektir…
 
Kadına yönelik şiddet bir konsept olarak inşa edilen tecridin toplumsal yansımasıdır. Bu nedenledir ki, Diyarbakır’dan İzmir’e kadınları birleştiren ses hep aynı şeyi haykırır: “Tecrit son bulsun.”
 
Hak ve toplumsal değerlerin hedef alındığı tecrit politikaları son bulmadıkça kadına yönelik şiddet ve katliamlar devam edecektir.