İran’da kadınların cumhurbaşkanlığına adaylığı

  • 09:03 20 Mayıs 2021
  • Kadının Kaleminden
"Bir yandan kadınların meclise alınması bir yandan da kadının sadece sembol olarak varlığını orada göstermesi dayatılıyor. Tabi kadınlara karşı yapılan saldırı, işkence ve siyasi mobinge karşı kadınlar varlıklarını her ne pahasına olursa olsun eylemlerde ve meydanlarda göstermeye çabalıyor."
 
Aysel Işık
 
İran’da 18 Haziran'da yapılması planlanan 13’üncü cumhurbaşkanlığı seçimleri için Salı gününden itibaren aday adaylığı başvuruları alınmaya başlandı. İran’da mücadele geçmişine sahip olan ve aktif olarak her dönemde İran rejiminin baskılarına rağmen sesini çıkaran kadınlar, erkek yasalara rağmen aday adaylığı için başvuru yaptı. İran İçişleri Bakanlığı tarafından alınan başvurulara göre bugüne kadar 592 isim aday adayı oldu. Bu isimlerden 40’ı kadınlardan oluşuyor.
 
Ülkede yıllardır eşitlik, boşanma, iş yaşamına katılma, çocuklarının vesayet hakkı ve seyahat özgürlüğü gibi temel haklar için mücadele eden kadınlar rejim tarafından işkencelere maruz kalsa da seslerini tüm dünyaya yansıta bildiler. Fakat buna rağmen yıllardır İran’da siyasi arenada kadınların önünü kesen çok sayıda kısıtlayıcı anayasalar mevcut. Kadınlar bu yasalara karşı sokakta üniversitelerde eylemler yaparken asıl köklü çözümün ise devletin başında olanların değiştirilmesi ve var olan baskıcı ve kısıtlayıcı yasaların kaldırılması için her dönem cumhurbaşkanlığı adaylığına başvuruda bulunuyor.
 
Bu baskı vesayetinin altında yatan ve seçimlerle ilgili kararı alan aslında kadının kaderiyle oynayan bir gurup var.  Bu da ülkede kurulan Anayasa Koruyucular Konseyi adlı kurum. Yasaların anayasa ve şeriat ile uygunluğunu denetleyen bu konseyin, meclis kararlarını veto yetkisi var. 12 üyeli Konsey’in altı üyesi, dini lider tarafından atanıyor. Kalan altı üyesi de, ülkenin yargı kurumlarınca aday gösterilen hukukçular tarafından İran Meclisi’nce seçiliyor.  Bu Konseyin ülkedeki siyasi etkisi o kadar fazla ki, şeriata uygun bulmadığı birçok yasayı meclise geri gönderebiliyor ve bunun yanında erkek aklıyla hazırlanan anayasalarla, parlamento üyelerini veto edebiliyor.  Bu kurumun kadın haklarının korunması için yapılan çalışmaların engellenmesi ve oluşturulan baskıların arkasında da aktif rol oynadığı belirtiliyor.
 
Bu kadar etkileyici olan bu kurum aslında her şeyi kendine bağlamış, ülkede tamamen erkek yasalarının hayata geçirilmesi ve kadının özellikle siyasi alanda atıl kalmasını sağlıyor. Bir taraftan kadınların meclise alınması diğer tarafta ise kadının sadece sembol olarak varlığını orada göstermesi dayatılıyor. Tabi kadınlara karşı yapılan saldırı, işkence ve siyasi mobinge karşı kadınlar varlıklarını her ne pahasına olursa olsun eylemlerde ve meydanlarda göstermeye çabalıyor. Kadınlar bir yandan bunu yaparken diğer yandan da uğradıkları ihlalleri ülkenin dışına da taşırma çabası içerisinde. 
 
İran’da tüm bu yaşanan ihlallere rağmen yapılan seçimlerde özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her ne kadar adaylıkları reddedilse de kadınlar başvuruda bulunuyor. Katı rejimin gölgesinde 1979’dan sonra ilk defa 2001 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Farah Khosravi aday olarak başvuruda bulunuyor.  Ondan sonraki dönemlerde gelişen aday adayı başvuruları da şu şekilde gelişiyor;
 
2009 yılında yapılan 10’uncu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kaynaklarda 42 kadının adaylık başvurusunda bulunduğu yer alıyor. O dönemlerde İslam Cumhuriyeti Koruyucular Konseyi Sözcüsü, İran İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kadınların aday gösterilmelerinde hiçbir yasal engel mevcut olmadığını söyleyerek kadınların adaylık için başvuruda bulunmasının hiç bir yasal sıkıntıya mahal vermeyeceğini ifade etmişti. Fakat bunun altında yatan gerçeklik kadınların aday olabileceği ama seçilemeyeceği mesajı açıkça veriliyordu.
 
Seçimde 476 aday kayıt yaptırdı. Fakat Anayasa Koruyucular Konseyi 4 kişinin seçimlere katılmasına izin verdi.
 
2013 yılında yapılacak olan seçimlere de başvuruda bulunan 30 kadının seçimlere katılmayacağı Uzmanlar Meclisi üyesi Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi, tarafından açıklanmıştı. Uzmanlar Meclisi üyesi  “İran’da kadınlar Cumhurbaşkanı adayı olamazlar"  diyerek adaylıklarının kabul edilmeyeceğini söyledi. Açıklamada açıkça  "Kanun, kadınların İran'ın seçilmiş en yüksek makamında bulunmalarına izin vermiyor" denildi.
 
18 Haziran’da yapılacak seçimlerde ise 40 kadın adaylık başvurusunda bulundu. Bunlardan biri de reformist siyasetçi ve kadın hakları aktivisti Faize Haşimi. Faize,  18 Haziran'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sembolik olarak aday olacağını söyledi. Faize Haşimi, ülke siyasetinde kadınlara yönelik tutum nedeniyle seçim çalışmaları yapmasının mümkün olmadığını da adaylığını açıklarken belirtti.
 
Konsey tarafından cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her seferinde kadınların adaylık konusunda katılmalarında engelin olmadığı söylense de aslında bu durum erkeğe özne kadına ise sadece nesne statüsü verildiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Orada bulunan kadın aktivistler zaten bunun farkında mesele orada vekil ya da bakan olmak değil asıl konu kadınların erkek yasalarının ve şeriatın gölgesinde artık yaşamak istemedikleridir. Bunun için de kadınlar oradaki yasaların değişmesi için mücadele ediyor.