Yalnız 25 Kasım’da değil…

  • 09:08 26 Kasım 2020
  • Kadının Kaleminden
“Kadın baş eğmeyen direniş nüvelerini, tarihsel direniş geleneğinden alır. Direniş kimliğimiz onurumuzdur, bu yüzden yalnız 25 Kasım da değil, her gün direnişteyiz.”
 
Suzan Tatlı
 
1960 yılının 25 Kasım’ında Mirabel Kardeşler’e tecavüz edildiğinde, kadınlar isyandaydı ve büyük bir öfkeyle yere vurmuştu ayaklarını artık, “Belki bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz” demişti üç kız kardeşten biri. Kadın aklını ve yüreğini sözlerine nakşetmişlerdi, zamanın ruhunu okumak yetiyordu sözlerine dokunduğumuzda Mirabel Kardeşler’in.
 
Bu direngen duruşa olan korku değil miydi zaten, egemenlerin iktidar koltuklarını sarsan… Ülkenin iki büyük tehlikesinden biri olmaları zapt edilmelerini gerektirirdi ya, o zaman işte, tarih boyunca en iyi bildikleri şeyi yaptılar; tecavüz…
 
Erkeği insanlaştıran kadın, tarihin ilk ve en büyük ihanetini yine erkeği “insanlaştırmasıyla” yaşamamış mıydı zaten?
 
Yaşam ile ölüm arasındaki çizgiyi, her an zil zamk çizerek yürümeye mecbur bırakılmak ne kadar yaşamaksa, o kadar yaşıyordu işte kadın…
 
Ölmekten yoruldu belki kadın ama insanca yaşamın yakasını hiç bir zaman bırakmamak da, yaşamı anlam düzeyine çekmenin en esaslı yoluydu elbette…
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilen önemli bir gün. 25 Kasım’ın neden seçildiğine ilişkin trajik olay ise bilindiği üzere; Mirabal Kardeşler’in tecavüz edilerek vahşice katledilmeleri.
 
1960 yılına kadar Dominik Cumhuriyeti’nde ülkeyi yaklaşık 30 yıl boyunca diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo’ya karşı Mirabal Kardeşlerin baş eğmeyen duruşu, direnişçi ruhu… Direnişlerinin bedelini tecavüz edip öldürerek ödettiler akıllarınca.
 
Mirabal Kardeşler’in direnişçi ruhunu, erkek aklın tecavüz kültürüyle kirleteceklerini sana aciz akıl! Yüz binlercesini de katletseniz bu genlerdeki direnişçi, özgürlükçü ruhu yok edemezsiniz. Ve bilin 25 Kasım sizin o kirli ilkel aklınıza karşı kazanılmış tertemiz bir gündür artık.
 
Mirabal Kardeşler diktatörlüğe karşı ayaklarını yere vurduğu gün, tüm dünya kadınları bu sesi bir çığlığa dönüştürdü. Kadınlar bu sese bir çığlıktır artık ve çığlıklarına ad koymanın yasaklarını deliyor bugün kadınlar. Tarih her dönem, o dönemin kaderini değiştirecek eylemleri ve o eylemlerin sahibi kişilikleri yaratmıştır her daim. Ve bugün Mirabal Kardeşler'den Sakinelere, Sakine’lerden Arin Mirxanlara bir direniş köprüsü kurdu kadınlar. Bu köprüden zamana akıp, zamanda yolculuk yaparken, zamanın öznesi olabilmekti asıl olan, tarih içinde salt bir varlık olabilmenin ötesine geçebilenler tarih yazabilir ancak, bu da zaten kendisi değil midir tarihin... Ve şimdi tarih 25 Kasım, bu tarihte zamanın öznesi; Mirabal Kardeşler...
 
Kadın baş eğmeyen direniş nüvelerini, tarihsel direniş geleneğinden alır. Direniş kimliğimiz onurumuzdur, bu yüzden yalnız 25 Kasım da değil, her gün direnişteyiz. Yaşamın her alanını, her anını erilliğinizle cehenneme çevirdiğiniz bu dünya, kadının özgürlük ateşi harlandıkça arınacak, özgürleşecek, güzelleşecek. Bu dünyayı güzellik kurtaracak, güzellik de; kadının aklının yüreğinin harmanlandığı yaşamla yaratılacak.
 
Biz kadınlar bugün her yerdeyiz, her evdeyiz, bu dünyanın yarısını biz oluşturuyorken, diğer yarısı da zaten bizim oluşumuzla var olanlardan. Kadın aklının ve ruhunun yaşamın her anına dokunup, yaşamı güzelleştireceği inancı, özgür yaşamı birbirine dokunarak örmeye çalışan direnişçi kadınların en büyük güçleri olmalıdır bugün.