Êzidî kadınları özgürlüğe yol alıyor…

  • 09:06 15 Haziran 2021
  • Kadının Kaleminden
 
"Şengal’de kadınlar ferman sonrası özgürlük felsefesiyle tanıştı. Yüreklerine ve ruhlarına inen özgürlük felsefesi hafızalarında saklı direniş ruhunu canlandırdı. Direniş ruhuyla demlenen Êzidî kadını özüne ulaşmanın kapılarını araladı. Bu topraklarda her kadın çağları katlayan uzun bir zaman aralığında özünde saklı direnişini buldu." 
 
Rojbin Deniz 
 
Derin felsefesiyle, fermanları hafızalarında taşıyan ölüleri, yasları çok olan kökü Mezopotamya’nın varlık bulmasına dayanan Şengal, dağları ve ovasıyla bir toplumun zihninden bedenine doğru gidenlerin ve kalanların yasını tutuyor. Mezopotamya’dan dünyaya açılan kültürler, inançlar, toplum dokuları ezdalık inancından, felsefesinden bir biçimden etkilenmiştir. Şengal’e gelen her kesin bir biçimde kendini ezdalık felsefesinde görmesi, bulması sadece benzerlik değil, Ezdalığın yaşamın oluş köklerinde hepimizi, tüm insanlığı birleştirmesidir. Ezdalık, köklerimizi kendi bağrında toplayan tüm motifleriyle bu dünyaya Ezdalık hakikatinin varlığını insanlığın oluşum hakikatiyle özdeşleştiğini anlatıyor. Ezdalığın yaratmış olduğu hafızayı hakikatiyle okumak gerek. Ezdalık inancına karşı gerçekleşen fermanları derin analizlerle tüm gerçekliğini ortaya çıkartmak gerek. Fermanlara açık olan bir coğrafyanın her karışına sürülen kadınlar bir hakikat. Şengal’in sosyolojini anlamak için ne bilmek gerek? Şengal’e nasıl dokunmak gerek? Hissederken girdiğin labirentler seni nereye çıkarttır, nereye götürür, Şengal’de yolun başı ya da sonu var mı? Ve daha birçok soru sorula bilinir ama hakikat de Êzidî kadınlarına ulaşmak için sadece sorular yetmiyor, bir hakikat yolcuğu gerek. Ezdalığın felsefesine girmek gerek. 74 fermanla yapılan Êzidî kadınların kırımını bilmek gerek. Her Êzidî kadına giden yol Ezdalık felsefesiyle örülen yoldan ona ilerlemektir. Êzidî kadınları anlamak Şengal dağını oluşturan toprağı taneleriyle saymaya benzer. Bu yolda bir çok kadın hikayeleri, bize Êzidî kadınlarını, Şengal’in hakikatini anlatır.
 
Êzidî kadınlarının hakikatini bilmek fermanları anlamakla eşdeğer
  
Şengal’de yaşam felsefesi, hakikati fermandan bir örnekle anlatılırsa eğer; Dağların asiliğine tutunan hamile bir kadın, bebeğini doğurduktan sonra bir taşa bırakıp arkasını dönmeden gider. Aynı yol güzergahında olan bir başka kadın hamile kadının doğurma seansına denk gelir. Onu izleyen kadın bir süre sonra üzerindeki donukluğu atarak, kendine gelir. Yaşadıkları karşısında o da içten yara almıştır. Yaralıdır aldığı yara fermanla arkasında bıraktığı ve önünde taşta duran bebektir. Kadın içsel bir duyguyla gidip bebeği alır, kucağına yüreğinde sımsıkı tutar. Dünyaya bir soykırımın kucağında gözlerini açan can parçası ağlamaması gerektiğini bilerek yol boyunca susar. Sessizliğiyle dünyanın caniliğine sitem yağdırıyor, annesi olmayan ama aslında tüm kadınların kollarını ana kucağı olarak kabul edişi kadının bağrında yaşama tutunmasıdır. Ölümün sınırından döndükleri ve yaşama attıkları ilk adımda bebeği alan kadın arkasından gittiği kadına yanaşarak bıraktığı bebeğini verir. İki kadın yaşamı tekrar bulmuşçasına ya da belki arkalarında bıraktıklarının acılarını kusar gibi ağlayarak kucaklaşırlar. Anasına kavuşan bebek yeni bir yaşamla annesine gelmiştir. Artık annesinin yaşamı ne ferman öncesi ne de fermanda yaşadıkları ile aynı olmayacaktır. Yaşam felsefesi Şengal de böyle usulca gidiyor her kadının yüreğine. Yaşama her karış toprağında ölüleri olan bir coğrafyada, başlamak öyle kolay değil. O anlamda Şengal anlamı derin, felsefesi yaşamın bile kaldıramayacağı ağırlıkta anlaşılmayı ve köklerine kavuşmayı bekleyen bir hakikat.  Êzidî kadınlarının hakikatini bilmek bu coğrafyayı tüm fermanlarıyla anlamakla eşdeğerde. Anlamının derinliği, bu topraklara yapılan tüm fermanların Êzidî kadınlarına yapılmış olmasıdır.  Êzidî kadınlarının yaşamış oldukları bu çağa damgasını vurmuş en ağır fermandır. 
 
Ferman sonrası özgürlük felsefesiyle tanıştılar
 
Toplumun ruhu, duygusu, aklını taşıyan kadın, yüreğinin bir köşesinde direnişi saklar. Zamanla yüreklerdeki yeri unutulan direniş aranmayı bekler. Direnişin bulunması için yüreklere inilmesi yeter. Şengal’de kadınlar ferman sonrası özgürlük felsefesiyle tanıştı. Yüreklerine ve ruhlarına inen özgürlük felsefesi hafızalarında saklı direniş ruhunu canlandırdı. Direniş ruhuyla demlenen Êzidî kadını özüne ulaşmanın kapılarını araladı. Bu topraklarda her kadın çağları katlayan uzun bir zaman aralığında özünde saklı direnişini buldu. Ve ferman sonrası direniş Êzidî kadınlarının hakikati oldu. Êzidî kadınları özüyle buluşunca bir başka güzel oluyorlar. Güzelliğin felsefesini Êzidî kadınlarının gözlerinden okumak gerek.  
 
Özgürlük mücadelesinin hakikatini kendi hakikatleri görüyorlar
 
Ezdalık en çok da kadınlarla anlam kazanıyor.  Bir çok kutsal mekanda kadın figürleri, estetiği, yaşamla güçlü bağı,  Ezdalık inancının oluşumu, varlık bulması kadının oluşumuyla eşdeğer ve eş zamanlı gelişmiştir. Ezdalık felsefesinde kadın kutsal, kadın toplumun öncüsü, yol gösteren, yaşamın öğreticisi fakat günümüze kadar gelen Ezdalık fermanların toplumda yarattığı korku ve baskılar zamanla, parça parça kadınları toplumun en geri planına itmiştir. Kadınlar toplumun kutsal mekanlarına nakşedildikleri gibi sembollerde bırakıldılar. Bu anlamda zamanların savaşları, soykırım amaçlı saldırılar, Ezdalığa yapılırken en çok da kadına yapıldı. 74 fermandan sonra Önderlik paradigması ile tanışan Ezdalık Şengal’in demokratik modernite sisteminde özerkliğini sağlaması onu özüne yakınlaştırmıştır. Demokratik modernite Ezdalık inancıyla yaşam felsefesi noktası da özdeşleşen hatta kökleri aynı olan bir noktada duruyor. Bu açıdan özgürlük felsefesi üzerinden şekil alan özerk Şengal en çok kadınlara ilham kaynağı oldu. Kadınlar özgürlük mücadelesinin hakikatini kendi hakikatleri olarak görüyor. Demokratik Özerk Şengal  Eşbaşkanlık sistemi üzerinden hayat buluyor. Eşit temsiliyet üzerinden toplumun yönetiminde yer almak kadına güven, cesaret, fermanlarla geride bıraktığı toplum öncüsü rolünü tekrardan kazandırdı. Êzidî kadınları Tevgera Azadiya Jinen Ezidxan(TAJE) olarak kendini yaşamın her alanında örgütledi. Kendini örgütleyen Êzidî kadını bugün toplumun öncüsü, yol göstereni konumuna geldi ki bu da Ezdalığın kökleriyle buluştuğu andır.  Var olan sistemin öncülüğünü en çok Êzidî anneleri yapıyor bu da topluma ilham kaynağı olmuyor. Anneler direnişin sembolleri ve her aileye dokuna bilme, değiştirip dönüştürme noktasında mücadelenin büyük bir parçaları oldular.  
 
Şengal  özsavunma konusunda bir çizgi sahibi, eğer bir savunma gücü savunduğu toplumla aynı noktada duruyorsa, zihniyetiyle ortaklaşmayı yaratmışsa o güç her kes tarafından önemsenir. Savunma çizgisi kadın rengini ve öncülüğü üzerinden şekil alan Şengal savunma güçleri hem çekim merkezi konumunda, hem de Şengal’e düşman olanlar için büyük bir tehlike olarak durmakta. Ezdalık köklerinin oluşumu, kadınla birlikte varlık bulmuşsa bugün Ezdalık inancı kadının gücüyle varlığını koruyacaktır. 
 
7 yılda devrim yolu kat edildi
 
Kadın hareketi ve savunma gücü olarak kendini örgütlemesi kadının irade kazanması 7 yılda kat edilen yolun devrim niteliğinde olduğunu gösteriyor. Özsavunmada bilinçlenen ve güçlenen Êzidî kadınları toplumsal dokularla da gelişti. Bir toplumu onun inancı, kültürü, savunması ve üretimi var eder. Ka özgürlük mücadelesinin hakikatini kendi hakikatleri olarak görüyor dınlar fermandan sonra önemli bir adım atıp üretim alanlarına açıldılar. Evin kapısına dahi çıkamayan Êzidî kadını bugün üretim, ekonomi alanında kendi işini kurar pozisyona geldi. Kadınlar özgürlük felsefesini kucaklayarak toplumda oluşan kadın bir şey yapamaz, kadın evin dışına çıkamaz ezberini bozmuştur. Ürettikçe kendine güvenen kadının, toplumun yargılarına karşı mücadele vererek ekonomi alanında hayat bulması kadın örgütlenmesinin önemi bir adımıdır.
  
3 Ağustos 2014 tarihi Şengal, Ortadoğu ve hatta tüm dünya için unutulmayacak ve insanlık onurunu zedeleyen bir soykırım, bir kadın kırımı olarak tarihte ki yerini aldı. Tarih sayfasına 7 yıldır yazılan fermanın sorgulanması diplomasi trafiğinde, 9 Ekim gibi ittifakların kirli yüzünde, AB-ABD gibi demokrasi maskesi takmış güçlerin dolambaçlı oyunlarına sıkıştırılmak isteniliyor. Mezopotamya beynini sıkıca tutsa da yüreğinden aldığı yaralarla kor bir ateş gibi yanıyor.  En çok da bu toprakların kadınları kor ateşin kucağında cayır cayır yakıldı. Yaraları kanayan Êzidî kadınları DAİŞ’in elinde esir olan kadınların kurtarılmaları için çığlıklarını tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. 
 
Êzidî toplumuna en büyük ihaneti KDP yaptı
 
Ferman sonrası Başur Kurdistan’a giden Êzidîlerin kamplarda toplatılması ve bu kamplarda KDP’nin uyguladığı siyaset KDP’nin işbirlikçi ve geri zihniyetinden kopuk ele alınamaz. KDP Şengal’i, Êzidî kadınlarını DAİŞ’e bırakarak Êzidî toplumuna karşı en büyük ihaneti yapmıştır. Fermanda yaptığı ihanet yetmemiş gibi kamplarda da uyguladığı siyasetle beyaz fermanı gerçekleştiriyor. Kamplarda kadınların fuhuşa zorlanması, gelişen intiharlar, halkı onursuzlaştıran, yarattığı çadır kentleri dönem dönem ihmalkarlığın kurbanı yaparak can pazarına dönüştürmesi, DAİŞ’in Şengal’e yaptığı fermandan farklı değil.
 
7 yıllık bir süreçte Êzidî kadınları kendi örgütlemeleri içerisinde toplumsal cinsiyetçiliğe karşı mücadelede önemli gelişmeler yarattı. Özgür ilişkiler, demokratik aile modeli, kadın- erkek ilişkilerinde doğru aşk- estetik- güzellik anlayışı, özgür eş yaşamın ölçüleri nasıl olmalı gibi toplumsal konuları bütünlüklü ele alan Êzidî kadınları,  küçük yaşta evlilikler,  erkeğin kadını obje olarak gören zihniyeti, fermanla azaldığını düşünen Êzidî toplumunun tekrardan çoğalmak için el birliğiyle kadınları çocuk doğurma makinelerine dönüştürmeleri, çocuk yaşta anne olmaya zorlanarak toplumda yaratılan travma, küçük despot zihinli aile oluşumlarının toplumsallığı içten kemiren en ciddi sorunlar olarak tespitini yaparak toplumsal cinsiyetçiliğe karşı mücadelesinde önemli bir yol almıştır. Êzidî kadınları toplumsal cinsiyetçiliğe, ihanete, özerk Şengal yönetimini kabul etmeyen her güce karşı verdiği mücadelesiyle bölgeye ilham kaynağı olmuştur. Êzidî kadınları kazandıkları öz güven ve cesaretle Êzidî erkeği için de örnek ve öncü olmuştur. Êzidî kadınları kölelikten yoruldu, özgürlüğü somut yaşamak istiyor ve bunun için nefes alıyorlar.